IBölüm 14I

958 42 8
                                    

Bölüm 14

"İspanya gerçekten müthiş bir yer." dedim hayranlığımı gizleyemeyerek.

"Öyledir. İspanya, harikadır. Büyülüdür." dedi elimi tutmakta olan Diego.

"Şimdi nereye gidiyoruz?" diye sordu Leon ve sesinden huzursuz olduğu belli oluyordu.

Ludmila'yla bakıştık ve aynı şeyi düşündüğümüzü anladım. "Alışveriş!" dedik aynı anda.

Diego yüzünü buruşturdu. Leon gülüyordu. Bugün ilk defa güldüğünü görüyordum. Oysa hiç haberi yoktu, gülümsemesinin bendeki etkisinden.

"Gidelim o zaman." dedi Federico.

Bugün öğretmenler bizleri boş bırakmıştı ve biz hemen -Diego, Leon, ben, Ludmila ve Federico.- bir araya gelip dolaşmaya başlamıştık.

Diego yanımızda olduğu için Leon'la konuşamıyordum. Oysa onunla konuşmaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki... Beni kollarıyla sarması için şu an her şeyimi verebilirdim.

Hep birlikte bir alışveriş merkezine girdik. Dört katlı geniş bir yerdi. Anında Diego'nun elini bırakıp Ludmila'yla birlikte mağazalara daldım.

Üzerimize denediğimiz birçok şeyi beğeniyorduk. Anlaşılan İspanya tarihi bir yer olduğu gibi, moda anlayışının olduğu bir yerdi.

"Nasılım?" diye soran Ludmila'ya döndüm.

Üzerinde pembe düz bir elbise vardı. Beyaz bir kemer takmıştı ve altında da beyaz topuklu ayakkabılar vardı.

Çok güzeldi. Sarı, dalgalı saçları pembenin koyu tonuyla müthiş bir uyum sağlamıştı.

"Çok güzelsin. Bence mutlaka al." diyerek fikrimi beyan ettim.

Aynaya dönüp baktığında oturduğum yerden ayağa kalkıp yanına gittim. Saçlarını kenara çektim ve aynadan ona baktım.

"Harikasın. Böyleyken seni çok beğeneceklerdir." dedim gülümseyerek.

"Tamam, alıyorum o zaman."

Başımı salladım. Bende elimdeki birkaç parçayla birlikte Ludmila'ya katılıp kasada ödememi yaptım. İspanya ucuz sayılırdı.

Mağazadan çıktığımızda Francesca'nın eksikliğini hissettim. Keşke burada olabilseydi. O da alışverişe bayılırdı çünkü.

Karşıdaki mağazada kiraz desenli beyaz bir elbise gördüğümde anında Francesca'yı hatırladım. Bunu mutlaka giymeliydi. Çok yakışırdı. Üzerine de kot renginde bir ceketle harika olurdu.

"Ludmila ben şu mağazaya girip geliyorum. Sen bizimkilerin yanına git." dedim.

Erkekler alışveriş yapmak istemedikleri için Starbucks'a oturup bizi beklemeye karar vermişlerdi.

Bu karardan biraz korkmuştum açıkçası. Çünkü Leon ve Diego'nun birbirlerini parçalamadan bir saniye oturamayacağını biliyordum. En azından tahmin ediyordum. Neyse ki yanlarında Federico vardı.

Mağazaya girip elbisenin bedenini istedim. İlk önce kendi üzerimde denemem gerekliydi. Francesca ile yapılarımız aynı olduğu için az buçuk bir tahminde bulunabilirdim.

Elbise geldiğinde kot bir ceket bakındım. Sonra onu da buldum ve kabinlere girdim. Dışarı çıkıp aynada kendime baktım.

"Çok güzelsin." diyen sesi duyduğumda arkama dönmemle Leon'la burun buruna geldim.

Gerçekten burun buruna geldim. Bana o kadar yakındı ki. Nefeslerimiz karıştı. Kalbimde yine o bildik çarpıntıyı hissettim. Artık bu hisse alışmalıydım. Çünkü onun yakınındayken hep bu çarpıntıyı duyuyordum.

Son Dans #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin