Multimedya: Alex Gallagher
"Evet Ni. Onunla konuştum. "
"Peki barıştınız mı? Yani her şey yolunda mı?"
"Ah evet! İki saattir ne diyorum ben?"
"E peki Kendall?"
Aşağıdan gelen sesler uyanmama sebep olmuştu. Uyuşukça yerimden kalkıp banyoya doğru yavaş adımlarla ilerledim. Bir yandan konuşmaları dinlemeye çalışıyordum.
"Kendall olayını biliyorsun..."
Kendall olayı da ne?
Saçlarımı düzeltip, toparlandıktan sonra adımlarımı aşağı doğru yönlendirdim.
Mutfağa girdiğimde Harry ve Niall tazgaha yaslanmış, ellerindeki kahvelerle bana odaklandılar."Günaydın çocuklar." Sesim oldukça uykulu çıkmıştı.
"Günaydın güzellik!"
Niall elindeki kahveyi tezgaha bırakırken diğer eliyle de daha az önce taradığım saçlarımı karıştırmıştı.
"Nasılsın Darc?" Diye sordu Harry.
"Yorgun ve aç. Sen?" Gülümsedim.
"İyiyim sanırım." Dedi omuz silkerek.
Kafası karışık görünüyordu. Kendall olayını merak etmiştim doğrusu.
"Gitmeliyim çocuklar. Ufak bir işim var, sonra görüşürüz." Dedi Niall sessizliği bozarak.
"Pekala, görüşürüz dostum."
Başıma ufak bir öpücük kondurup, kapıdan çıkmıştı. Harry ve ben kalmıştık.
"Sana krep yapmamı ister misin?"
Yavaşça gülümsedim. Gülümsememe karşılık verdiğinde alt dudağımı dişlediğimi farketmemiştim bile. Gözlerini dudaklarımda hissettiğime yemin edebilirim...
"Pekala, sen içeri geç. Ben mutfaktayken yalnız olmayı severim." Şakacı bir tavırla söylemişti. Gariptir ki gerçekten de yalnız olmayı seviyordu.
Çalan telefonumun sesiyle adımlarımı yukarıya, odama yönlendirdim. Bilinmeyen bir numara arıyordu ve tereddütle telefonu kulağıma götürdüm. Cevap vermeme izin vermeden gelen titrek sesle gerildiğimi hissettim.
"Da-Darcy... Kon-konuşmalıyız. B-ben iyi değilim."
Alex..?
Sesi titrek ve kötü geliyordu. Sonlara doğru kısılmıştı ve hey! Ağlamış mıydı?
"Dinliyorum." Dedim duygusuzca.
"Yüz yüze."
Sesi kararlı çıkmıştı ve bende o an iyice gerilmiştim. Onunla muhattap olmak istemiyordum. Paylaşacak hiçbir şeyimiz yoktu ve tek istediğim benden uzak durmasıydı.
"Böyle bir şey olmayacak. Ne diyeceksen söyle Alex."
Kapının yavaşça açıldığını duyduğumda kapıya döndüm. Harry ile göz göze geldik. Bana 'her şey yolunda mı?' bakışlarını attığında bir süredir tuttuğumu farketmediğim nefesimi vererek kafamı evet anlamında salladım. Telefon hala kulağımdaydı ve anlamsızca tatava yapan Alex'i dinliyordum. Harry bana doğru yürüdüğünde elimdeki telefonu kulağımdan çekip kapattım. Daha fazla dinleyemezdim. Telefonu cebime sıkıştırıp yatağa oturdum. Ellerimi alnıma götürmüş ne yapacağımı düşünüyordum.
"Bir şey mi oldu? Kiminle konuşuyordun?"
Önüme düşen saçları kulağımın arkasına sıkıştırıp, duruşumu dikleştirdim. Rahatlamaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNEXPECTED
FanfictionAkan göz yaşıma engel olamadan arkamı döndüm. Yüzünü görmek bana acı veriyordu. Öfke. Hüzün. Hayal kırıklığı. Bütün duygularım birbirine karışmıştı. Koluma değen eliyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Darcy, seni seviyorum. Lütfen beni dinle..." Demişti...