Harry'den aşağıda olduğuna dair gelen mesajın üzerine kızlara kocaman sarıldım ve yanlarından ayrıldım. Kızlar benim adıma çok mutlu olduklarını defalarca söylediklerinde içim her seferinde kıpır kıpır oluyordu. Hala bu duyguya alışamadım doğrusu. Ama yanlış anlamayın bunu kötü anlamda söylemiyorum. Harry Styles' ın erkek arkadaşım olduğu gerçeği çok inanılmaz geliyor sadece, bu. Londra'ya geldiğimden beri hayatımın nasıl değiştiğine de bir bakın...
Kendi kendime gülümserken arka kapıya ulaşmıştım bile. Tanrım bu kadar heyecanlanmam hiç iyi değildi çünkü ben heyecanlandığım zaman bunu siz çok rahat, her hareketimden ve mimiğimden anlayabilirdiniz. Kendimi bir şekilde ele veriyordum ve karşımdaki bunu farkettiğinde işler daha da zorlaşıyordu.
Alışveriş merkezinin arka kapısı artık benim için ön kapısından farksızdı. Harry ile geldiğimde de, kızlarla geldiğimde de her seferinde olası hayran baskınlarına karşı bu tarafı kullanmıştık. Tabi hayran baskınlarının benimle hiçbir alakası yok.
Beni düşüncelerimden ayıran bir kızın sesi oldu.
"Hey! Sen o'sun!" Tam da hayranlardan bahsediyorduk değil mi?
Kafamı yavaşça kaldırdığımda kahverengi saçlı masmavi gözlü ve muhtemelen 20 yaşlarındaki kızı farkettim. Tanrım çok güzel bir kızdı. Yüzündeki şaşkın gülümsemeye karşı ben de gülümsemeye çalıştım. Az ileride ise Harry arabasına yaslanmış, tedirgin gözleriyle beni süzüyordu. Kız sanırım onu farketmemişti bile. Oysa çok uzağımızda da değildi. Ben de tam şimdi farketmiştim zaten. Tanrım...O sadece arabaya yaslanmış dikiliyor Darcy...Resmen karşımdaki güzel manzaraya kitlenmiş, kıza herhangi bir cevap bile verememiştim ki kız anlamayan bakışlarını Harry'e çevirdiğinde bir çığlık savurdu. "Tanrı aşkına!" diyerek koşmaya başladı ve direkt olarak Harry'nin boynuna atladı. Harry'nin şaşkın bakışları gülmeme sebep olurken yanlarına ulaşmıştım.
"Tanrım, hayattaki bütün şansımı bugün kullanmış olabilir miyim acaba?" Kızın bakışları Harry ve benim aramda gidip gelirken bu hareketini tatlı bulmuştum. Harry kıkırdadı ve mahçup bakışlarını üzerimde gezdirdi. Ardından kıza döndü.
"İsmin nedir?"
"Maidlyn." Kızın ne kadar mutlu olduğu her halinden belliydi ve Harry'nin bu etkisi bile insanı hayran ediyordu kendisine. İlginç değil mi?
"Pekala Maidlyn. Bir fotoğraf ister misin? Bizim gitmemiz gerekiyor... Üzgünüm. Seninle daha fazla vakit geçirmek isterdik." dedi Harry Maidlyn'e ve ardından bana bakarken. Harry'e sorun yok dercesine gülümsediğimde kız heyecanla ellerini çırptı.
"Ah evet! Evet fakat ikinizle de çekilebilir miyim? Darcy. Darcy'di değil mi? Tanrım çok yakışıyorsunuz!" Şok içinde Harry'e bakarken o bu duruma gayet alışıkmış gibi görünüyordu. Yani hayranların bu kadar hızlı öğrenmesine... İsmimi bildiklerini düşünmüyordum. Her şey bir yana beni sevebileceklerini bile düşünmemiştim. Ama sanırım iyi bir başlangıç yapmıştık ve dileğim bunun bu şekilde devam edebilmesiydi. Sonunda ağzımı açabildiğimde "tabii" diyebildim. Asla alışık olmadığım bir şey yaşıyordum ve nasıl idare etmem gerektiğini hiç bilmiyordum. Harry ise bunun farkındaymış gibi belimden tuttu. Maidlyn telefonunu çıkarmaya çalışırken heyecanı hala dinmemişti. Bu hali bizi güldürürken Harry'nin de bunu sevimli bulduğuna emindim. O onu seven insanlara karşı hep nazikti. O herkese karşı hep nazikti ve bu beni ona bağlayan onca şeyden sadece bir tanesiydi. Maidlyn'i ortamıza aldık ve ona sarılarak kameraya kocaman gülümsedik. Hey! Çok mutlu hissediyorum?
"Çok teşekkür ederim. Sizi seviyorum... Ah yalnızca bir soru daha sorabilir miyim. Üzgünüm meşgul etmek istemiyorum ama Tanrım Harry Styles tam karşımda duruyor!" İkimizde buna gülerken Harry cevap verdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNEXPECTED
FanfictionAkan göz yaşıma engel olamadan arkamı döndüm. Yüzünü görmek bana acı veriyordu. Öfke. Hüzün. Hayal kırıklığı. Bütün duygularım birbirine karışmıştı. Koluma değen eliyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Darcy, seni seviyorum. Lütfen beni dinle..." Demişti...