Harry
Konuşmaya hiç niyeti yokmuş gibi sadece karşımda oturuyordu. Elimdeki kahveyi masaya bırakıp arkamı yaslandım. Bakışlarım onun üzerindeyken o, masanın üstündeki notaları inceliyordu.
"Böyle mi olacağız, Darcy?"
Birinci sınıf çocukları gibi birbirimize trip mi atacacaktık? Hadi ama, kocaman insanlardık!
Yavaşça başını kaldırıp, gözlerimizin buluşmasına izin verdi.
"Olması gereken bu değil mi sence de?"
Bu değildi. Bunu daha önce de yapmıştı. Uzak durmayı daha önce de denemişti. Ne bana bir yararı olmuştu, ne de ona. Şu an ise ben, ona bu kadar bağlanmışken benden uzaklaşmasını istemiyordum. Belki de yaptığım ona karşı bencillikti çünkü hayatımda nasıl çıkaracağımı bilmediğim biri vardı.
"Bak, biliyorum. Kendall kafanı karıştırıyor olmalı. Onunla ilişkimi nasıl bitireceğimi bilmiyorum."
Söylediklerim karşısında, bana bakan gözlerini aniden kapatıp başını yere doğru eğdi. Gözlerini tekrar açtığında kafasını kaldırmış, karşıya doğru bakıyordu. Gözleri dolu doluydu.
"Ağlamadığını söyle." Dedim kaşlarımı çatmış ona bakarken.
Bu sefer bana dönüp konuşmaya başladı.
"Onu seviyorsun, Harry bunu kendin söyledin? Aranıza girmek istemediğim için tüm bunlar. Bir kız için sevgilisinin başkasıyla yakın olduğunu görmenin nasıl boktan hissettirdiğini bildiğim için."
"Abartmana gerek yok. Benden uzak durman bana ve sana acı veriyor sadece."
Evet sadece aklımdan hiç çıkmıyordu. O an karar vermiştim. Kendall ile ilişkimi bitirecektim. Başta hiç başlamaması gereken bu ilişki bitecekti.
"Abarttığımı düşünmüyorum." Sesi titremişti. Dolan gözlerini benden kaçırdığında yerimden kalktım. Yanına oturdum. Ellerini yavaşça saçlarına daldırırken, dirseklerini dizlerine koydu.
"Kafamı allak bullak ediyorsun Harry." Dedi uzun süreli sessizliğinden sonra. Kolundan tutup, ellerine gömdüğü başını kaldırmasını sağladım. Ağlamamak için sıktığı kızarmış gözleri yeşillerimi bulduğunda, derin bir nefes alıp verdi. Elim, hala kolundaydı ve yumuşakça tenini okşuyordum. Şu an konuşmuyorduk. Sadece birbirimize bakıyorduk ve bu bile yetiyordu.
"Senden uzak duramıyorum."
"Durmalısın, durmalıyım..." Dedi başıyla söylediklerini onaylarken.
Telefonunun zil sesi tüm odada yankılandığında, bakışları hala gözlerimdeyken elini arka cebine götürdü. Kolundaki elimi çekip saçlarıma götürdüm. Bir güzel an daha bozulmuştu. Dikkatle Darcy'i izliyordum.
Bakışlarını benden çekip telefonun ekranına odakladı. Kaşlarını çatarak açtığı telefonu kulağına götürdü.
"Efendim?"
Karşıdakinin sesi duyulmuyordu. Kimin aradığını merak ederken biraz daha ona doğru yaklaştım. Kafamı telefona doğru uzatırken, yerinden kalktı.
"Ah Darren! Merhaba, sorun değil."
Darren da kim? Neydi şimdi sorun olmayan?
"Olur, akşam 7 nasıl?"
Tanrı aşkına neler dönüyor?
"Pekala, o zaman görüşürüz!" Dedi gülümserken ve telefonu kapatıp arka cebine yerleştirdi. Soğumuş olduğunu farkettiğim kahveme uzanırken tekrar yanıma oturdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNEXPECTED
FanfictionAkan göz yaşıma engel olamadan arkamı döndüm. Yüzünü görmek bana acı veriyordu. Öfke. Hüzün. Hayal kırıklığı. Bütün duygularım birbirine karışmıştı. Koluma değen eliyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Darcy, seni seviyorum. Lütfen beni dinle..." Demişti...