Çalan kapının sesiyle elimdeki kumandayı sehpanın üstüne bırakıp yerimden kalktım.
Çocuklar yeni albüm çalışmaları için stüdyoya gitmişlerdi ve koskoca ev bana kalmıştı. İki gündür bu böyleydi ve sıkıntıdan patlamak üzereydim. Kızlar ise şehirde değillerdi. Bara gittiğimizin ertesi günü herkes ailesinin yanına gitmişti. Ve bende annemi özlemiştim... Ah evet, çok...
Kimin geldiğini merak ederken yavaşça kapıyı açtım.
Harry?
"Stüdyoda olduğunu zannediyordum?" Dedim yana çekilip içeri girmesi için yer açarken.
Hafifçe gülümsedi.
"Konuşmamız gereken şeyler vardı." Merak içinde adımlarını takip ediyordum.
Salona vardığımızda kendini televizyonun hemen karşısındaki çiftli koltuğa atıp, derin bir nefes verdi."Bir sorun yok değil mi?" Dedim kaşlarımı kaldırarak.
Elini ensesine götürüp hafifçe başını salladı.
"Sanırım yok, emin değilim."
Yanına oturdum. Kafamı, dinliyorum dercesine salladığımda elini arka cebine götürdü.
"Avucunu getir."
Ters giden bir şeyler varmış gibi hissediyordum. Yavaşça elimi elinin üstüne koydum. Avucumun içine bıraktığı soğuk metali hissedebiliyordum.Elimi açtığımda şaşırmıştım. Bu babamın yüzüğüydü. Babamdan bana kalan tek şeydi aynı zamanda. O gittiğinde çok küçüktüm ve o benim ilk aşkımdı diyebilirim...
Onu çok seviyordum. Hala da öyle.Kalbime giren sancıyla bakışlarımı Harry'e çevirdim. Bu kolyenin onda ne işi vardı?
Dudaklarını birbirine bastırmış bana bakıyordu.
"Bunun sende ne işi var?" Diyebildim sesimin kırılmasına engel olamadan.
"Duymak ister misin bilmiyorum."
Ne olabilirdi ki en fazla?
"Alex verdi. Sana iletmem için." Diye ekledi kısa süreli sessizliğinden sonra.
Histerik bir kahkaha çıktı ağzımdan. Alex'e teşekkür mü etmeliydim yoksa onca yaptığından sonra lanet mi etmeliydim, bilemiyordum.
"Onu ne zaman gördün ki?" Dedim.
"Geçen gece bara döndüğümde." Dedi ve sonra dediğine pişman olmuşçasına duraksadı. Gözlerime tereddütle baktıktan sonra elini alnına götürerek kafasını çevirdi.
Bara dönmüş müydü? Sanırım tüm bunlar ben sarhoş olduktan sonra olmuştu.
"Bara döndün demek?" Dedim hatırlamaya çalışırken.
"E-evet." Birden gergin bir havaya bürünmüştü. Bunu garipsemiştim.
"Neden dönmüştün? Tanrım neden hatırlayamıyorum?"
"Hatırlanacak bir şey yok ki." Dedi ellerini saçlarına daldırıp. Sorumu duymazdan gelmişti resmen. Bu bir şeyler olduğunu hissettiriyordu bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNEXPECTED
Fiksi PenggemarAkan göz yaşıma engel olamadan arkamı döndüm. Yüzünü görmek bana acı veriyordu. Öfke. Hüzün. Hayal kırıklığı. Bütün duygularım birbirine karışmıştı. Koluma değen eliyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Darcy, seni seviyorum. Lütfen beni dinle..." Demişti...