Liam
"Lou, bir sorun yok değil mi dostum? Sesin bıkkın geliyor." Dedim kaşlarımı hafif çatarak.
"Hayır Payno, sadece Harry dışında herkesi toplayıp bize gelin."
Endişelenmeli miydim?
Sanki görürmüşçesine kafamı sallayıp onayladığıma dair mırıldandıktan sonra telefonu kapatıp arka cebime sıkıştırdım.
"Dani, bebeğim Lou çağırıyor. Sanırım önemli... Çıkmalıyım." Diye seslendim yatak odasına doğru.
Duştan yeni çıkmış ve hafif ıslak buklelerini havluyla kurutmaya çalışırken kapının önünde belirdi.
"Pekala, ben de birazdan çıkıp kızlarla buluşmayı planlıyordum." Dedi gülümseyerek. Şu haliyle o kadar tatlıydı ki...
Başımla onaylayıp yavaşça yanına giderek dudaklarından bir öpücük çaldım.
Çocukları teker teker arayıp hepsini haberdar ettikten sonra nihayet Lou'nun evine varmıştım.
Herkes toplandıktan sonra neden Harry'nin burada olmadığını düşünüyordum. Tam o sırada düşüncelerimi okumuş gibi Lou cevapladı."Çocuklar konu Harry. Size anlatmam gereken şeyler var çünkü ben işin içinden çıkamıyorum ve yardımınız gerek.."
Gittikçe garipleşen bir hava vardı.
"Konu Darcy mi?" Diye sordu Zayn elindeki bir süredir mesajlaştığı telefonu kenara bırakırken.
"Bakın, geçen hafta Harry 'le burada oturuyorduk ve oldukça durgundu."
"Kendall'la kavga etmiş olmalı Lou, bunda ne var?" Diye sordu Niall anlamamış gibi.
Hepimiz Harry'nin Kendall'dan haz etmediğini biliyorduk ve neden onunla beraber olduğuna anlam veremesekte sesimizi çıkartmıyorduk. Fakat ortada ters giden bir şeylerin olduğu kesindi. Lou, Niall'a attığı devrik bakışlarından sonra sözlerine devam etti.
"Ortada Darcy'le ilgili bir sıkıntı var. Harry'nin ona boş olduğunu zannetmiyorum. Habire Darcy'i üzdüğünü, daha fazla üzmemek için uzak durması gerektiğini geveleyip durdu. Bu yüzden de Kendall' la buluştu. Bu iğrenç. 'Kendall kim Harry, lanet olsun Harry.' Diyemedim tabii..." Yaptığı mimikleriyle her zamanki gibi bizi eğlendirmişti. Fakat bir yandan hepimiz söylediklerini düşünüyorduk.
"Ona Darcy'nin döneceğini söylediniz mi?" Diye sordu Zayn.
"Ben söylemedim. Fakat Darc uçaktan indiği gibi Harry'i görmek istediğini söyledi. Bende onu Harry'nin evine bıraktım." Diye ekledi Niall.
"Bu ona sürpriz olmuştur, ben de söylememiştim." Lou da son noktayı koyduktan sonra kısa bir sessizlik oluştu. Aklıma gelen dahiyane fikirle çocuklara döndüm.
"Sizce de..."
Sözümü Zayn böldü.
"Ah evet kesinlikle." Onaylarcasına kafasını sallayarak kocaman sırıtıyordu. Diğerleri ise anlamamış gibi bize bakıyordu.
Anlamaları için sözlerimi tamamladım."Darcy ve Harry olmaz mı?"
Darcy
Geldiğimiz kafe oldukça sakin ve boştu. Çılgın hayranlar yoktu ve kimse bana öldürücü bakışlar atmıyordu bu sayede. Kafamı kahvemden kaldırıp Harry'e odaklandım. Ne diyeceğini düşünüyor gibiydi bir yandan da kahvesindeki kaşıkla oynuyordu. Kafasını eğdiğinden kulağının arkasına tıkıştırdığı buklelerden bazıları önüne düşmüştü. Şu an çok sanatsal duruyordu. Ve ben bu düşünceleri bir kenara bırakmalıydım, şu konuşmaya başlamalıydık. Kafasını kaldırıp yeşillerini bana dikti. Birbirine bastırdığı dudaklarını ayırıp konuşmaya başladı.
"Ben konuşacağım, lütfen sözümü kesmeden dinle..." Parmaklarındaki yüzüklere odaklandığımı farkedip başımı kaldırıp hafifçe onaylarcasına salladım.
"Pekala... Darcy, be-ben öncelikle sözüme özür dilemekle başlamak istiyorum. O gün orada ne olursa olsun seni dinleyip yaptıklarımı yapmamış olabilirdim ve böylece de senin gözünde bu şekle düşmezdim. Benden nefret etmezdin..."
Senden nefret ettiğimi de kim söyledi?
Tuttuğu nefesini seslice verip sözlerine devam etti.
"Ben... Seni üzmek istemem asla. Ben senin acına ortak oldum. Ben seni ağlarken gördüm, sana sarıldım, sana güven vermek istedim. Seni bizzat üzemem ben Darc. Bu yüzden uzak durmam gerektiğini düşündüm. Ama bunu yapmak sen burada değilken daha kolaydı. Şu an bunun yanlış olduğunu düşünmeye başladım bile. Çünkü seninle geçirmiş olduğum zaman sayısı az olsa da ne kadar güzel vakit geçirdiğimi hatırlayıp durdum. Beni yanlış anlamanı istemiyorum Darcy. Ben sadece özür dilerim. Tekrar arkadaş olabilir miyiz bilmiyorum, bu sana bağlı. Ama emin ol ben çok isterim."
Samimiyeti, pişmanlığı ve iyi niyetini gözlerinden okuyabiliyordum. Konuşma sırası bendeydi sanırım...
"Aslında benimde konuşmak istediğim bir şey var. Gittiğimden beri seninle hiç konuşamadık bile ve bunun benim yüzümden olduğunu düşündüm. Fazla uzatıyorsun dedim kendi kendime. Evet, Alex'le yaşananlar hoş olmayabilir fakat burada tek suçlu da sen değilsin. Aslına bakarsan suçlu suçsuz durumu da yok. Ayrıca hey! Senden nefret ettiğimi de kim söyledi? Ah galiba fazla geveliyorum... Bende özür dilerim Harold. Affeder misin?"
Gözleri birden öyle güzel parlamıştı ki. Bunu farkedebilirdiniz. Yüzüne yayılan kocaman gülümsemesiyle bana bakıyordu. Resmen ruhuma doğru bakıyordu. Söyledikleri de içime işlemişti. Bana değer verdiğini hissetmiştim. Güzel bir arkadaşlık kurduğumu hatırlattım kendime. O da benim için değerliydi fakat şu arkadaş kelimesini duyduğumda nedensizce içimde bir karıncalanma hissetmiştim. Bu normal miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNEXPECTED
FanfictionAkan göz yaşıma engel olamadan arkamı döndüm. Yüzünü görmek bana acı veriyordu. Öfke. Hüzün. Hayal kırıklığı. Bütün duygularım birbirine karışmıştı. Koluma değen eliyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Darcy, seni seviyorum. Lütfen beni dinle..." Demişti...