Bölüm-20

44 6 2
                                    

"Seviyorum." Diye geçiştirir gibi mırıldandı kafasını önüne eğerek. Kendimi buna inanmamak için zorlarken, içimde resmen bir şeyler kopmuştu. Bunu duymayı beklemiyordum. Tamam, 'hayır sevmiyorum' demesini de beklemezdim ama işte... Bilirsiniz.

Duvarla onun arasından sıyrılıp, loş ışığın aydınlattığı az ilerideki kapıya ilerledim. İster istemez biraz hayal kırıklığına uğramıştım, evet. Ama ne gelirdi ki elden? Birazda sinirden yanıyordum. Çünkü gittikçe ona bağlanıyordum ve az önce beni öpmek için yeltenmişti. İkinci kez öpüşmek üzereydik. Anlayamıyordum. Kendall'ı sevdiğini az önce bizzat söylemişti!

İçeriye girdiğimde yüzüme alkol kokusu çarptı. Yüksek müzik sesinde insanlar çılgınlar gibi dans ediyordu. Ben ise ilk defa içmek içmek ve içmek istemiştim.

Diğerlerinin yanına vardığımda Niall bakışlarını bana çevirdi.

"Her şey yolunda mı?" Diye sordu kaşlarını hafif kaldırarak.

Başımla onayladığımda yanında açtığı yere oturdum.

"Neden karıştığını anlayamadım, aramızda bir sorundu." Dedi Kendall kısa süreli sessizlikten sonra bilmişçe.

"Senin amacın ne?" Diye tersledi Dani anlamazmış gibi çattığı kaşlarıyla ona bakarken.

"Erkek arkadaşıma sulandığını görmüyor musunuz?"

Kendall'ın son sözüyle kan beynime sıçrarken derin bir nefes aldım. Ve sakin kalmayı denedim.

"Tanrı aşkına, kız aranıza sonradan giriyor ve bana hareketlerinden rahatsız olmadığınızı söylemeyin lütfen!" Bu sefer sesini biraz yükseltmişti ve Lou dayanamayıp Kendall'a bağırdı.

"Yeter, lanet olsun yeter!" Sertçe verdiği nefesinin ardından devam etti.

"Geldiğinden beri hiçkimseyle iletişime geçmeyi denemedin, tek yaptığın sülük gibi Harold'a yapışmak. Tanrı aşkına asıl rahatsız edici olan da bu ya zaten! Ayrıca, kimsenin Darcy'den rahatsız olduğunu düşünmüyorum." Sonlara doğru biraz daha sakin konuşmuştu fakat bu durumdan hoşlanmadığı her halinden belliydi. Ardından Kendall bana döndü.

"Neden sürekli onun etrafındasın?"

Gözlerini kısmış bana bakıyordu. Diyecek cevabım yoktu sanırım. Bu kızdan nefret ediyordum. Hemde öyle böyle değil.

"Biz sadece yakın arkadaşız." Diyebildim kararlılıkla. "Ve bunun seni ilgilendireceğini zannetmiyorum." Diye ekledim kaşlarımı çatarak. Niall'ın gözleri üzerimdeyken başını salladığını görebilmiştim.

"Ah, maalesef ilgilendiriyor, tatlım." Dedi yerinden kalkarken.

"Kendall, gidiyoruz." Dedi boğuk ses duygusuzca. Oturduğum yerden hafif yukarı baktığımda Harry'nin solgun yüzü ve hissiz bakışlarıyla kesiştim. Kendall bana dönüp gülümsediğinde, gözlerimi devirdim. Bu gülümsemenin ne kadar yapay olduğunu tarif etmenin yolu yoktu. Sadece bir gece daha mahvolmuştu.

Sinirden bütün vücudum karıncalanıyordu. Sakin olmaya çalışarak derin bir nefes aldım. Gözlerimi kapadığımda canlanan tek şey Harry'nin yeşilleriydi. Aramızda yok denecek kadar az bir mesafede, nefesini dudaklarımda hissetmiştim. O kadar yakındı ki... Ama o Kendall'ı seviyordu. Bunu söylemişti ve az önce onu alıp buradan gitmişti. Bu olanlardan sonra Harry'den belki uzak durmalıydım. Kafam oldukça karışmıştı. Aklım, sabah kafede Niall'la konuştuklarımla, az önce Harry'nin bana söyledikleri arasında gidip geliyordu...

"İyi misin Darcy?" Diye sordu Eleanor. O ana kadar dalmış olarak boşluğa baktığımı farketmemiştim bile.

"İyiyim, sanırım..."

UNEXPECTEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin