Bölüm-11

52 6 0
                                    

Harry

Durup durup geçen hafta Louis'le olan konuşmalara gidiyordu aklım.

"Böyle boktan yollara başvurmana gerek yoktu? Hey dostum sanki bir ilişki yaşamışta ayrılmışsınız gibi tüm bu triplerde neyin nesi böyle? Uzak durmak istiyorsan durursun seni engelleyen yok. Bunu Kendall denen... Ah her neyse! Onunla mı aşmayı düşünüyordun?"

Bana ne oluyordu? Neden böyle hissediyordum? Bir kaç kez kendimi sorgularken bile yakalamıştım. Tek bildiğim aşık olmamam gerektiğiydi. Çünkü bunun ne kadar acılı bir şey olduğunu biliyordum. Annem bizzat yaşarken ben hep yanındaydım. Geceleri sessizce ağlar endişe etmememiz için elinden geldiğince gülümser ve güçlü görünmeye çalışırdı. Ama acısını gözlerinde görebilirdiniz. O günleri gördükten sonra ise aşık olmaktan hep kaçtım.

Ama nereye kadar kaçabilirdim ki... O gün Darcy'i gördüğümde daha önce hiç hissetmediğim bir duyguya kapılmıştım. Ama o da acı çekiyordu. Onu üzmüşlerdi ve gözlerindeki üzüntü her seferinde bunu ona yapanın canına okumalısın diye bağırıyordu bana. Ve ah... Yapmıştımda. Fakat bu kadar pahalıya patlayacağını bilemezdim. Darcy gitmişti. İrlanda'ya geri dönmüştü. Ve bizzat Niall'a sormak istemediğim için Liam'dan aldığım habere göre geri dönmeyecekti de. Olaylardan sonra hiç konuşmamıştık. Oysa konuşmayı çok isterdim. Ve vedalaşamadan gitmişti işte. Biliyorum bu kadar kısa süren bir arkadaşlık ve paylaşımlar bende büyük etki yarattı, ama inanın ben de kendime anlam veremiyorum. Farklı hissediyorum, sanki kalbim daha... Farklı atıyor.
Onu gözlerimin önünden silmek için deniyorum. Ondan her anlamda uzak olmaya çalışıyorum. Çünkü benim yüzümden acı çekmesini istemiyorum. Ama ben çaba sarfettikçe aklım alışverişe gittiğimiz o güne gidiyor. Denediğimiz saçma kostümlerle çektiğimiz fotoğraflar, kıkırdayışları. Tanrım ben sanırım... Ben şey... Galiba a-

Kapının sesiyle düşüncelerimden ayrıldım.

"Birini mi bekliyorduk bebeğim?"

Bebeğim mi? Farkında olmadan ekşittiğim suratımı hemen düzelttim.

"Hayır." Dedim sakince. Yerde dün gecenin enkazına bakarak ne kadar boktan bir işe giriştiğime karar verdim. Lou'yu dinlemeliydim kesinlikle. Bu işi Kendall'la çözemezdim... Daha medeni yollara girişmeliydim. Ne bileyim işte... Yaşadığım pişmanlık duygusuyla yerimden kalkıp altıma eşofmanımı geçirdim.  Kendall aşağı inmiş, kapıyı çoktan açmıştı. Açıkçası bu hoş bir şey değildi ama bilirsiniz sesimi çıkartmadım.

Gelen alaycı kahkaha seslerine doğru yaklaştıkça kapıdakinin bir kız olduğunu farkettim. Kendall kapıya yaslanıp bana döndüğünde görüş alanıma kapıdaki de girmişti.

Darcy?...

Onun burada ne işi vardı bilmiyorum ama onu gördüğümde vücudumdaki karıncalanmayı anlatamam bile.

Lanet, Kendall ise üstündeki benim gömleğimle oldukça 'hey biz dün gece seks yaptık!' Diye bağırıyordu resmen. Tanrım. Bu ikinci sıçtığımın resmiydi işte.

Uzun süreli bakışmadan sonra suskunluğu Kendall bozdu...

"Bu kız kim Harry?" İmalı imalı gülümsüyordu.

Tam ağzımı açacakken Darcy konuştu.

"Kimse." Sesi sert ve kararlı çıkmıştı. Ama gözlerinin doluluğunu görebilirdiniz. O an içimde bir şeyler kopmuştu. Darcy aniden dönüp gitmeye yeltendi. Histerik bir kahkaha atan Kendall resmen onunla alay etmişti ve bu gerçekten sinirime dokunmuştu. Şu an orada durmuş Darcy'nin arkasından 'baybay güzelim' tarzı şeyler geveliyordu.

"Çekil şuradan!" Dedim sertçe ve kenara itip Darcy'nin arkasından koşmaya başladım.

"Darc! Bekle! Lanet olsun, lanet!"

"Ah ne var Styles!" Diye aniden durup arkasını döndüğünde burun buruna geldik. Ürpermiştim. Şu an o kadar yakındık ki...

Darcy

Kafamı eğip yavaşça bir adım geriledim. Sinirle ona bakıyordum. Evden uzaklaşmıştık fakat hala bahçe sınırları içindeydik. Konuşması için kollarımı birbirine sararak tek ayağımın üstüne yüklendim. Dinliyorum der gibi bakıyordum. Az önce şu Kendall denen kız resmen beni yerin dibine sokmuştu. Ah tabi ya... Şu Kendall (!) Tanrım...

"Be-ben döneceğini bilmiyordum." Dedi yavaşça.

"Temelli döndüm." Kaşlarım çatıktı. Kendall beni epey sinir etmişti.

"Görünüşe göre bayağı bir şey değişmiş." Diye ekledim.

Kafasını umutsuzca iki yana salladı.

"Seninle konuşmalıyız, uzun uzun. İzin ver bir yerde oturup bunu konuşalım."

Anlatacak çok şeyi var gibiydi. Hayır diyemedim.

"Pekala. Sevgiline de söyle patilerini üstümden çeksin."

Söylediğim şey karşısında derin çukurlarını göstererek sırıttı. O... Çok kusursuzdu... O an bunu düşünmeden edememiştim...

UNEXPECTEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin