Son Söz

600 34 16
                                    

Son Dans - Son Söz

Hayatta herkesin iyi veya kötü bir dolu anısı vardır.

Sonuçta bu hayata bir hiç için gelmiyoruz. Yaşamak zorundayız ve yaşarken de bir sürü anı topluyoruz. Kimi iyi kimi kötü...

Geriye dönüp hayatımdaki tüm iyi anılara baktığımda hep içerisinde Violetta'nın olduğunu görüyorum. Kötü anılarımın içerisinde bile o var.

Bana yaşattığı en güzel anı benimle birlikte olmasıydı ama en kötüsü ise kollarımda yaşamını yitirmesiydi.

Bir insan hayatında olan birçok şeye katlanabilirdi bence. Ama buna nasıl katlanacağımı bilmiyordum. Her şeyim olarak nitelendirdiğim kızı kaybetmekle nasıl baş edeceğimi bilmiyordum.

Belki bu dünyada bana sorulan her şeye bir cevabım vardı ama buna yoktu. Hayatta ilk kez ne yapacağımı bilmiyordum.

"Leon neredesin?" diye bağıran Britanny'i duyunca gözyaşlarımı sildim.

"Yine mi ağlıyorsun Leon?"

Omuz silktim. Gittiğinden beri ağlamadığım tek bir anım yoktu. Varsa bile bir elin parmağını geçecek kadar fazla değildi.

Hatta bazen o kadar acı çekiyordum ki tüm haykırışlarım evde çınlıyordu.

Brittany'de sıkılmıştı bundan. Her gün, her saat, her dakika onu hatırlayıp hıçkırıklara boğulmamadan ve ağlamamdan...

"Böyle devam edemezsin." dedi.

"Ne yapmamı bekliyorsun?"

"Şu bileklerine bir bakar mısın? Sence onlarda böyle olmaktan sıkılmadılar mı?" dedi.

Bileklerime baktım. Violetta öldükten bir hafta sonra benden onun yanına gitmeye çalışmıştım ama becerememiştim.

Çünkü ben, o yokken işe yaramayan, beceriksizin tekiydim.

"Neden bu kadar iyisin?" diye mırıldandım.

Onun yerinde bir başkası olsaydı benden çoktan ayrılmıştı bile. Daha da ilginci ben onun yerinde olsaydım çoktan benden ayrılmıştım.

Gereğinden fazla iyiydi. Violetta gibi.

"Çünkü sana aşığım Leon. Bu yüzden hala yanındayım. Seni iyileştirebilirim."

Aşk... Violetta gittiğinden beri kalbimde özlem, ıstırap ve acıyla harmanlanıyordu aşk. Zaten ondan sonra âşık olduğum hiç kimse olmamıştı.

Brittany'yi seviyordum. Ama âşık değildim. Hiçbir zaman olamayacaktım.

Buruk bir gülümsemeyle ona baktım. Mavi, belki denizler kadar mavi gözlerine. Ama yine de kendimi bulduğum kahverengi gözlerin yerini tutamıyordu.

"Teşekkürler. Hala yanımda olduğun için çok teşekkürler." dedim fısıltılı bir sesle.

"Hadi gel. Violetta seni bekliyor." dedi.

Violetta'nın ismini adeta tiksinerek söylemişti.

Kızımızdan nefret ettiğinden değildi bu tiksinme. Benim âşık olduğum Violetta'dan tiksiniyordu Brittany.

Hatta çok iyi hatırlıyordum bir gün bana şu sözleri söylemişti. "Seni her gün ağlattığı için, bu kadar acı çekmene sebep olduğu için, intihar etmene neden olduğu için, kalbinde bu kadar derin bir iz bıraktığı için, o gitse bile ona sonsuz bir aşkla bağlı olduğun için ondan nefret ediyorum."

Ve bu sözleri söylediğinde kalkıp ona bir daha ömrüm boyunca yapmayacağım bir şey yapmıştım. Tokat atmıştım.

Eşime, Brittany'ye tokta atmıştım. Çünkü hiç kimse, özellikle benim etrafımda bulunan hiç kimse, Violetta hakkında böyle konuşamazdı. Hiç kimse!

Son Dans #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin