Oldukça geciktiğimin farkındayım, bütün okurlarımdan çok çok özür diliyorum. Hikayenin finaline az kaldı diyebilirim. Bu nedenle kurgu benim için oldukça zor bir hal aldı. Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim :)
İyi okumalar <3
HATIRLATMA..
. Şu an beni seviyor olsa da, ileride seveceği kişi olacağım ne malumdu? Bu beni ne kadar kahretse de, o bile istese bunu yapmayacaktım. Kendime hakim olarak onu koruyacaktım.
Pantolonunu sıyırdığımda mavi iç çamaşırı yüzünden gülmemi tutarken duymasından korkmuştum. Bu dar pantolonu giyerken eziyet çekiyor olmalıydı! Güç bela çıkarttığımda bacaklarını bütün yatağa yaydı. Pantolonu katlayıp mor, yaylı koltuğun dikey bölümüne asarken kendimi koltuğa attım. Oldukça yorulmuştum ve bir an önce dinlenmek istiyordum. Onun yanına yatarsam pantolonunun üzerinde olmadığını görünce korkacağını biliyordum. Bu gece benim için en rahatı bu yaylı mor koltuk olacaktı. Ona baktığımda huzur içinde parmağını emmeye devam ediyordu.
"İyi geceler sevgilim, iyi geceler.".
.....
TRİSH'İN DİLİNDEN;
Gözlerimi araladığımda başımın ağrısını unutmaya çalışarak doğruldum. Havadaki berbat kokuyu es geçmeye çalışarak alttan gelen serinliği anlamaya çalıştım. Battaniyeyi üzerimden fırlatınca pantolonumun olmadığını görmek çok uzun sürmedi. Hemen battaniyeye koştum ve hızla altımı kapattım. Neler olduğunu anlamak için etrafa göz attığımda karşımdaki berbat ve pis koltukta boylu boyunca yayılmış tişörtsüz Ege'yi gördüm. Bir yandan battaniyeyle kendimi korumaya çalışırken diğer yandan çığlığı basıyordum. Dün geceye dair aklıma hiçbir şey gelmiyordu! Dün gece bunu yapmış olamazdı!
Şaşkın ve yeni uyanmış bir yüz ifadesiyle bana bakarken çıplak bedenine gözüm kaydı. Tekrar çığlık atarken koştu ve üzerime atlayıp hemen ağzımı kapattı. Gözlerimi sonuna kadar açmış korkuyla ona bakıyordum.
"Şş, sakin ol! Çığlık atıp durma.". Dün gece ne olmuştu böyle? Başım ağrıyordu ve terlediğimi hissediyordum. Cildim yapış yapıştı.
"Dün gece bir şey olmadı, rahat etmen için pantolonunu çıkarttım yalnızca, korkma.". Kaşlarını kaldırıp onaylamamı beklercesine gözlerimin içine bakınca başımla hızlı hızlı onayladım. Ne kadar ikna olmuştum bilmiyorum ancak durum böyle olsa iyi olurdu. Geri çekilirken yatağa oturdu.
"Dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyor musun yani?". Biraz düşündükten sonra başımı olumsuz anlamda salladım ve etrafıma bakındım.
"Neden buradayız? .. Eve gitmek istiyorum.". Derin bir nefes verirken rahatlamış gibi görünüyordu. Hemen sonra yine eski görüntüsüne döndü.
"Önce kahavaltıya ne dersin? Şu beline göz atabilir miyim?". Anlamaz bakışlarımla ona bakarken belimi araladığında gördüğüm morarıklık beni şaşırtırken devam etti.
"Dün gece kadar kötü değil, giderken eczaneden bir krem almalıyız.". Ayağa kalkıp tişörtünü üzerine geçirirken bir süre şoktan çıkamadım. Çıktığımda ise sesim oldukça yükselmişti.
"Nasıl oldu bu!". Parmaklarını hızla dudağıma bastırırken yine susmamı sağlamıştı. Onun böyle ani hareketleri kalp ritmimi arttırıyordu.
"Sessiz ol, yan odada insanlar var. Rahatsız edeceksin.". Tekrar elini çekerken belime baktım. Berbat görünüyordu. Kırmızı mor karışımı bir renk almıştı. Dokunmak bile istemiyordum. Ancak tuaf bir şekilde ağrımıyordu da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM
Teen FictionYüreğimin önüne acılardan inşa edilmiş kalın, soğuk duvarların yıkıldığı an, hayatımın değiştiği andı..