Kavga

2.2K 174 8
                                    

Bu adam bana öyle güzel sarılmıştı ki, kendimi güvende hissettirmişti. Tabi bir anda beni itmeseydi daha iyi hissedebilirdim. Yüzüne baktığımda sırıtıyordu.

"Bak korkulacak bişi yokmuş, hadi gidelim." dedi ve gitti bir adet kalp çarpıntısı yaşayan beni bırakarak. O anki heyecanla olduğum yere çöktüm. Çok fazla heyecanlanmıştım. Kendimi toparlamak için bir müddet burda beklemem gerekiyordu. Kendimi toparlayınca aşağıya inip işime devam ettim.

Kafamı her kaldırdığımda Toprak'ın bana baktığını farkediyordum ve ben baktığım zaman hemen kafasını çeviriyordu. En sonda dayanamayarak konuştum.

"Bana birşey mi söyleyeceksin?"

"Hayır, ne alaka?"

"Sürekli bakış atıp duruyorsun, bişi varsa direk söyle."

"Ne bakış atması, öyle bişi yapmadım ben."

"He he." deyip geçiştirdim. Belliki yine dengesizliği üzerindeydi. Ulan bu adamı anlamak imkânsızdı, ruh hali bu kadar değişir mi bir insanın? En mantıklısı hiç kafa yormamaktı. Müşterilerle ilgilenirken Selim geldi yanıma.

"Patron üzerini değiştirmeni söyledi, seninle bir yere gitmek istiyormuş."

"Gelip neden kendisi söylemiyor?"

"Ne bileyim ben hadi bekletme patronu."

Kabul etmekten başka çarem mi vardı? Gidip kıyafetlerimi değiştirdim. Sonra Toprak'ın yanına geldim, bahçede bekliyordu.

"Trafik çok kalabalıktır şimdi, taksiyle gidelim." dedi. Nereye gideceğimizi sorduğumda da cevap vermedi. Beraber kitapçıya geldik, burada ne işimiz vardı anlamış değilim. Bir sürü kitap seçip elime tutuşturuyordu.

"Hâlâ bana cevap vermedin, neden buradayız? İş saatleri içerisinde alışveriş yapmamız çok saçma. Hem neden bunları ben taşıyorum, kollarım koptu. Sen neden bugün bu kadar sessizsin? Bir saattir tek kelime bile etmedin."

"Çok konuşuyorsun" dedi.

"Sende hiç konuşmuyorsun." dedim. Yine konuşmadı. Kasaya gelmiştik, kitapların parasını ödeyip tekrardan poşetleri elime tutuşturdu. Ben köle miyim ya? Neden hep ben taşıyorum?

"Yaa sen insan mısın? Bari birazını sen taşı, öldüm ben burda ya, kollarımı hissetmemeye başladım. Bari kibarlık olsun diye içecek falan ısmarlasaydın boğazımız kurudu herhalde."

Bana dönüp ters bir şekilde baktı.

"Kızdın mı?" dedim. Elimden poşetleri aldı, sonra konuşmaya başladı.

"Bu kitaplar senin için?"

"Benim için mi?"

"Gurme olmak istemiyor muydun? Bunun için çalışman gerek."

Vay canına beni düşünerek mi almıştı yani? İyide gurme olmak istediğimi nerden biliyordu?

"Sen benim gurme olmak istediğimi nerden biliyorsun?"

"Ahmet beyle konuşmanızı duydum."

"Wooow bu çok harika, vay be patron gözüme şimdi girdin."

Yine suratsızlığına büründü. Ama sorun değildi bu yaptığı çok hoşuma gitmişti. O sırada telefonum çaldı arayan Akın'dı, hemen cevapladım.

"Müzik adam?"

"Yeni bir şarkı yaptım seninde fikrini almak istedim."

"Vayy canına demek benim fikrimi merak ettin. O zaman hemen başlat dinlemek istiyorum." dedim. Ve köşedeki telefon kulübesine girdim. Toprak'ta sadece beni izliyordu. Şarkıyı başlattığında pek bişi anlamadım ama ortalara doğru mükemmel bir şarkı olduğunu anladım. Toprak'ta ikide bir kiminle konuştuğumu sorup duruyordu. En sonunda Akın'la konuştuğumu söyledim. Akın'ın adını duyunca suratı düştü yine. Akın'da Toprak'la olduğumu öğrenince sonra konuşalım deyip telefonu kapattı. Bu ikisinin birbirleriyle dertleri neydi?

Kahve PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin