Yeni bölüm :) Çok geciktirmemek en iyisi :)
İyi okumalar..
HATIRLATMA..
Bir süre Sedef ile dertleştikten sonra yatacağını söyleyip telefonu kapatmıştı.
Televizyonu açtım ve kanalları karıştırdım. Bir film bulduğumda bıraktım ve kahvemi yudumlarken bir süre izledim.
Zilin çalmasıyla irkildim....
Dalmış olmalıydım. Hava kararmıştı ve televizyonun ışığı gözlerimi almıştı. Zil 2.'ye çalınca Ege olduğunu düşündüğümden heyecanla kapıyı açtım. Heyecanım bir anda söndü.
"Efendim, babanız haftalık temizlik için bu saatte, yani pazar günü saat 17.00 ile başlayıp ev tamamen temizlenene kadar devam edeceğimizi bildirdi. Lütfen anlayışla karşılayınız.".
"Kaç kişisiniz?". Arkadaki arabaya göz ucuyla baktıktan sonra tekrar adama döndüm.
"3 kişiyiz efendim. Saatimiz geldi. Başlamamız gerekiyor.".
"Trish.". İsmimi, bana öyle hitap etmeleri için söylemiştim."Ev çok dağınık değil. Odamı es geçmenizi rica ediyorum.". Geri çekildim ve girmesine izin verdim. Arabadan inen 2 bayana el hareketiyle gelmesini işaret ettikten sonra içeri girdi. Bende tekrar filmimin başına döndüm. Hava kararmıştı ve Ege gelmemişti. Acaba bir şey mi olmuştu?
"Efendim. Mutfakta masanın üzerinde bu ilaçları bulduk. İçmediyseniz vaktiniz geldi.". Uzattığı ilaçları ve suyu alarak teşekkür ettim. Hızla içtikten sonra aldı ve tekrar mutfağa götürdü.
Ege'ye bir şey olmuş olabilir miydi? Bu gün artık bitmeliydi. Daha fazla bela istemiyordum. Acaba aramalı mıydım? Belki de ailesi izin vermemişti. Burası Amerika değil Trish! Kim tanımadığı bir kızın yanına oğlunu kalması için gönderir ki? Bu apaçık bir bela!
Yiğit onu yakaladı mı acaba?
Salonda bir ileri bir geri heyecan ve tedirginlikle yürürken kapı çaldı. Onun olması ihtimaliyle kapıya koştum. Hizmetçilerden biri kapıyı açtığında Ege'nin yeşil gözleri benden önce hizmetçiyi buldu. Duvarın köşesinden onu izlerken derin bir oh çektim. Yüzünde ufak bir sıyrık bile yoktu. Demek sorun yaşamamıştı.
"Buyrun efendim, kimi görmek istemiştiniz?".
"Trish evde yok mu?".
"Evdeyim.". Duvarın arkasından çıktım ve hizmetçiye gülümsedim. O da bana gülümseyerek işine devam etmek üzere mutfağa yöneldi.Ege içeri girdi ve çantasını kenara bıraktı. Kapıyı kapattığında yeşil gözlerini gözlerime sabitledi. Tek adımda yanına ulaştım ve boynuna sarıldım.
"Bir şey oldu sandım.".
"İşimi halletmem uzun sürdü.". Geri çekildiğimde gülümsedi. Bende ona gülümsedim.
"İlacını içtin mi bakalım?". 'Evet' anlamında başımı salladım.
"Hizmetçiler?". Omuz silktim.
"Babam göndermiş. Sadece pazar günleri.". Başını anlamış gibi salladı. Beraber oturma odasına gittik ve yarım kalan filmi izledik. Çok geçmeden benimle başta konuşan hizmetçi yanıma geldi.
"Efendim, işimiz bitti. İyi akşamlar.".
"İyi akşamlar.". Ege ile onları uğurladıktan sonra Ege bana baktı.
"Sigara içtin değil mi?". Başımı ona çevirdim.
"Biraz. Sanırım son sigaramdı.". Güldü.
"Son sigaran olmasa bile ben yapardım.".
"Anlamadım.".
"Dediğim şu: bu içtiğin son sigara olmasaydı bile, ben sonuncu yapardım.". Başımı onaylarcasına salladım ve gülümsedim.
"İlaçlarını içtin değil mi?".
"Kaç kere daha soracaksın.". Elini saçına attı ve mahcup bir edayla güldü.
"Daha iyisin değil mi?".
"Evet. Sanırım.". Kaşlarını çattı.
"O serseriden bir haber yok değil mi?". Gözlerine baktım ve hayır anlamında başımı salladım. Mesajları ve aramaları o görmesin diye saklamıştım, söyleyemezdim.
"O da bizim gibi bir 11. Sınıf lise öğrencisi, onu bu kadar tehlikeli yapan ne?". Sanki o kıza olanları biliyormuşum gibi bir de soruyordum. Yine de diğer yaptıklarını öğrenmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM
Teen FictionYüreğimin önüne acılardan inşa edilmiş kalın, soğuk duvarların yıkıldığı an, hayatımın değiştiği andı..