Multimedya: Darcy Dean
Harry
Darcy'nin gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. Muhtemelen şu an telefona bakarak gülümsediğim için sevgilimle konuşuyorum falan zannediyordu. Ama aksine bir sevgilim yoktu ve gülmemin sebebi ise hayranların yazdığı kurgulardı. Her ne kadar kendimi seks yaparken okumak garibime gitsede bizi böylesine sevmeleri ve bizim için böyle şeylerle uğraşmaları hoşuma gidiyordu. Telefonumu kilitleyip kafamı kaldırdım. Niall Liam'la uzun süreli tatilimiz ve planlarımızla ilgili konuşuyordu. Zayn -muhtemelen Perrie- yüzündeki salak gülümsemesiyle telefonda konuşuyordu ve Louis iki bacağının arasındaki yastıkla uyuya kalmıştı. Gözüme öylece gözleri dalmış Darcy takıldı. Mutfakta ona her ne kadar bir sorun olup olmadığını sorsamda iyi olduğunu iddia etmişti. Ama değildi. Bunu anlayabiliyordum. Bir sıkıntısı vardı ve ben onu dinlemek isterdim. En azından yardım edebilmek. Darcy çok güzeldi. İncecik uzun bacakları, düz kahverengi saçları ve dolgun dudaklarıyla muhteşem bir uyum içindeydi. Üstüne giydiği kısa siyah şortu oldukça güzel oturmuştu. Beni şu ana kadar gördüğüm her kızdan farklı bir şekilde etkilemişti. Hey hayır aşık olmadım... Sadece... Farklıydı işte. Onda farklı bir şey vardı. Masum, duygusal. Sanki birine sarılıp ağlamaya ihtiyacı varmış gibi çaresiz gözüküyordu. Bir eliyle saçlarıyla oynarken diğer eli bacaklarının üzerinde, boşluğa bakıyordu. Gözleri dolu dolu ve kırgındı. Evet emindim. Onu bir şey üzmüştü, şu an bundan emindim. Yavaşça kalkıp yanına oturdum. "Hey biraz konuşmak ister misin?" Dedim diğerlerinin duyamayacağı bir ses tonuyla. Darcy dolu gözleriyle bana bakıp kafasını onaylar bir şekilde hafifçe salladı. "Darcy iyi misin güzelim?" Niall'ın sorusu karşısında Darcy suratına içten bir gülümseme yerleştirip iyi olduğunu söyledi. Bu kız güçlüydü. İçimdeki ses bunu söylüyordu.
Arka kapıdan verandaya çıktık. Büyük salıncağa oturduk. Ben konuşmazsam anlatmaya pek niyeti yok gibi gözüküyordu. "Mutsuz görünüyorsun." Dedim omzumla yavaşça omzunu dürterek. Kafasını eğmiş elleriyle oynuyordu. "Buraya gelmeden önce çok ağır şeyler yaşadım, nasıl atlatacağımdan emin değilim. Niall'a bir şey belli etmek istemedim çünkü muhtemelen sıkılmıştır." Niall'ı çok az tanıyorsam eğer değer verdiği arkadaşlarına karşı hiçbir zaman böyle hissetmeyeceğini biliyordum. Konuyu açıp daha fazla canını sıkmak istemiyordum fakat merakıma yenik düştüm. "Anlatmak istersen her zaman dinlerim." Bana dönüp gözlerini gözlerime dikti. Elini yavaşça omzuma koyup, "teşekkür ederim fakat sıkılmayacağının garantisini veremem." Dedi. Gülüyordu. Aynı şekilde gülümseyerek, "asla." Dedim.
"Pekala... Annemin evine gitmiştim. Alex'e -kendisi eski sevgilim olur.- geç geleceğimi söylemiştim. O da sorun olmayacağını beni bekleyeceğini söyledi. Ama lanet olsun... Onlardan nefret ediyorum!" Ağlamaya başlamıştı. Belli ki kendini bu kadar şiddetli ağlamamak için tutuyordu ve sonunda patlamıştı. Onu göğsüme doğru çektim. Saçlarını okşayarak, "şşş tamam güzelim, ben buradayım geçti..."
Aniden kapı açıldı. Niall bana bakıyordu. Yüzündeki merak ifadesinden endişelendiğini anlamıştım. Bir elim Darcy'nin saçlarındayken diğer elimle Niall'a, 'sorun yok' işareti yaptım. Biraz durakladı. Darcy için çok endişeleniyordu belli ki. Kafasını hafifçe salladıktan sonra içeri döndü. Tekrar Darcy'e döndüm. Kafasını göğsümden kaldırıp bana baktı. Elleri omuzlarımdaydı. "O...o beni aldattı Harry. Be-benim evimde. En yakın ar-arkadaşımla." Hala ağlıyordu. Hıçkırıklarının arasından konuşuyor, sakinleşemiyordu. Yaşadıkları gerçekten çok acımasızcaydı. Haketmediği her halinden belliydi ve anladığım kadarıyla olanları kendine yediremiyordu. "Gel buraya." Dedim ve onu tekrar göğsüme çektim. "Ağla, istediğin kadar ağla. Rahatlayana kadar ağla." Tekrar kapı açıldı. Liam, Zayn ve Louis gidiyorlardı anlaşılan. Ama ben gidemezdim. Şaşkınca göğsümde hıçkıra hıçkıra ağlayan Darcy'e baktılar. Ağız hareketleriyle 'ne oldu?' Diye sordu Liam. 'Sorun yok' dercesine kafamı salladım. Louis 'emin misin' der gibi bakarken, başımla onayladım. Kapıda bekleyen Niall, Darcy için oldukça üzülüyordu ki açıkça belliydi. Bir kızın duygularının ne kadar değerli olduğunu bilirdim. Bunu annemden öğrenmiştim. Çocuklar gittikten sonra Niall'da yanımıza oturdu. Darcy ortamızdaydı ve sonunda sakinleşebilmiş, kesik kesik nefesler alıyordu. Göğsümden kalkmış, elleri dizlerinde aynı mutfakta yaptığı gibi bileklikleriyle oynuyordu. "Her şey iyi olacak, biliyorsun değil mi prenses?" Dedi Niall. Yanağından akan göz yaşını sildim. "İnan, her şey yoluna girecek." Dedim. Güven vermek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNEXPECTED
FanficAkan göz yaşıma engel olamadan arkamı döndüm. Yüzünü görmek bana acı veriyordu. Öfke. Hüzün. Hayal kırıklığı. Bütün duygularım birbirine karışmıştı. Koluma değen eliyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Darcy, seni seviyorum. Lütfen beni dinle..." Demişti...