HATIRLATMA.."Ah yıkayacağım mı dedim? Onları sana yıkatacağım.". Gözlerimi büyüttüm.
"Hayır ya! Kabul etmiyorum!". Güldü ve kolunu omzuma atıp çadırları kuracağımız alana getirdi.
Etraf gerçekten çok güzeldi. Yeşillik ve bir kısım yerden sonra yüksek ağaçlar vardı. Orman gibi ama daha çok yürüyüş için kullanılanlardan. Doğanın kokusunu içime derin bir nefeste çektim.
"Hadi başlayalım!".
...
Bu kadar hevesle başladığım çadır kurma işinden sürünerek çıkmıştım. Yorgunluğu damarlarıma kadar hissediyordum. 4 çadır kurmuştuk ve çadırların büyük olması daha çok yormuştu.
"Sana oturmanı söylemiştim.". 5. çadırı kuran Ege'ye dik dik baktım. Yerde yuvarlanırken pislenen üstümü umursayacak halde değildim.
"Sen yorulmadın mı?". Başını iki yana salladı. Sedef'in hali de benden farksızdı. Burak ise eşyaları çıkarmakla meşguldü.
"Kızlar bu ne hal!". Alp'in yukarıdan ve baş ucumdan bana baktığını görünce güldüm.
"2 çadır kurunca yoruldular.". Ege'nin ezici cevabı beni sinir etmişti. Hemen doğruldum.
"4!". Gülerek bana baksa da bir şey söylemedi. Kurulacak son çadırı da kurduktan sonra derin bir nefes aldı. Hâlâ yerde yatan bana baktığında ben telefonumla oynarken bir yandan da Sedef'le sohbet ediyordum. Hava kararmaya başlamıştı. Batu yanımıza geldi ve oturdu.
"Birazdan akşam yemeği yiyecekmişiz. Sonra ateşin etrafında topluca oturmamız gerekiyormuş. Birkaç bir şey söylenecekmiş. Haberiniz olsun dedim.". Batu'ya döndüm ve biraz gülümsedim.
"Kaçta?".
"8 civarı.".
"Harika tam akşam yemeği zamanı!". Akşam yemeği lafından sonra Ege'ye ufak bir bakış attım. Bir süre duraksayıp sinsi bakışlarını bana yolladı. Onu umursamıyor gibi yapıp tekrar Batu'ya döndüm.
"Tamam orada olmamız gerekiyorsa, oluruz.". Burak da işini bitirince geldi ve Sedef'in başucuna oturdu. Onları izlerken ne kadar mutlu olduklarını düşündüm.
Sedef'in yüzü bana dönükken Burak geldi ve burnunu sıktı. Sedef de ona kaşlarını çatarak vurdu. Gerçekten çok sevimli gözüküyorlardı. Onları böyle görünce bakışlarım Ege'yi buldu. Terlemişti ve hala çadırla uğraşıyordu. Son çivilerini çakarken onun bu yorgun ama belli etmeyecek kadar meşgul haline acıyarak kalktım ve yanına gittim. Yanında dikilip ellerimi belime koyduğumda güneşin birkaç saat önceki kadar yormadığını fark ettim.
"Yardım lazım mı?". Başını döndürüp bana baktığında kaşının üzerindeki ter damlası gözüne girmesin diye kısmak zorunda kalmıştı.
"Hayır.". Başını iki yana sallayarak cevapladıktan sonra bir süre daha bekledim, belki bir şey ister diye.
Doğruldu ve bana döndükten sonra terini koluna sildi.
"Ne var?".
"Bir şey lazım olursa diye bekliyorum.". Cenk'in yanımda beklediğini, Ege işaret edince fark etmiştim.
"Cenk var.". Cenk'e kısa bir bakış attığımda başıyla onayladı. Oflayarak telefonumu cebimden çıkarttım ve saate baktım.
"Saat 7. 1 saate bitirmeniz gerekiyor, biliyorsunuz değil mi?". Çadırın ihtiyacı olan son çiviyi Cenk'ten alırken başıyla onayladı. Kendimi kovulmuş gibi hissederek Sedef'in yanına yattım ve başımı omzuna koydum. Burak, hala oturuyordu ve ben de yatınca bakışları bana dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM
Fiksi RemajaYüreğimin önüne acılardan inşa edilmiş kalın, soğuk duvarların yıkıldığı an, hayatımın değiştiği andı..