24. Bölüm

6.8K 254 9
                                    







HATIRLATMA..

"Trish?". Ege'nin sesiyle iç sesimden uzaklaştım. Bakışlarımı ona çevirdiğimde küvetin başında adım atmamı beklediğini fark ettim. Artık o kadar güçsüz olmadığımı düşünerek adım attım. Kendimi sıcağa biraz daha yakın derecede suya bıraktığımda rahatladım. Ege bir süre baktıktan sonra eğildi ve dudaklarıma öpücük kondurdu.

"Fazla özletme.". Banyodan çıkarken son kez bakıp gülümsediğinde ben de ona gülümsedim. Kapıyı kapatıp çıktığında sıcak suda biraz rahatlamaya baktım.

...


         Suyun soğuduğunu ve buruş buruş olduğumu hissettiğimde çıkmam gerektiğini hatırladım. Hızlıca saçımı şampuanladıktan ve duruladıktan sonra ağır ağır kalktım. Ağrılarıma sıcak suyun iyi geldiğini varsayarsak, kalkarken o kadar da zahmet çekmedim. Kendimi göğsümle dizimin arasını kapatacak kadar olan bir havluya sardım. Kayıp düşmemek için ağır adımlarla fayans zemini atlattım. Kendimi odama attığımda Ege yatağa uzanmış telefonuyla uğraşıyordu. Şimdi giyinmem gerekiyordu ve Ege yatağa uzanmış öyle dururken bunu yapamazdım. Dolaptan eşyalarımı aldım ve tekrar tuvalete girdim. Kapıyı kilitledim ve sıcak suyun verdiği mayışmayla, olabildiğince yavaş giyindim. Saçlarımı kuruttuktan ve düzelttikten sonra tuvalet kapısının kilidini açtım ve odama girdim. Ege hâlâ telefonda oyun oynuyordu ve dönüp bakmamıştı bile. Yine de umursamayarak yanına uzandım. Başımı ve yüzüstü pozisyonumda kalmamı sağlayacak olan kolumu göğsüne yasladım. Gözlerimi bir süre kapalı tuttuktan sonra telefon ekranının kapanma sesini duydum.

"Hâlâ anlatmadın.". Sesi oldukça sakin çıkmıştı. Cevap vermeyerek iyi mi yoksa kötü mü ettiğimi bilmesem de yine de deniyordum.

"Ne olup bittiğini bilmek istiyorum. Beklemek düşündürüyor. Düşündükçe aklıma kötü şeyler geliyor.". Olayları öğrendiğinde yaşayacağı sinir krizi , ya da üzüntüyü düşündükten sonra anlatma fikri hiç de sıcak gelmemişti doğrusu. Pozisyonumu bozmadan yatmaya devam ettim. Eli saçıma değdiğinde dokunuşlarının nazikliğiyle rahatlamıştım.

"Şimdi anlatmasan bile öğreneceğimi biliyorsun.". Boştaki elimle uzandım ve boştaki elini tutarak kendime çektim. Göğsünün üstüne koyduğum elini elimle tutarken ellerimin üşümüş olduğunu fark ettim. Göğsünün sıcaklığı vücudumu ısıtırken yorgunluğumun arttığını hissettim. Kapalı gözlerimi açamayacak kadar uykum gelmişti. Ardından kendimi uykuya bıraktım.

...

Gözlerimi araladığımda Güneş'in ısıtan ve aydınlatan ışığından eser kalmadığını gördüm. Bu beni biraz rahatsız etse de ortama adapte olmam pek de uzun sürmemişti. Geriye Ay'ın karanlığı aydınlatan ışığı bile içeriyi aydınlatmaya yetiyordu.

Üstüm örtülmüştü ve kolumu koyduğum yer Ege'nin göğsü değil yastıktı. Karanlık odada gözlerimi gezdirirken gelen yabancılık hissi üşümeme neden olmuştu. İçimdeki çocuksu korku yine kendisini gösterirken yatakta bir süre oturdum. Issız sessizliğin verdiği huzursuzluk hissini gidermek istercesine ayağa kalktım. Ağrılarım merhemini bulmuşçasına azalmıştı. Çıplak ayaklarım odamın zemininde adım attıkça zeminin soğukluğunu hissediyordum.

Işığı açtığımda odanın boş olduğunu görmek için göz atmam yetmişti. Ege'nin nerede olduğunu merak ediyordum doğrusu.

Şarjı bitmiş telefonumu şarja taktıktan sonra, gazetecileri kontrol etmek amacıyla kapıyı araladım. Etrafta kimse yoktu. Babam kovmuş olabilirdi ya da kendileri gitmiştir. Belki de Ege istemişti, bir fikrim yoktu ancak önemli olan gitmiş olmalarıydı.

DEĞİŞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin