Lou büyülü anımızı bozalı birkaç dakika olmuştu. Dediğine göre Zayn'in söyleyeceği bir şeyler varmış. Evet. İyi hoş ama o an, iki dakika sonra gelse her şeyin daha güzel olabileceğini düşünmeden edemedim.
Ah, Harold...Ona karşı anlam veremediğim şeyler hissediyordum. İyi anlamda yani. Beni, uzun zamandır hiç olmadığım kadar mutlu ve bir o kadar da güvende hissettiriyordu. Sanırım ondan hoşlanmaya başlamıştım ve bunun benim için iyi mi kötü mü olduğunu sorgulayıp duruyordum. Ortada bir Kendall faktörü vardı.
Salonda oturmuş, sessizliği kimin bozacağını bekliyorduk. Sanki ters giden bir şeyler varmışçasına sessizdi. Zayn ellerini dizlerinin üzerine koymuş, bacağıyla ritim tutuyordu. Onun konuşmasını bekliyorduk. Yani bilemiyorum beni alakadar eden bir şey mi.
Zayn sonunda sessizliği bozarak, hafifçe öksürdü.
"Çocuklar, bakın nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum..." Dedi. Sesi oldukça durgundu. Herkes dikkatle ona bakıyordu.
"Sorun ne Zayn?" Diye sordu Niall.
"Uzun süredir düşünüyorum. Gerçekten uzun bir süredir. Yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacım vardı ve ben de bunu yaptım işte. Bir karara vardım. Sizden sadece buna saygı duymanızı isterim. Ama nasıl açıklayacağımı bilmiyorum..."
"Hayır. Yapmayacağım de." Dedi Liam.
Herkes konuşmanın gidişatını anlamışçasına şaşkın ve bir o kadarda gergince birbirine bakıyordu. Sanırım bir tek ben aydınlanamamıştım. Harry ani bir hareketle yerinden kalktı. Yavaş adımlarıyla bahçeyi gören büyük camların önüne gitti. Şu an ona odaklanmıştım. Dikkatle dışarıyı izliyordu
"Üzgünüm... B-ben ne diyeceğimi bilemiyorum..." Diye mırıldandı Zayn.
Louis alayla gülümsedi ve anlar gibi başını sallamaya başladı.
Hey biri bana da neler döndüğünü söyleyebilir mi artık?
"Ben de bilemiyorum dostum." Dedi Harry aniden olduğu yerde bize dönerek. Sesi sinirli ve iğneleyici çıkmıştı.
"Ama sana kalmış. Bu gruptan çıkmak istiyorsan çıkarsın. Seni zorlayamayız. Yıllardır beraberiz ve hey!"
Kollarını iki yanında açtı.
"Bu senin için bu kadar mı kolay Zayn?" Diye tamamladı sözlerini. Gözleri hayal kırıklığıyla bakıyordu. Ben de biraz şaşırmıştım. Böyle bir ana tanıklık edebileceğim kimin aklına gelebilirdi ki?
"Tanrı aşkına, neden böyle bir karara vardığını söyleyebilir misin?" Dedi Niall ellerinin arasına aldığı başını kaldırırken.
"Her şey iyi gidiyor sanıyorduk." Diye ekledi Liam. Herkesin odağı şu an Zayn'di.
"İstediğimin bu olmadığına karar verdim." Dedi kararlılıkla.
"Lanet olasıca beş yıldan sonra mı buna karar verdin?" Louis resmen gürlemişti. Onu hiç böyle görebileceğimi düşünmezdim çünkü bilirsiniz, o hep gülen ve güldüren taraftı.
"Sakin ol Lou." Dedi Niall, omzuna hafifçe dokunarak.
"Ah hadi ama!" Kaşlarını çatmış Niall'a bakıyordu.
Liam tuttuğu nefesini vererek konuşmaya başladı.
"Bizimle bir sıkıntın olmadığından eminim, istediğinin bu olmadığı fikriyse oldukça garip. Çünkü beş yıldır bu işi yapıyoruz ve beş yıldır senin bundan zevk almadığını söyleyemeyeceğim. Beraber dünyayı gezdik Zayn. Beş kişi dünyaya ulaştık dostum anlıyor musun? Bir sürü şey atlattık... Bir sürü şey başardık. Hey beraber gülüp beraber ağladık. Tanrım, bu haberi duyunca bir sürü insan yıkılacak fakat seni engelleyemeyiz. Benim senden tek isteğim burada yaşadıklarını ve bizi unutma."
Konuşması bittikten sonra yine derin bir sessizlik olmuştu. Ardından Zayn konuşmaya başladı.
"Özür dilerim çocuklar, sizi hayal kırıklığına uğrattım. Emin ol Liam, yaptığımız her şey, sahip olduğumuz her anı asla unutamayacağım kadar güzel dostum. Sadece benim için böyle olması gerekiyor diye düşündüm..."
"Pekala." Dedi Lou yerinden kalkarken. Daha sakin gözüküyordu. Fakat çocukların hepsi üzgündü. Doğal olarak. Bu her hallerinden belliydi. Hepsi için bu çok zordu eminim. Niall'ın bana anlattıklarına göre birbirlerine çok bağlıymışlar ve nasıl eğlenileceğini çok iyi biliyorlarmış. Kardeş gibiymişler. Ve zaten burada kaldığımdan beri hepsine tanık oldum diyebilirim.
Harry
Beraber o kadar çok şey başarmıştık ki, şu an tek düşündüğüm bunlardı. Koskoca beş seneden bahsediyoruz. Konserler, şarkılar, hayranlar, imzalar ve röportajlar bir yana özel hayatımızda da hep beraberdik. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Sürekli birbirimizin kıçını kollardık. Dürüsttük, samimiydik ve aramızda utanmak denen o kavramdan yoktu. Biz beş kardeştik, aile olmuştuk. Her konuda birbirimize fikrimizi sorar, yardımlaşırdık. Ciddi kavga ettiğimizi bile duyamazsınız. En ciddi kavgamız Lou hepimizin üstüne atlayana kadar sürerdi. Eğlenmesini çok iyi bilirdik... Sahnede, sokakta, barda, evde... Şimdi ise Zayn'in gideceği konusu beni bayağı üzmüştü işte. Gözlerim dolmuştu bile. Louis sinirlenmişti. Ama bunun tek sebebinin Zayn'i çok sevdiği olduğunu hepimiz biliyorduk. Zayn'in ileride ne yapacağına dair henüz bir fikrimiz yoktu. Ama ne yaparsa yapsın, başarılı olacağından emindim. Onu çok iyi tanıyordum ve kararına saygı duymak dışında elimden bir şey gelmezdi.
"Ben gideyim artık." Dedi Zayn yerinden kalkarken.
Yavaşça ona doğru yürüdüm. Önünde durduğumda hafifçe koluna vurdum.
"Bize kattığın her şey için teşekkürler Malik."
"Bana Malik demeni hala sevmiyorum dostum." Gülümsemesi yüzüne yayılmıştı.
"Ben de teşekkür ederim, her şey için..." Diye ekledi.
Diğerleri de yanımıza geldiğinde son bir kez grup sarılması yaptık. Onun için de bunu yapmak zordu. Eminim zordu. Çünkü Lee'nin de dediği gibi onunda eğlenmediğini söyleyemeyeceğim.
Ardından Zayn adımlarını Darcy'e yöneltti.
"Seninle tanıştığıma memnun oldum Darcy."
Darcy şu hayran kalabileceğiniz gülümsemesini takınarak cevapladı.
"Ben de Zayn." Hafifçe sarıldılar.
Zayn tekrar bize dönüp son kez,
"Elbet görüşürüz çocuklar, sizi seviyorum." Dedi. Kapıya kadar geçirdikten sonra evden çıktı.
Zayn gruptan ayrılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNEXPECTED
FanfictionAkan göz yaşıma engel olamadan arkamı döndüm. Yüzünü görmek bana acı veriyordu. Öfke. Hüzün. Hayal kırıklığı. Bütün duygularım birbirine karışmıştı. Koluma değen eliyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Darcy, seni seviyorum. Lütfen beni dinle..." Demişti...