Selamlar, selamlarr 🩷
Hoş geldinizzz
Bu bölüm birazcık kısacık olmuş olabilir🫣
Olsun telafi ederiz yine de seveceğiniz bir bölüm bence 🤲🏼
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorumm
İyi okumalarrTemmuz-2013
Birce'nin üstüne kusuşunun ardından Aziz olduğu yerde kalmıştı. Düşmesin diye Birce'yi kollarından tutuyordu ama bu gömlekle daha fazla duramazdı. Yavaşça Birce'yi yere oturttu. Birce'nin sırtını kendi bacağına yaslamayı da ihmal etmedi. İlk birkaç düğmeyi çözerek çıkardı üstündeki gömleğini. Sonra eğildi ve Birce'nin yüzüne baktı. Gerçekten bu kadar içmek zorunda mıydı? Az önce resmen itiraf etmişti ama Birce'nin o anı hatırlayıp hatırlamayacağından ya da ne tepki vereceğinden emin değildi.
Birce'nin gözleri kapalıydı. Sanki anında uykuya dalmış gibiydi. Yanaklarına hafifçe dokunup seslendi ama tık yoktu. Ne yapacağını düşündü birkaç saniye. Sonrasında aklına gelen tek şey Birce'yi kucaklayıp bir şekilde kaldıkları yere götürmekti. Gerçi şu an bu da tehlikeliydi çünkü Birce'nin bu halini oradaki görevlilerden biri görürse babasına haber verebilirdi ve bu da Birce'yi zor durumda bırakıp rahatsız ederdi.
Birce'yi bir süre daha ayıltmaya çalıştı. Sorularına zaman zaman cevap alsa da gözünü açmıyordu. Birce'yi alır bir taksi bulur. Taksideyken de kafasını dışarı çıkarıp ayılmasını sağlayabilirdi belki? Bilmiyordu. Aklı durmuştu.
En sonunda daha fazla burada böyle durmanın mantıksız olduğunu düşündü ve bir kolunu sırtına bir kolunu bacaklarının altına dolayarak kucağına aldı Birce'yi. Rahatı bozulduğu için mızmızlanan kızın suratına baktı Aziz. Güldü bu haline. Dudaklarındaki gülüşle birkaç saniye uyuyan yüzünü inceledi bilinçsiz bir şekilde. Sonra kendine geldi ve başımı iki yana sallayıp önüne döndü. Tam bir adım atacaktı ki karşısında gördüğü adamla bir adım geri gitti.
Mahir, ikisinin karşısında, elleri cebinde, başında sabahki şapkasıyla, bir kaşı havalanmış, kısılmış gözleriyle, mimiksizce duruyordu.
"Abi" diye bir mırıltı dökülebildi Aziz'in ağzından sadece. Normalde olsa asla çekinmezdi ama şu an bulundukları durum pek de hoş değildi. Aziz'in üstü çıplaktı ve Birce sarhoş bir şekilde kucağındaydı. Şu an burada dayak yiyebilirdi. Kendini acilen açıklaması gerekiyordu. "Abi" dedi tekrardan. Şu an sesi daha gürdü ama kendini açıklayamadan Mahir girdi söze.
"Olum napıyonuz lan siz?" dedi gayet sakin ama sert bir tonda.
"Abi, Birce sarhoş oldu bayağı. Üstüme kustu sonra ben de çıkarmak zorunda kaldım." dedi kucağında Birce'ye rağmen yerdeki gömleği göstermeye çalışırken. "Ayılsın diye uğraştım ama ayılmadı. O ayılmayınca ben de götüreyim dedim."
Mahir kafasını hafifçe sola doğru yatırdı, gözleri daha da kısıldı. "Yani kaldığımız yere 'götüreyim' dedim abi." diye toparlamaya çalıştı Aziz sonrasında.
"O elindekini bir bırak bakayım yere." dedi Mahir aynı sakinlikle. Aziz bir kucağındaki Birce'ye bir Mahir'e baktı. Mahir tekrar konuşmadı sadece onaylar gibi yavaşça gözünü açıp kapattı. Aziz de yavaşça Birce'yi yere indirdi. Yine Birce'nin sırtını kendi bacağına yasladı.
Mahir olduğu yerden 3 adım atıp bulundukları yere geldi. Bir eliyle Birce'nin kolundan tuttu diğeriyle de bacağından ve Aziz daha ne olduğunu anlamadan Birce'yi Mahir'in omzunda ters dönmüş halde buldu. Mahir daha fazla beklemeden denize doğru yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yirmi Dokuz
RomanceYıllar önce yaptığınız 'çocukça' bir anlaşma hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir? ''Anlamıyorsun ki. Ben ne dedim az önce? Sanki o dört duvarın arasında da benimle mi olacaksın?'' ''Olurum.'' -'Ne?!' Aziz'in bu net ve hızlı cevabı karşısında...