HATIRLATMA.."Olayları duymamak elde değil, uyarı yapmama gerek yoktur umarım? Yeterince anlaşılır mıyım senin için?". Kim olduğunu tahmin etmek benim için çekilmez bir hal alırken bir yandan da tahmin ettiğim kişi olmaması için dua etmekten başka çaremin olmadığını da biliyordum.
"Siz de burada neden bulunduğunuzu unutmayın. Öğrencilerle kaynaşmanızın uzun sürmeyeceğine eminim. Bu bir okul gezisi olsa da ciddi durumlarda bu tür şeylere izin verebilirim.". Aklım iyice bulanıklaşırken başka bir ses müdürü onaylarcasına konuşmaya başladı. Tanıdık geliyordu, ancak aşina olduğum bir ses değildi.
"Tabi efendim, ne için burada olduğumu unutmayacağım konusunda şüpheniz olmasın.". Kim olduğunu anlamanın en iyi yolu içeri dalmaktı. Sanki yeni gelmişçesine hızla içeri dalarken bana gülümseyen müdürden başka 2 yüzün olması beni şaşırtırken gözlerim istemsizce açılmıştı.
......
"Seni hemen beklemiyordum. Sürpriz oldu.". Yiğit yerinde düzelirken gözüm istemsizce Dave'e kaydı. Onun burada ne işi vardı? Babamın işi olduğuna adım gibi eminim, ancak sebebi neydi?
"Seninle konuşmam gereken bir konu var. Çocuklar, kamp alanına geçin siz ben geleceğim.". Dave ve Yiğit başlarıyla onayladıktan sonra yanımdan geçerek çadırdan çıktılar. Yerimde öylece dikilmiş müdür izlerken oturmamı işaret etti. Zorla bacaklarımı harekete geçirdim ve gösterdiği yerde yerimi aldım.
"Dave'i tanıyorsundur? Öyle söyledi, baban. Yiğit ile son olaylar nedeniyle kampta güvende olduğunu bilmek istiyor. Koruma gibi düşünmeni istemiyorum, arkadaşın gibi düşün. Güvenlik açısından.". Alayla kısa bir gülüş sergiledikten sonra kendime gelmiş gibi hissederken yere çevirdiğim bakışlarım tekrar müdürü buldu.
"Madem güvenliğim tehlikede, onu buraya neden aldınız?". Elini basit bir konuya cevap verirmişçesine salladı.
"O benim öğrencim. Ayrıca, verdiğin ifadede onu suçlamamışsın?". Yaptığım aptallık aklıma gelince sakinleşmem gerektiği fikri aklıma tekrar geldi. Küfür etmemek için kendimi tutarak konuşmaya devam ettim.
"Ege ile aralarındaki sürekli devam eden münasebetsizliği biliyorsunuz değil mi? Yani çoğu kez denk geldiniz. Burada da edeceklerine eminim.". Oturduğu tahta sandalyeden ileri çıkıp aynı tahtadan yapıldığını düşündüğüm masaya dirseklerini dayayarak daha da yaklaştı. Aramızdaki mesafe 3 karıştan fazla olsa da bakışlarının sertleştiğini görebiliyordum.
"Kampa geldik diye okul bitti sanılmasın, devam ediyor. Disiplin suçu olarak geçer. Yeni bir suçta okuldan atılır ve siciline işler.". Bakışları biraz yumuşarken daha rahat konuşmaya başlamıştı.
"Bak, kimsenin zarar görmesini istemiyorum. Biraz eğlenmek ve derslerden uzaklaşmanız için bu geziyi düzenledim, birbirinizle ölümüne kavga edeceğiniz yeşillik bir ortam olsun diye değil. Bunu bu gece söyleyeceğim.". Başımla onaylarken bir yandan da gözlerimi tahta masasında gezdirmeye başladım. Uzun sürmesine izin vermeden konuşmaya devam etti.
"En ufak bir şeyde bana gelmelisin. Okulda olduğum gibi burada da yetkiliyim. Başka sorun yoksa çocukları yeterince beklettim.". Yüzüme gülümseme yerleştirirken samimi olmasına da özen göstermeden edemedim.
"Tabi, teşekkürler.". Sandalyeden kalkıp hocadan önce çıkarken yere çivilediğim bakışları bir saniye olsun kaldırıp kampa çevirmedim. Göz göze gelme riski oldukça yüksekti.
Belki de Yiğit'in söylediği cümleyi açığa çıkartmak için yeterince bilgi toplayabilirdim. Dave'e sormam gerekiyordu. Aklımı yeterince meşgul eden düşüncelerin üstüne kolumdan birisinin tutmasıyla ufak bir çığlık attım. Ege'nin şaşkın yüzünü görünce derin bir nefes verdim ve gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM
Teen FictionYüreğimin önüne acılardan inşa edilmiş kalın, soğuk duvarların yıkıldığı an, hayatımın değiştiği andı..