Bölüm-31

40 5 0
                                    

Harry

Kendall gittikten sonra bir süre olduğum yerde kalakalmıştım. Az önce her şey tam da tahmin ettiğim gibi bitmişti. Kafam o kadar karışıktı ki bunları tek tek çözmem gerekiyordu.

Kendall ağlayarak buradan çıkarken içimin acımadığını söyleyemeyeceğim. Onu o halde görünce, ona ne kadar büyük bir haksızlık ettiğimi tekrar farkedebilmiştim. Beni çok sevdiğini söylemişti. Bunu biliyordum. En başından beri biliyordum. Söylemese de bunu gösterebiliyordu.

Anlayabilmişti de, tüm meselenin Darcy olduğunu anlayabilmişti. Tüm bunlar kendimden utanmama sebep oluyordu. Çünkü ben böyle bir adam değildim. Sırf değer verdiğim insanın canını yakmaktan korktuğum için, kendimi bi başkasıyla olmaya zorlayacak biri değildim. O bir başkasının duygularını bile bile, bu yaptığımın onu ve duygularını alt üst edeceğini bile bile ona sığınacak kadar hiç düşmemiştim. Böylesini kendimden bile beklemezdim... Ama olmuştu işte. Neye asla derseniz, kendinizi onun içinde bulursunuz.

Kendall kötü biri değildi kesinlikle. Darcy hakkında kötü düşünceleri vardı, evet ama tüm bunların beni sevdiği ve kıskandığı için olduğunu söylüyordu her defasında. Ondan gidip özür dilemeyi düşünüyordum. Onun dostum olarak kalmasını isterdim. Biliyorum bunu istemem saçmaydı. Kendimi ona karşı çok mahçup hissediyordum ve bana kızgın olduğundan şüphem de yoktu.

İlk önce annemi aramalıydım. Tüm bu karışıklıkların içinden çıkmama o yardım edebilirdi. Her şeyi baştan anlatmalıydım. Kendall olayını, Darcy'i ve benim ona karşı olan hislerimi. Daha önce anneme bir kız hakkında hiç konuşmamıştım. Çünkü hiçbir kız beni böylesine etkilememişti. Hiçbiri beni dünyadan böylesine soyutlamamıştı. Buna şaşıracaktı. Ama eminim hoşuna giderdi.

Telefonumu cebimden çıkarıp, ezberimdeki numarasını tuşladım. Birkaç çalıştan sonra açtığında sesi neşeli geliyordu. Onu özlemiştim...

Ona her şeyi anlattım. Darcy'i ilk gördüğümde nasıl hissettiğimi, onun canını ne kadar yaktıklarını ve aynısını ona yapmaktan ne kadar korktuğumu... Kendimce ondan uzak durmam gerekir diye düşündüğümü ve bu, bir başkasına giderek daha kolay olur diye Kendall'a gittiğimi, bu yüzden onunla olduğumu ve yine de ne olursa olsun Darcy'e olan hislerimin peşimi bırakmadığını anlattım. Dikkatle beni dinlediğini biliyordum. Yaptığımın ne kadar yanlış olduğunu biliyordum. Bunu söylediğimde o da hak vermişti. Ama tam da söylediğim gibi, kendimi suçlamayı kesip ondan özür dilemem gerektiğini anlatmıştı.
En son bana Darcy'i sordu. Bana anlattığına göre, senin için oldukça önemli olmalı, demişti. Evet, öyleydi. Olanları da anlatmıştım. Darcy'i, Darren'ı... Öpüşmelerini söylememiştim tabii... Ama annemden hiç çekinmezdim. O da çekinmemi istemezdi zaten. Annem konu ne olursa olsun, tarafsız yorumlayabilirdi.

Gerçekten karışık olduğunu söylemişti. Ona daha önce geçirdiğimiz vakitleri de anlattığımda, bana 'git ve onu kazan' demişti. "Onu sevdiğini anlamak zor değil Harold. Oğlumun bir gün, bir kız için gelip bana dert yanacağı kimin aklına gelirdi... Şimdi git ve onu kazan. Ona karşı dürüst ol. Bana anlattığın gibi anlat her şeyi. Duygularını bilmesine izin ver."

Tüm bu konuşmaların en sonunda, bir gün onunla tanışmak istediğini söylemişti. Ve telefonu kapatmıştık. Gidip onu kazanmalıydım... O benim olmalıydı, bir başkasının değil. Onu koruyabilirdim, ona kalbimi ve ruhumu verebilirdim. O, bunu bilmeliydi.

Aklım bir yandan da Darren'la olan öpüşmelerindeydi. O çocuğu fena benzetmek istiyordum... Onun yerinde ben olmalıydım. Onu öyle ben öpmeliydim. Barın arkasındaki gibi değil. Daha ayık ve gerçek olmalıydı...

UNEXPECTEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin