Bölüm-36

35 5 3
                                    

Telefonumun zil sesi odayı doldururken, derin bir iç çektim. Her güzel anımız, tam da az önce olduğu gibi bir şekilde bozuluyordu.

"Sorun değil, açabilirsin." diye fısıldadı Harry. Hafifçe başımı sallayıp, arka cebimden telefonumu aldım. Ekrandaki Darren yazısını gördüğümde istemsizce gözlerimi devirdim. Nedensizce başıma bir bela açtığımı hissediyordum.

"Harika..." dedi Harry elini saçlarına daldırırken. Gerildiğinde bunu yapardı.

"Efendim?" Tereddütle Harry'e bakarken ısrarla çalan telefonumu sonunda açabilmiştim.

"Ah, Darcy! Mesajlarıma cevap vermiyorsun. Nerelerdesin?"

"Imm ben şe-"

"Tanrım, takılacağımızı düşünmüştüm. Ayrıca telafi etmem gereken bir buluşma ayarlayacaktık."

"Darren, üzgünüm. Bunu yapabileceğimi zannetmiyorum."

"Ne diyor o zavallı?" Harry araya girdi. Kaşlarını çatmış soran ifadeyle bana bakıyordu.

"O da kim?"

Darren duymuş olmalıydı.

Tam ağzımı açacakken Harry telefonu elimden kaptı.

"Erkek arkadaşıyım?"

Cevabı karşısında içime yayılan o hissin tarifi kesinlikle yoktu. Bu yeterince iyi hissettirmişti ve istemsizce yüzüme bir gülümseme yayılmıştı.

"Erkek arkadaş mı? Şaka mı yapıyorsun?"

"Gayet ciddiyim. Şimdi kapat ve bir daha aramayı deneme."

Burnundan solurken telefonu kulağından çekti ve kapattı.

"Onunla hiç görüşmemeliydin..." Homurdandığında ona doğru yaklaştım. Ellerimi boynuna sararken gevşediğini hissetmiştim.

"Artık konuşalım ve birilerinin bizi bölmesine izin vermeyelim."

"Pekala." Başını yavaşça evet anlamında salladığında onu ilerideki koltuğa doğru çektim.

"Aslına bakarsan az önce güzel bir giriş yapmış olabilirim." Çarpık gülümsemesi yüzüne yayıldı.

Gülüşüne karşılık ben de güldüğümde 'erkek arkadaş' cümlesini kastettiğini biliyordum.

"Senden hoşlanıyorum." Kelimeler ağzımdan birden çıkıvermişti fakat yeterince yavaş ve fısıltıyla söylemiştim. Yeşil gözlerine gelen parlama beni etkisi altına alırken kızardığımı hissediyordum.

Yüzündeki hoşnut gülümsemesi bana gamzelerinin mükemmelliğini tekrar hatırlattı.

"Gel buraya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gel buraya." Beni göğsüne çektiğinde resmen huzur bulmuştum.

Ondan gerçekten fazlasıyla hoşlanıyordum.

"Darcy, sen benim için mükemmelsin..."

Başını başıma dayamıştı.

"Ve seni üzmekten o kadar korkuyorum ki. Bir şeyleri mahvetme düşüncesi beni ilk defa bu kadar korkutuyor. Daha önce hissetmediğim şeyler hissettiriyorsun."

Başımı hafifçe kaldırıp çenesinde yeni çıkmaya başlayan sakallarına ufak bir öpücük kondurdum.

"Bu konuda tereddütüm yok, Harry." Uzun dalgalı saçları yanağımı gıdıklarken bu sefer göz gözeydik.

"Korkuyor musun?"

"Hayır."

"Yani benimle bir ilişkiden? Tüm o hayranlardan gelebilecek mesajlar? Dahası... Seni korkutmuyor mu?"

"Bu ikimiz arasında olan bir şey. Elbet bir sürü yorum olacaktır. Ama üstesinden gelinemeyeceğini düşünmüyorum."

O taptığım gülümseme tekrar yüzüne yayılırken, düşündüm. Şu an onun göğsündeydim ve o mükemmeldi. Cazibesinin herkesi üstüne çektiğini biliyorduk. Ve ben onu hakedecek ne yaptım diye düşündüm. Tam karşımda, gözleri ruhumu delip geçerken tek düşündüğüm buydu.

"Bana güven. Seni en mutlusu yapacağım."

"İddialısınız bayım." Kıkırdadığımda ufak bir kahkaha attı.

"Geçmişte ne yaşadıysan unut. Ben de bunu yapmana yardım edeceğim. Sen mutlu olmalısın prenses. Sen hep gülmelisin çünkü Tanrı şahidim olsun ki gördüğüm en güzel gülümsemeye sahipsin."

Kızararak başımı eğdiğimde uzun parmaklarını çeneme yerleştirdi.

"Hey..." Fısıldayarak başımı kaldırdı. Burunlarımız birbirine sürterken pürüzsüz dudaklarını hafifçe benimkilere bastırdı.

Tam da şu an... Tam da şu an ruhumu teslim edebilirdim.

UNEXPECTEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin