İKİ YIL ÖNCE
Bora Arslanoğlu, birçok insanın sahip olmayı hayal ettiği bir ailenin çocuğu olarak gelmişti dünyaya. Bir başarı elde etmiş tüm insanlar temelde iki gruba ayrılırlardı: Doğuştan şanslı olanlar, şansını sonradan kendisi yakalayanlar. Bora kesinlikle ilk gruba aitti. Değil doğduğu andan itibaren, ana rahmine düştüğü andan itibaren ona verilmiş mükemmel bir hayat vardı. O, belki de birçok insanın düşünü dahi kuramayacağı bir yaşama sahipti.
Babası Kemal Arslanoğlu, Türkiye'nin sayılı zenginlerinden, tanınan, güçlü ve işinde başarılı bir iş adamıydı. Kemal Arslanoğlu, yıllar önce âşık olmuştu Bora'nın annesine. Ailelerin karşı çıktığı bu evlilikte, Bora'nın babası, gözünü dahi kırpmadan, yakınım dediği her kim varsa almıştı karşısına. Bora onların hikayesini, babasının cesaretini ve aşkını daima hayranlıkla dinlerdi. Evlendikten iki yıl sonra da oğlunu almıştı kucağına Kemal Arslanoğlu. Bora Arslanoğlu, Arslanoğullarının gelecekteki tek varisi, gücüyle nam salmış bir adamın tek veliahtıydı.
Babası, biricik oğlunu el üstünde tutmuş ve sevgisiyle günden güne büyütmüştü. Sevgi denen o duyguyu dibine kadar görmüştü babasından Bora ve bu hayatta her yönden örnek aldığı tek bir kişi vardı o da yine babası Kemal Arslanoğlu.
Kemal Arslanoğlu hayatta her istediğini alabilecek bir güce sahip olduğunu belletmişti oğluna. Gün gelecek oğlu Arslanoğlu Holding'in başına geçecek, en az kendisi kadar hırslı ve başarılı bir iş adamı olacaktı.
Oğlu da babasının yüzünü asla kara çıkartmamıştı. Başarılı bir lise hayatının hemen ardından, Türkiye'nin en iyi, en önde gelen okullarından birinde başlamıştı üniversite hayatına. Başarılı, çalışkan, sert ve otoriter bir kişiliğe sahipti. Tüm bunların yanında, insanın gözünü alacak, aklını çelecek kadar fazla yakışıklı olmasıyla birlikte, Bora okuduğu üniversitenin ulaşılmaz çocuğuydu. Çevresinde ki tüm kızların, gece yatmadan hemen önce düşlediği hayali erkek figürüydü o.
Yirmi yaşında olan bu genç adam, 1.85- 1.90 aralığında bir boy uzunluğuna sahipti. Uzun yıllardan beri, aralıksız spor yapması ona mükemmel bir vücut yapısı kazandırmışı. Girdiği her giysinin altından, kolaylıkla belli olacak biçimli kaslara sahipti. Geniş omuzları ile birlikte asla ihmal etmediği dik duruşu, onun kendine olan öz güvenini hep ön planda tutuyordu. Biçimli kaşlarının hemen altında, sanki ustaca çizilmiş gözleri, görenin kalbine işleyecek bir derinliğe sahipti. Kemikli yüz yapısı ona hep sert bir hava katıyordu. İnkâr edilemeyecek tek gerçek ise, bu adamın fazlasıyla yakışıklı olduğuydu. Çok fazla yakışıklı hem de.
Ondan etkilenmeyecek tek bir kadın yoktu kendisine göre. Yanından geçen her kadının tekrardan ve tekrardan dönüp baktığı bir adamdı o. Göz alıcı bir görüntüsü ve havası vardı. Ancak Bora, sevgili ya da aşk işlerinden hep uzak kalmayı seçmişti. Evet, kadınlara çok değer veriyordu. Onlar, doğada ki, evrendeki en narin ve kırılgan varlıklardı, hele de bir erkeğin yanında. Tek gecelik yatağına aldığı bir kadına karşı bile her zaman nazik olur, canını kesinlikle yakmazdı. Hele de bir kadına el kaldırmak, bu kesinlikle adam olanın yapacağı bir iş değildi. Ancak daha fazlası olmamıştı hiç hayatında. Babası Kemal Arslanoğlu'nun bu hayata karşı tek mağlubiyeti karısı olmuştu. Kendini işine vermiş, günden güne büyüyen, herkesi arkasında bırakan, dikkatli bir adamın tek zaafı haline gelmişti. Hayır, Bora babası gibi yapıp asla hayatını bir kadının ellerine teslim etmeyecek, kalbini o kadının kuklası haline getirmeyecekti. Bu yüzden babasından bile daha başarılı bir iş adamı olabilmesi için aşk meşk işlerinden uzak durmak en hayırlısıydı genç adam için.
Bora, bir para havuzunun içine doğmuştu ama bu havuz yeri geldiğinde ona fazlasıyla zarar vermeye başlamıştı.
Para ona hep, sahte insanlar kazandırmıştı. Parayla satın aldığı insanlar var olmuştu çevresinde hep. Sahte arkadaşlıklar, sahte dostluklar, parası için istediğinde koluna taktığı kadınlar... Genç adam gerçek sevginin, gerçek kardeşliğin ne olduğunu merak etmişti daima. Arkadaşının kalbini kırma korkusunun ne olduğunu tatmak istemişti. Çünkü böyle bir kaygısı hiçbir zaman olmamıştı, eğer paran varsa arkadaşım da vardı çevrende. Parası ona istediğin her şeyi kazandırıyordu. Yaşadığı hayatta para ile herkesi ya da her şeyi satın alabiliyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/34177224-288-k986851.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEİS
RomanceAşk, yalanın sinsi kollarına sığındı ve koca bir felaket başlattı. Felaket büyüdü, peşine onlarca masum insanın hayatını kattı. Koca bir ihanet, her şeyi ezip yok ederken artık hiçbir şeyin geri dönüşü yoktu. Acımasız bir intikam planı tüm dünyayı...