Selamlar, selamlarr
Uzun bir bölümle geldim. Gündem yüzünden moraller altüst olmuş durumda ama umarım keyifle okuyup kısa bir süreliğine kafanızı boşaltabilirsiniz.
Yorumlarınız görmek, okurken neler düşündüğünüzü bilmek, nelere güldüğünüzü öğrenmek beni çok mutlu ediyor. O yüzden içinizden geldiğinde satır aralarına yorumlar bırakırsanız çok sevinirim 🩷🩷
İyi okumalarr*vibesal bazı fotoğraflar
bunlardan biri gerçekleşecek olsa hangisini seçerdiniz?Aziz'in kâğıda yapıştırdığı notu bir kere okumak yetmemişti. Bir kere daha okumuştum. Sonra bir kere daha. Benim davamı nereden öğrenmişti? İstediği davanın sonucuna istediği gibi ulaşabiliyor muydu? Avukatım gerçekten bok gibi miydi? Bu kadar yoğun çalışırken bir de benim davamı araştırıp, nasıl kazanabileceğimize dair araştırmalar mı yapmıştı?
"Neymiş." diye soran Şahin'le ancak gözümü kâğıttan çekebilmiştim. "Sıkıntılı bir durum yoktur umarım. Bir sorun varsa eğer avukat tanıdıklarım var iletişime geçebiliriz." Yardımcı olma isteği beni gülümsetmişti.
"Yok, hayır bir sorun yok." dedim tebessüm ederek. "Arkadaşım eski bir davamla ilgili bazı belgeler göndermiş. Sıkıntılı bir durum değil."
"Arkadaşın Within'de mi avukatlık yapıyor? Başarılı bir arkadaşmış. Onu da davet eder misin doğum günü partisine. Bazı iş insanı arkadaşlarımın uluslararası avukatlara ihtiyacı oluyor. Tanışmış olurlar. Senin de arkadaşın müvekkil kazanır belki bu sayede."
Ne kadar iyi niyetli bir yaklaşımdı. Ben şimdi bu adama nasıl arkadaşım Within'de çalışmıyor Within'i yönetiyor diyebilirdim? Müvekkillerini de başına sarma benim davamla ilgilenecek diyemezdim.
"Tabi davet ederim." dedim kısaca. Başını sallayarak beni oyalarken yaptığım çizime takıldı bakışları.
"Bu üzerinde çalıştığımız proje için mi?" dedi bakışlarını çizimden çekmezken. "Evet, yaratıcılığımızı görmek istemiştiniz. Gösterebilmiş miyim?"
"Gösterebilmek ne demek? Bu, bu çok güzel olmuş. Ne zaman maket çalışmasına geçebiliriz?" Gözleri parlamıştı resmen. Burada çalıştığım 6 ay içerisinde bu kadar mutlu olduğunu görmemiştim daha önce.
"3 günlük bir işi vardı ama eğer daha acil gereki..."
"Hayır hayır. Sakın aceleye getirme. Çok iyi ilerliyorsun. Ne kadar zamana ihtiyacın varsa kullan lütfen. Yardımcı olabileceğim bir şey olursa saat kaç olursa olsun ara tamam mı?" Birden elini elimin üstünde hissettim. "İnanılmazsın gerçekten. Maketlerini bitirdikten sonra sunumu senin yapmanı istiyorum. Ben senden daha iyi anlatamam. Ama tek kelimeyle çok güzel."
"Birce?"
Kafamı çevirdiğinde sesin sahibiyle göz göze geldim. Aziz, odanın girişinde elinde bir buket çiçekle bekliyordu. Yüzüme bakan gülen bakışları elimin üstündeki eli görünce birden dondu. Bir kaşı yukarı kalktı ve olduğumuz masaya doğru ilerlemeye başladı. Saçma bir durumun içinde kalmak istemiyordum o yüzden elimi Şahin'in elinin altından çektim ve ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yirmi Dokuz
RomanceYıllar önce yaptığınız 'çocukça' bir anlaşma hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir? ''Anlamıyorsun ki. Ben ne dedim az önce? Sanki o dört duvarın arasında da benimle mi olacaksın?'' ''Olurum.'' -'Ne?!' Aziz'in bu net ve hızlı cevabı karşısında...