15. Bölüm "İlkler"

4.9K 302 32
                                    

Bora, elini tuttuğu kadına, sanki eşsiz bir şey görmüş gibi bakıyordu.

Bora, Güneş'i çalıştığı mekandan almıştı ve şimdi ikisi birlikte sahil kenarında yürüyorlardı. Avuçlarının arasında , sevdiği kadının ince ve zarif elleri vardı. Sanki, bıraksa kaybolup gidecekmiş gibi sımsıkı tutmuştu o sıcak eli. Rüzgar Güneş'in saçın her vurduğunda, kokusu etrafa yayılıyordu ve Bora, sanki o kokuya ölümüne muhtaçmış gibi burnuna her ulaştığında derince içine çekiyordu.

Güneş, kafasını hafifçe arkaya çevirdiğinde, kendine aşkla bakan bir çift siyah göz ile karşı karşıya geldi. Bu gözler bir kendine bakarken bu kadar anlamlıydı. Bora'nın bakışlarına karşı hafifçe tebessüm etti ve başını onun omzuna yasladı.

Güneş'in ona "Evet."  demesinin üzerinden tam altı ay geçmişti. Çok uğraşmıştı Bora. Çok savaş vermişti aşık olduğu o kadından, bu tek kelimelik cevabı alabilmek, onun kalbinin kapılarını bırakın tamamen açmak, az da olsa aralayabilmek için bile, aylarca uğraşmış, aylarca savaş vermiş ve sonunda Güneş'in güvenini kazanabilmişti.

Güneş, babası gibi bir adamın izlerini tüm çocukluğunda, eksik olan her bir anında en acılı bir biçimde taşıdığından, hayatına hiç bir adamı almayacağına, annesinin yaptığı o hatayı hiç yapmayacağına yeminler etmişti daha küçük bir çocukken fakat olmamıştı. Bir adam çıkmıştı onun karşısına ve tüm bildiklerini unutturmuştu Güneş'e. Bora, sevdiği kadının etrafını kuşatan o duvarları yıkmayı başarmıştı. Güneş, zor olsa da gittiği o ilk buluşmadan sonra bile  Bora'ya karşılık, en az onun verdiği savaş kadar büyük bir savaş vermişti. Onu görmemek, onu hayatına ve en önemlisi onu kalbine kabul etmemek için çok büyük bir mücadele vermişti ama olmamıştı . Kazanan kurallar, kazanan ateşten çizgiler değil kazanan aşk olmuştu. Güneş asla yapmam dediği o şeyi yapmış ve tüm kalbiyle aşık olmuştu Bora'ya.

Her anlamda bir ilkti Bora genç kadın için. Güvenmeyi becerdiği ilk erkekti. Kokusunu dilediği ilk erkekti. Elini tuttuğu, başını yasladığı ilk erkekti.

Hayatına gerçek anlamda kabul ettiği ilk adamdı o.

Yıllardır kural bildiği o sınırlarını nasıl yıktığına hayret ediyordu bazen fakat bunu yaptığı için pişman değildi. Aşk ile tanıştığı için hissettiği bir pişmanlık yoktu. O hâlâ aynı Güneş'ti, o hâlâ Sedef Aksoy 'un güçlü kızıydı. O hâlâ kendi hayatını, kendi verdiği mücadele ile yaşıyordu. Bora' dan para almıyordu, sırtını bir erkeğe dayayıp, tüm iplerini onun ellerine teslim etmemişti. Yalnızca izin vermişti Güneş. İlk kez bir erkeğin yanında olmasına izin vermiş, ruhen de olsa bir erkekten güç almak için müsade etmişti kendi benliğine.

Bu çok farklıydı. Seni düşünen senden başka birinin olması çok farklıydı. Güvenebildiğin birinin olması farklı bir şeydi.

Güneş, Bora'yı seviyordu.

*****

Genç kadın , elindeki mısır kutusuyla birlikte ilerledi ve Bora'nın yanına oturdu.

Bora, Güneş'i kolarının arasına alırken, kokusunu içine çekmeyi ihmal etmiyordu.

Bu gün, birlikte film izlemek amacıyla buluşmuşlardı Bora'nın evinde. Güneş de Bora da romantik ya da komedi filmlerinden hoşlanmazlardı. Bu yüzden seçimleri bilim kurgudan yana olmuştu.

"Bora? " dedi Güneş ve kafasını hafifçe yukarıya kaldırdı.

Bora ise anında bakışlarını Güneş'e çevirdi. Bakışları bir süre dudaklarında takılı kaldı. İlk öpücüğünü aldığından beri o tat zihnine kazınmıştı ve unutması asla mümkün değildi.

" Bir gün ben olmazsam, başka bir kadın alır mısın hayatına? " diye sordu. Bora bir an şaka yapıyor olduğunu düşünsede, ifadesi oldukça ciddiydi.

" Bu da nereden çıktı? " diye sordu.

" Merak ediyorum. "

" Bunun imkansız olduğunu bile bile neyini merak ediyorsun Güneş? " diye sordu."  Hem bu hayatımdan çıkma fikri de nereden çıktı? " diye sorduğunda, Güneş hafif bir biçimde tebessüm etti.

" Öylesine geldi aklıma. " dediğinde, Bora sinirle" Gelmesin! " dedi. Güneş öldürse kendini, işin içinde Güneş varsa yine de sinirlenmezdi fakat bu tarz bir soruyu, ihtimali ölse kaldıramazdı.

" Saçma ve hayali bir soru da olsa al Bora. " dedi Güneş sakin bir tanıda. Bunu söylemek ve saniyelikte olsa hayalini kurmak bile kızgın bir şişi kalbine saplamak gibi bir şey olmuştu aslında ona. " Sen çok iyi bir adamsın ve her şeyin en iyisini hak ediyorsun. " dediğinde, Bora kollarındaki kadını susturmak için ne tepki vereceğini zerre umursamadan dudaklarına gömüldü. O iki dolgunluk genç adamı kendinden geçiriyor, kalbini sıkıştırıyordu. Ve o esnada Güneş, beklemediği bir şey yaptı ve tek bacağını genç adamın etrafına doladı.

Bora ne kadar aceleciyse, Güneş'in  de bir o kadar aceleci bir havası vardı. Nefes alma gereksinimi duymuyorlardı. Sadece hissediyorlardı ara vermeden. Birbirini hissediyorlardı. Dillerinin dansını hissediyorlardı. Kavrulan ciğerlerinin, sıkışan kalplerinin acısını hissesiyorlardı.

İkisi de açtı birbirlerine. Bu... Bu sevgiden, tutkudan ve hatta aşktan bile çok daha büyük bir duygu olmalıydı. Her şeyi içinde barındıran ama hepsinden yüce olan...

Aniden Güneş geri çekilde ve üzerindeki bluzu tek hamlede çekip çıkarttı. Bora bunun karşısında hayrete düşerken, Güneş bile kendi yaptığına inanamıyordu.

Güneş tekrardan Bora'nın dudaklarına gömüldü ancak Bora onu kendinden ayırdı. "Hazır değilsin."  dedi, ter damlası alnından kayıp düşerken. Yaklaşık  sekiz ay olmuştu ikisinin ilişkisi başlayalı ancak Güneş'i iyi tanıyordu. O, böyle bir ilke hazır değildi.

"Hazır olup olmadığımı sen değil, ben bilirim Bora. " dedi Güneş, konu ne olursa olsun kendinden emin duruşunu hiç bozmuyordu. Tekrardan o dudaklara eğileceği sırada bir kez daha engellendi." Hazır değilsin. " dedi Bora, az önceki yargısını yineleyerek.

"Bir kadının ilki olmak, bekaretini almak siz erkekler için onur vericidir. Neden istemiyorsun beni?"  diye sordu, sesindeki hayal kırıklığı, Bora'yı yalnızca güldürmüştü. O Güneş'i her anlamda, her açıdan istiyordu fakat her şeyin bir sırası vardı. Güneş buna hazır değildi ve o asla ona zarar verecek bir şeyi yapmak istemiyordu. Üstelik o, Güneş'e hiçbir zaman bu niyetle yaklaşmamıştı. Kalbini sonsuza dek ellerine teslim ettiği kadına hiç dokunmadan sonsuza dek yaşayabilirdi. Ona zarar veren ya da verecek her ne varsa yok ederdi. Bu kendi olsa bile!

Elini, Güneş'in kalbinin tam üzerine koydu. "En baştan beri istediğim kalbinin bekaretiydi Güneş."  dedi. Nefesi genç kadının terli yüzüne çarpıyordu. " Ve aldım."  dedi Bora, kendinden emin bir ses tonuyla. "İnkar etme. Kalbine ilk ve tek ben dokundum."

Güneş başını olumlu anlamda salladı ve Bora'nın gömleğinin ilk düğmesini çözdü. "Doğru."  dedi cezbedici bir tonda. Parmaklarını Bora'nın göğsünde gezdirdi. Diğer eliyle kalan düğmeleri çözdü. Parmakları, genç adamın kas boğumlarına ulaştığında ve o kas boğumlarında dolaşmaya başladığında, Bora bu kadarlık bir şeyle bile nefesinin kesileceğini zannetti.

"Ama ben şimdi, şu an her şeyimle senin olmak istiyorum."  demesi ikisi içinde son nokta olmuştu.

İkisi de dünyadan silinip gitmişti...

YEİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin