Selamlar, selamlarr
Taze bölüm bol yorumlarınızı ve bol sevgilerinizi bekler.
Aziz'in evini aşağı bıraktım.
İyi okumalar 🩷
"Bana gidiyoruz."Ben daha ağzımı açıp bir şey söyleyemeden beni sağ koltuğa oturttu. Oyalanmadan kapımı kapatıp kendi tarafına geçti. Arabaya binip kapısını kapattıktan son hiçbir şey olmamış gibi bana döndü ve emniyet kemerine uzandı. Kemeri çekerken gözümün içine bakmayı da ihmal etmemişti. Şu an konuşursam dudaklarım olmayacak bir yere değebilirdi. O yüzden sessiz kalmayı tercih ettim. Benim kemerimi taktıktan sonra kendi kemerini de takıp arabayı çalıştırdı.
"Aziz beni evime bırakır mısın lütfen." dedim sanki az önceki cümlesini hiç duymamış gibi. Gözünü kısa bir süreliğine yoldan ayırıp bana tip tip baktı. "Annen evde yok baban evde yok. Senin gözetim altında olman gerekiyor. Neden ısrar ediyorsun anlamıyorum." Derince ofladım. "Eğer bu kadar çok eve gitmek istiyorsan ben de seninle geleceğim." dediğinde oflamam panik halini almıştı.
"Saçmalama küçücük mahalle orası. Bu yaştan sonra anneme babama açıklama mı yaptırtacaksın sen bana!" diyerek yükseldim. "Madem annene babana açıklama yapmak istemiyorsun o zaman bana gidiyoruz. Bu kadar basit."
"Aziz, benim bir evim var." dedim bıkkınlıkla. "Ne tesadüf benim de var. Hem de kaç gün oldu bir hayırlı olsuna gelmedin bile. Şimdi gidiyoruz ama bunu saymıyorum bir sonrakine ev hediyemi alıp da geleceksin." Bazen onunla yarışamayacağımı kabullenmem en sağlıklısı oluyordu. Ben de öyle yaptım. Kafamı cam tarafına çevirdim ve yolu izledim.
Evinin konumu merkeziydi ve lüks bir sitenin içindeydi. Buna artık şaşırmayı bırakmıştım. İki ayda o kadar para kazanan adam kendine yalı da kiralayabilirdi. Hatta neden bunu yapmayıp sitede oturduğunu bile sorgulamaya başlamıştım. Sitenin garajına arabayı park edince ikimiz de arabadan indik. Daha doğrusu ben inmeye çalıştım ama pek de başarılı olamadım çünkü burkulan ayağım gerçekten çok acıyordu. Aziz beni yine kucağına almaya çalışınca bu sefer ona engel oldum. Yardım etmemeyi kabul etmeyeceğinden de laf etmesin diye hemen koluna girdim ve topallayarak da olsa yürümeye başladım. Neyse ki asansör çok uzakta değildi de çok acı çekmeden kendimi asansöre atabilmiştim.
Aziz asansördeki sayıları atlayıp 'P' tuşuna basıp kartını okuttuğunda şaşırmamıştım. Asansör alt kattaki garaj kısmından apartman girişine geldiğinde durdu ve kapıları açıldı. Kapı önünde sarı, dolgun, bukle bukle saçları; üzerine yapışmış siyah mini elbisesinden fırlayacakmış gibi göğüsleri ve çakırkeyif olmuş kahverengi gözleriyle bize bakan bir afet duruyordu.
Asansörün ortasında duran Aziz, kadın içeri girerken biraz daha bana yaklaştı. Ben tam onun bu hareketine gülümseyecektim ki gülüşümü dudaklarımda donduran bir şey oldu. "İyi geceler, Aziz." diye bir ses duydum. O an gaipten sesler duymayı ne kadar çok istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yirmi Dokuz
RomanceYıllar önce yaptığınız 'çocukça' bir anlaşma hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir? ''Anlamıyorsun ki. Ben ne dedim az önce? Sanki o dört duvarın arasında da benimle mi olacaksın?'' ''Olurum.'' -'Ne?!' Aziz'in bu net ve hızlı cevabı karşısında...