14. Bölüm

13.3K 473 15
                                    

Yeni bölüm :)

İyi okumalar herkese..


HATIRLATMA..

"Alo?". Telefonu tedirginlikle açtığımda yine kükreyen sesiyle karşılaştım.


"Okuldan kaçmışsın! Ve bu ilk değil! Uzun zamandır görüşmeyince şımarmışsın! İlla peşine adam mı yollamalıyım !?". Bağırması bitince konuşma sırası bana anca gelebilmişti.

"Üzgünüm baba.". Babama karşı çıkacak gücüm bile yoktu resmen. İç çekti.

"Bir daha olmasın!". Telefonu yüzüme kapatırken yalnızca öylece boşluğa bakmakla yetinmiştim. Bir kez olsun babalık yapamaz mıydı? Kızına 1 kez olsun yumuşak davranamaz mıydı? 1 kez olsun, yalnızca 1 kez, annesinin yokluğunu hissettirmeden ya da ölümünü an be an hatırlatmadan, ona babalık yapamaz mıydı? Çok mu zordu bu?

Daha fazla aklımı böyle şeylere yormadan önce erken mutfağa giderek biraz atıştırdım. Ardından odama çıktım ve kendimi yatağa attım.

...



          Okula uzun zamandır ilk kez erken gitmenin heyecanıyla kahvaltı sofrasındaki yerimi aldım. Yavaşça yediğim yemeğimi bitirdikten sonra araba anahtarlarımla beraber arabama atladım.

Okulun otoparkına arabamı park ettim ve içeri girdim. Zaman şuana kadar çok iyi gitmişti. Neşe dolu 1. Sınıf öğrencileri gibi sınıfıma çıktım ve çantamı sırama atarken Yiğit'e ölümcül bakışlarımı yolluyordum. Ardından Ege sınıfa girdi ve arkamdaki yerine oturdu. Bakışlarını Yiğit'e çevirdi ve ellerini göğsünde bağlayarak onu izlemeye başladı. Yiğit ilk Ege'ye sonra hala ayakta dikilen bana baktı. Gözlerimi devirdim.

"Hocadan yerimi değiştirmesini isteyeceğim.".

"Bunu istemezsin küçük kız". Yiğit tehdidini yollarken ben tekrar gözlerimi devirdim ve sınıftan dışarı çıktım.
Sabahım çok güzel geçmişti ancak bugünün güzel geçeceğini sanmıyordum. Batu önümden geçmişti ve başını çevirip bakmamıştı bile. Sırtımı duvara yasladım ve böyle davranmasının normal olacağını düşündüm. İçimdeki burukluk kendini yine gösterirken Sedef'i sınıfa çıkarken gördüm ancak moralim bozukken konuşmak istemiyordum. Onun gibi birisinin moralini bozmak istemiyordum. Mutluluğu hak ediyordu.

"Yerini değiştireceğim. Onun yanında oturmanı ikimiz de istemiyoruz. Ben hallederim bana bırak.". Başımı sesin geldiği yöne çevirdiğimde Ege,elleri cebinde yanıma geliyordu.

"Gerek yok. Ondan korkuyorum ama değiştirme. İkimiz için de.". Yanından geçerken bileğimi tuttu. Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde çene kaslarının gerildiğini gördüm. Boştaki elimi tuttuğu bileğime götürdüm.

"Cidden artık sonumu biliyorum en azından. Beni korumana da gerek yok. Kendim halledemem ama en azından sen güvende olursun.". Bakışlarını bana çevirdi.

"Böyle bir şey yapmayacağını biliyorsun.".

"Yalnızca söylüyorum. Neler yapacağı belli olmaz.". Bileğimi yavaşça bıraktığında sınıfa girdim ve yerime oturdum. Teslim mi olmuştum? Kendi kendimi nasıl korumayı düşünüyordum ki ben? Aptalım ben. Koca bir aptal!

"Yerinden memnunsun sanırım.".

"Bir şey mi dedin?". Bakışlarımı Yiğit'e çevirdim. Yüzüme beni aptal gibi gösterecek bir gülümseme yerşleştirdim.


"Yerinden memnunsun sanırım dedim.". Güldü.

"Bir şey mi dedin?". Aptal bakışlarımı Yiğit'e yollarken sinirlendiğini görebiliyordum.

"Sağır mı oldun seni sürtük! Aptal fahişe!". Lafları cidden içimi burkmuştu. Ne kadar duyduğum kişi Yiğit bile olsa..

"Bir şey mi dedin?". Ama kuralımdan döndürecek kadar değil.

"Hayır.". Önüme döndüm ve içimden kahkahalar attım. Ege'nin arkadan sessiz gülüşlerini duyuyordum. Geldiğini görmemiştim doğrusu.
Ders bittiğinde kalktım ve lavaboya doğru yöneldim. Tam kapıdan çıkacaktım ki boynumda hissettiğim şiddetli baskı ve sırtımdaki acı ile durduruldum. Yiğit dirseğiyle tam boyun bölgemden bastırarak beni duvara sıkıştırmıştı. Kemiklerim acıdan sızlıyordu.

"Bana pas vermezsen ben veririm şeker kız.". Yiğit'in sapık bakışları üzerinde gezinirken baskı yaptığı boğazımı tutuyordum. Sınıftaki çoğu kişi bizi izliyordu. Sedef yanıma koşarak gelmişti ve Yiğit'in kolunu çekiştirmeye başlamıştı.

DEĞİŞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin