Selamlar, selamlarr🩷
Dün memleketime gittiğim için bölüm gelemedi mlsf. Ama ben sizi bölümsüz bırakır mıyım? Bırakmam. Sadece birazcık aksar.
Şu önümüzdeki birkaç hafta hafiften yoğun olacağım ama bölümlere devam edeceğiz inş. Sadece belki gecikmeler olabilir ve bazılarının uzunlukları değişebiliriz ama
BU RA DA YIM.
Siz de burada olun🥹
İyi okumlarr 🩷Ne ara o kadar yolu aşıp havaalanına gitmiştim emin değildim. Arabayı park edip yurtdışı uçuşları için olan kapıdan girdim. İlk güvenlikten geçtikten sonra sağıma soluma bakarak Aziz'i görmeye çalıştım. Alan çok kalabalık değildi. Biraz ileride ikinci güvenliğin önünde duran Aziz'i gördüm. Bir elinde telefon bir elinde valizi vardı. Onu görür görmez ona doğru adım atmaya başladım. Adımlarım hızlanınca ona doğru gelişimi fark etti. Gözleri benimle buluştu. Koşmama bir anlam verememiş olacak ki çatılan kaşlarıyla şaşkınlıkla bana bakıyordu. Bense onun surat ifadesini umursamadan koşup boynuna atladım.
Telefonunu anında kapatamamıştı o yüzden o eli hâlâ kulağındaydı ama valizini tutan kolu anında belime sarıldı. Ayaklarımı yerden kesti.
"I'll call you when i get off the plane. Take care."
Telefonla konuşması bittiği an diğer kolunu da belime sardı. Bense daha çok sarılmanın derdindeydim.
"Sevgilim?" dedi endişeli bir tonda. "Ne oldu?"
Cevap vermek yerine kollarımı sıkılaştırdım. O da bunu fark edince beni biraz daha yukarı kaldırdı ve kollarını iyice belime doladı. Herhangi bir şey sormasa da bu halimin kafasını karıştırdığını biliyordum. Tabi o benim gerçekleri öğrendiğimden habersizdi.
Bu düşünce aklıma geldiğinde sinirim bozuldu. Bana yine yalan söylemişti. Yine benden kaçıyordu. Her şey bu kadar iyi bir durumdayken niye yapıyordu bunu?
Sinirim aklıma geldiği için yavaşça kollarımı çözdüm. O da bunu fark ettiğinde beni yavaşça yere indirdi ama uzaklaşmama izin vermeden iki elimi de tuttu.
Bana ne olduğunu anlamaya çalışmak için kafasını hafifçe eğip gözlerime bakmaya çalışıyordu. "Sevgilim?" diye seslendi tekrardan. İkinci kez 'ne oldu?' diye sormak istemiyordu. Ne olduğunu anlatmamı istiyordu.
Madem o dürüst olmuyordu o zaman ben dürüst olurdum. Hafifçe uzaklaştım. "Ne dedi doktor?"
Anlamıyormuş gibi davranmaya devam ediyordu. "Hangi doktor?"
"Niye hiçbir şeyden haberin yokmuş gibi davranıyorsun. Biliyorum ben bugün doktora gittiğini."
İki elimi de ellerinden çekmeye çalıştım ama buna izin vermedi.
"Ben bugün doktora falan gitmedim. Tüm gün şirketteydim başımı kaşıyacak vaktim yoktu." İnanmıyordum laflarına. "Hem sen doktora gittiğimi nerden çıkardın?"
"Biliyorum diyorum Aziz, biliyorum! Niye inkar ediyorsun ki. Bunları benimle paylaşman gerekiyor artık. Ben senin sevgilinim!"
"Biliyorum güzelim, sevgilimsin. Senin ağzından duymak da çok güzel. Ne istiyorsan seninle paylaşırım da ama seninle paylaşabileceğim bir şey yok. Doktora falan gitmedim bugün."
"Erdem dedi! Randevun varmış. Doktora gidecekmişsin bugün. Doktora gittin şimdi de İngiltere'ye gidiyorsun. Ne dedi doktor? Ne dedi de gidiyorsun? Bana neden hiçbir şey söylemiyorsun? Hiç mi güven veremedim sana? Yine mi kaçmaya çalışıyorsun benden? Yine mi yalnız bırakacaksı..."
"Sevgilim, bir tanem, güzelim." deyip ellerini boynuma çıkardı ve bana daha da yaklaştı. Nefes almadan konuşmuştum. Sesim de yüksek çıkmıştı. Göz bebeklerimin titrediğini hissediyordum. Etraftan geçen birkaç insanın bakışlarının üzerimizde olduğunu fark ettim ama Aziz kimseyi umursamadan bana bakıyor ve beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yirmi Dokuz
RomanceYıllar önce yaptığınız 'çocukça' bir anlaşma hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir? ''Anlamıyorsun ki. Ben ne dedim az önce? Sanki o dört duvarın arasında da benimle mi olacaksın?'' ''Olurum.'' -'Ne?!' Aziz'in bu net ve hızlı cevabı karşısında...