Gecikmeden dolayı üzgünüm, zamanında atamadım. Uzun zamandır yazmıyorum ancak en yakın zamanda yazmaya tekrar döneceğim ve en yeni bölümlerle yine burada olacağım. Hepinizi çok çok seviyorum <3
İyi okumalar..
HATIRLATMA..
Kalabalığa kısa bir bakış attığımda yarı çıplak insanlardan oluşan, boş bakan gözler gördüğümde hızla başımı öbür tarafa çevirdim. İçerideki boğuk koku; ter, alkol ve birkaç ağır parfüm kokusunun birleşmesinden başka bir şey değildi. Son kalan oksijenlerimi de kullanınca bu havaya maruz kalmak zorunda olduğumu fark ettim. Ortama ayak uydurmam gerekiyordu, belli bir süre sonra. Birkaç biradan sonra alışırdım zaten..
EGE'NİN DİLİNDEN;
Daha fazla, daha fazla içmeli. Bu gecelik ona izin vermek zorundaydım. Dave ile ne kadar muhattap olmak istemesem de konuşmak istediği konu olduğunu duyduğumda yerimden kalktım ve Trish'i istemeyerek Batu'nın yanında bıraktım. Bir bardak yeterli diye düşünerek içmemiştim. Düşünmem gereken daha önemli konular vardı.
Dave beni küçük bir odaya sokup kapıyı kapattıktan sonra derin bir nefes aldı. Oda da aynı içerisi gibi koksa da alışmışlığın verdiği rahatlıkla durabiliyordum. Bu gibi odalarda çok kez orospularla birlikte olmuştum. İki kişilik, çarşafı menilerle pislenmiş ve sararmış, üzerindeki örtü kırışmış ve yere düşmüş duran bir yatak vardı. 2 tane südyen gördüğümde henüz yeni kullanılmış bir oda olduğunu anlamam uzun sürmedi. Odanın duvarları bile eskiydi, bu binayı sırf evimize yakın diye tercih etmek zorunda kalmıştım.
"Konuya direk girmemi mi istersin yoksa hatrını sormalı mıyım?". Elimle devam etmesini işaret ederken gözlerimi odadan uzaklaştırıp tekrar Dave'e çevirdim.
"Buraya neden geldiğimi bilmediğine eminim, Trish'e nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Korumak için gönderilmedim, bu yalnızca bir göz boyama. Buraya kaçtım, Kenan Bey'den. Kim olduğunu bilmiyorsundur şimdi.".
"Babası.". Başıyla onaylarken soru bilmiş bir öğrenci gibi sevinmemi beklediğine eminim.
"Sandığım kadar umursamaz değilmişsin, bu iyi.". Yüzüne ifadesizce bakmaya devam ederken ciddileşip sadede geldi.
"Her neyse. Şunu söylemek istiyorum ki, Trish evine gitmesin. Sakın onu evine götürme.". Kaşlarımı çattığımda dik duruşumdan taviz vermemek konusunda ısrarcı davranıyordum.
"Ne demeye çalışıyorsun?". Gözlerini bir süre odada gezdirdikten sonra tekrar bana döndü.
"Kenan Bey evinde bir erkekle kaldığını öğrendi. Basına sızdırılmış bir haber. Bu yüzden haberi engelledikten hemen sonra evi satışa çıkarttı. Şu anda neler yaşadığını tahmin bile edemezsin. Trish umurunda değil şu anda, birkaç şirket iş birliğini bunu öğrendiği için reddetti. Çok saçma değil mi? Nedenini sorduğunda reşit bile olmayan bir kızın başka bir erkekle kalmasını uygun görmediklerini açıklamışlar ancak konumuz şu anda bu değil. Babasının yaşadığu bunalım da değil. Trish'in bir süre sende kalmasını istiyorum. Geri dönmem gerekiyor, yokluğumu fark edince delireceğine eminim.". Öfkemi içeri atarak konuşmaya devam ettim.
"Ev satıldı mı?". Başıyla onayladı.
"Araba, ev, kredi kartlarını dahil kapattı. Babası şu an ondan resmen nefret ediyor.". Sakin kalmaya çalışsam da başarısızdım. Yan sehpada bulunan gece lambasını yere fırlattım.
"Lanet olsun!". Yüksek müziğe rağmen dışarıdan gelen sesle kapıyı araladım. Trish yere düşmüştü. Terlemişti. Gözleri gözlerimle buluşunca yalnızca "Ege" diyebildi. Onu kucağıma alırken başı arkaya düşmüştü. Kendinde olmadığı apaçık ortadaydı. Trish serbest bir şekilde gezerken Batu ne alemdeydi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM
Teen FictionYüreğimin önüne acılardan inşa edilmiş kalın, soğuk duvarların yıkıldığı an, hayatımın değiştiği andı..