Aşk, yalanın sinsi kollarına sığındı ve koca bir felaket başlattı. Felaket büyüdü, peşine onlarca masum insanın hayatını kattı. Koca bir ihanet, her şeyi ezip yok ederken artık hiçbir şeyin geri dönüşü yoktu.
Acımasız bir intikam planı tüm dünyayı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Genç adam kendini toparladı ve ayağa kalktı. Hayır, bu tepkiyi vermemeliydi. Yaptığı koca bir saçmalıktan başka bir şey değildi. Onlar, onun bu halini görseler kahkahalarla gülerlerdi herhalde. Ödetecekti Bora, kendisini aptal yerine koyanlara, o acıdan kıvranırken sinsi zaferlerini kutlayanlara gününü gösterecekti.
Çıkmadan önce odaya dönüp baktı. Önce intikamını alacak ve hesabı kapandıktan sonra zafer kutlaması niyetine bu odayı ve içindeki yüzlerce fotoğrafı yakacaktı.
Odadan çıktı ve yatak odasına çıkıp, üzerindeki takım elbiseyi çıkartıp, daha rahat şeyler giydi.
Aynaya baktı bir süre, kendini bulmaya çalıştı ama ne yazık ki yolu çıkmaz sokaktı.
Çalan telefon ile aynada kendini incelemeyi kesti ve çalan telefonuna cevap verdi. Bu telefonun çalmaya başlaması, onu heyecanlandırmıştı.
"Evet Adnan!" dedi sabırsız bir biçimde.
"Efendim, Altay hisselerinin büyük bir kısmını devretmeye yanaşıyor ancak bir sorun var. '' dediğinde Bora sıkıntıyla bıraktı nefesini. Artık sorun olmasın istiyordu.
" Nedir? "
" Bankalara olan borçları için yapılacak bir yardım varsa, bunun imzalar atılmadan önce yapılmasını istiyor." dediğinde, Bora'nın yüz hatları gerildi. "Ne yapmamızı isterseniz efendim?"
"İstediği kadar yardım yapın, karşılığında senet imzalatın." deri net bir sesle. O senetler zamanı geldiğinde çok işine yarayacaktı.
"Peki efendim, şu anda gelir ve gider tablolarını inceliyoruz, imzaları atacağını düşünüyorum. Malum, şirketin durumu ortada. "
"Güzel. Halledin artık şu işi. "
"Siz merak etmeyin Bora Bey. " dedi adam itaatkar bir şekilde ve devam etti. "Bu arada efendim, nişanşısı olacak kadın bu sabah dönmüş. Şu an Pendik'te bir mekanda yanında birkaç kadınla yemek yiyorlarmış." dediğinde gözleri parladı Bora'nın .
"Adresi şoföre bildir." dedi ve daha fazla açıklamaya izin vermeden telefonu kapattı. Aylar sonra ilk defa kendini bu kadar huzurlu hissediyordu. Hazırladığı katlim listesi, ona huzur veriyordu.
Bora bir kadının , üstelik bu oyunda hiç suçu olmayan zavallı bir kadının hayatını mahvedecekti. Ancak bu saatten sonra kimin suçsuz olduğunu anlayabilecek bir mantığa sahip değildi. Yaşadığı acımasız serüvende, kandırılmasında kendinin hiçbir suçu yoktu. Ama Altay Bora'ya, hayatını kurtaran adama ihanetlerin en büyüğünü yapmıştı. Kardeşim dediği insanlardan sırtına zehirli bir hançer darbesi almıştı Bora. Sırtında ki kanlı yarayla dolaşıyordu uzun zamandır. Canından çok sevdiği, taparcasına sevdiği kadından okkalı bir kazık yemişti. Kendisine oynan oyunlarda o da masum taraf olmuştu. Öyleyse bu saatten sonra harcanacak masum insanlar onun zerre umrunda değildi.