Aşk, yalanın sinsi kollarına sığındı ve koca bir felaket başlattı. Felaket büyüdü, peşine onlarca masum insanın hayatını kattı. Koca bir ihanet, her şeyi ezip yok ederken artık hiçbir şeyin geri dönüşü yoktu.
Acımasız bir intikam planı tüm dünyayı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Genç kadın gördüğü şeytan ile yerine çakılıp kalmıştı. Ne ileriye gidebiliyor ne de geri çekilebiliyordu. Vücudunun salgıladığı adrenalin hormonu hat safhadaydı. Daha az önce aşkına veda ettiği için çaresizlik ve üzüntü denen duyguları en uç hücrelerine kadar hissederken, şimdi de korku ve panik dalgası baş göstermişti.
Bu duygu karmaşası, her an patlak verebilirdi.
"Sen... " diyebildi sadece ve sustu. Kendine gelmeye, gördüğü adam ile kaybettiği bilincine ulaşmaya çalıştı. Yokladı kendini ve bacaklarını hissetti, açtığı bahçe kapısından tam can havliyle girecekken Bora'nın kolunu tutması ile, gözlerini ona çevirdi.
" Dokunma bana! " diye fısıldamasıyla, Bora ellerini çekti kadının ince ve güçsüz kollarından.
" Ben sana fazlasıyla dokundum. " dedi, karşısındaki kadının bitik haline aldırış dahi etmeden. " Şimdi, şu arabaya biniyorsun! " dedi, eliyle arabasını göstermesiyle genç kadın birkaç adım daha geriledi ve duvara yapıştı. Duvarın pürüzlü yapısı genç kadının sırtını acıtmıştı ama daha acı şeyler vardı şu an ki durumunun içinde.
Bir arabaya, bir de celladının yüzüne baktı.
" Sen ne diyor... diyorsun? " diye sordu titreyen sesiyle.
Başında hissettiği metal bütün bedeninin korku ile birlikte ürpermesine neden olmuştu.
Hayatını bitiren adam karşısında, onun köpeği de tam arkasında, elinde ki silahı Hazal'ın başına dayamış vaziyette duruyordu. Bu durum karşısında hangi kadın korkmazdı ki?
Kalp atışları hızlanmış, yüzü bembeyaz kesilmişti. Korku ve şaşkınlıktan eli ve ayağı titreyen kadının gözlerinden birkaç damla düştü. Gözünden düşen ılık damlalar buz kesmiş suratından zehir olup aktı. Bora'nın kendisine birkaç adım daha yaklaşması ile birlikte, artık bacakları onu taşıyamadı ve altında ki zeminin ayaklarının altından kaymasıyla birlikte kendini sert bir şekilde yerde buldu.
Bayılmadan önce gördüğü son şey, Bora'nın adamının kendisine doğru tuttuğu silah ve Bora'nın ayakları olmuştu.
*****
Genç kadın uyandığında kendini bir duvarın dibinde iki büklüm bir hâlde buldu. Yavaş yavaş doğrulduğunda soğuk bir yerde, bir depoda olduğunu anladı. Beli ve bacakları uyuşmuştu, kendini zorlaması ile acı dolu bir karıncalanma hissi baş göstermişti bedeninde.
Elini acıyan yanağına götürdüğünde, bastırması ile canı daha fazla yandı. Düştüğünde sağ tarafına yani sağ yanağının üzerine düşmüştü ve yanağı mosmordu.
Etrafına baktı ve tam karşısında arkası dönük adamlar olduğunu gördü.
" Baksana! " diye seslendi. Elinde çay dolu bardak tutan adamlardan bir tanesi arkasını döndü ve yerde oturmuş kadına midesini bulandırdığını hissettirmek istercesine baktı.
