IBölüm 46I

635 44 7
                                    

Bölüm 46

"Sen. Ben. Piknik. Baş başa. Beş dakikaya oradayım." diyen bir sesle uyanmak hangimizin hayali değildi ki?

Daha doğrusu birini çok sevmek ve o kişinin de sizi sevdiğini bilmek herkesin hayaliydi bence.

İnsanların birbirlerine âşık olma olayı o kadar müthiş ki. Düşünsenize... Dünyadaki yedi milyar insandan birisini sevmeye başlıyorsunuz. Ve o kişi de dünyada yedi milyar insan varken sizi sevmeyi seçiyor.

Gerçekten mucize gibi. Gibi değil, apaçık mucize.

Üzerime uzun, beyaz bir elbise giydim. İki ince askısının ucunda düğüm vardı. Elbisenin üzerinde kırmızı çiçek motifleri vardı ve çok şekerdi.

Hasır ve büyük bir çanta alıp içerisine piknikte yapmak için bir şeyler doldurdum. Frizbi, ip falan koydum ve yıldız şekilli fermuarını kapattım.

Aşağı indiğimde ailem kahvaltı ediyordu. Ben etmeyecektim çünkü Leon bana 'Kahvaltı etme' demişti. Ve onun sözünü dinlemeye karar vermiştim.

Francesca "Hayret, bugün 'Günaydın' diye girmedin içeriye." diyerek takıldı bana.

"Çok mutluyum. Beni bozamazsın bu sefer." dedim ve çantamı koltuğa bıraktım.

"Bu mutluluğu dün olanlara mı borçluyuz acaba?" dedi annem.

Yüzümü kocaman bir gülümseyiş kapladı dün olanları düşününce ve "Kesinlikle." dedim.

"Otur da kahvaltı et kızım. Açlıktan bayılacaksın." dedi babam.

Başımı iki yana salladım.

"Leon'la birlikte pikniğe gideceğiz. Bana 'Kahvaltı etme. Birlikte ederiz.' dedi."

Omuz silkip önüne döndü babam. Leon'a hala birazda olsa kızgındı ama beni bu kadar çok mutlu ettiğini bildiği için sesini çıkartmıyordu.

Tam da beş dakika sonra zil çaldı. Leon'un dakik olmasını seviyordum.

Koşup kapıyı açtığımda bayıldığım yeşil gözlerini gördüm ve gülümsedim. Üzerine göz gezdirdiğimde ise tuhaf bir biçimde uyumlu olduğumuzu düşündüm.

Üzerinde beyaz bir tişört vardı. Altında ise kırmızı kot pantolon. Hayret. Bugün siyah pantolonunu bir kenara bırakıp kırmızıyı almıştı.

Gerçi ben onu siyah pantolonla da severdim, kırmızı pantolonla da.

Saçlarını dikmeyip doğal haline bırakmayı tercih ettiği için gözüme biraz garip gözüküyordu.
Olsun, bu hali de yakışıklıydı. O hep yakışıklıydı benim için.

"Hanımefendi. Ne kadar şıksınız böyle."

"O sizin gözlerinizin görmek istediği beyefendi. Yoksa ben pek de şık sayılmam." dedim.

Şakayı bırakıp "Hadi oradan. Mükemmel gözüküyorsun hayatım." dedi bana.

Ona gülümseyip yanağını öptüm ve annemlere çıktığımı haber verip kapıyı kapattım. Yürüyerek gidecektik gideceğimiz yere.

Sahile geldiğimizde deniz kokusunu içime çektim ve koluna daha sıkı sarıldım. Dönüp bana gülümsedi ve "Bugün yine gözüme başka bir çekici gözüküyorsun." dedi.

Yanağına ufak bir öpücük dokundurup başımı omzuna dayadım. "Hadi bir yerde duralım artık. Açlıktan ölüyorum."

"Tamam güzelim. Şu ağacın altına gidelim." dedi ve elimi tutup beni oraya götürdü.

Son Dans #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin