Deniz'in Ağzından
Bir haftadır Toprak'a ulaşamıyordum, ne mesajlarıma cevap verdi ne de aramalarıma. Kafayı yiyecekmiş gibi hissediyordum. Bir insan sadece bir gecede nasıl bu kadar değişebilir ki? Oysa o gece ne kadar çok eğlenmiştik, ama sabah uyandığımda kovulduğumu söylemişti. Yine her zaman ki halleri diye düşünmüştüm, ama bu sefer ki öyle değildi. Çok ciddi duruyordu, bir haftadır cafeyede gelmemişti. Eren dinlenmek istediğini söylemişti, evine gittiğimde bana kapıyı açmamıştı. Bir daha ona ulaşamayacak mıydım şimdi? Allah'ım bunun düşüncesi bile beni öldürecek gibiydi. Böyle aylak aylak yürürken bir anda karşımda Akın'ı gördüm. Onunla karşılaşmayı beklemiyordum, en son ki olaydan sonra ne diyeceğimi de şaşırmıştım. En iyisi hiç konuyu açmamaktı, gidip Body'i sevmeye başladım. Akın'da halimden olsa gerek iyi olmadığımı anlamıştı sanırım.
"Sen iyi misin? "
"Nasıl görünüyorum?"
"Pek iyi görünmüyorsun." dedi. Bende sadece başımla onayladım.
"Hadi gel birşeyler içelim." dedi ve omzuma dokunup bana yol verdi, bende ona ayak uydurdum hemen konuşmaya ihtiyacım vardı çünkü. Beraber bir cafeye geldiğimiz de ona bakıp;
"Sana mesaj atmıştım neden cevap yazmadın?" diye sordum. Bunu beklemiyor gibiydi. Bir anda,
"Özür dilerim." dedi. Bende bunu beklemiyordum.
"Ne için?" diye sorunca,
"O gün seni çok ürkütmüş olmalıyım." dedi, bu konu hakkında konuşmak istemiyordum aslında.
"Ürkmek değil de, sadece biraz canımı sıktı. Bu olayı unutsak daha iyi olacak sanırım." dedim.
"Hafızam çok kuvvetlidir." dedi, ısrarla bu konuyu konuşmak istiyor gibiydi.
"Ben unutmak istiyorum, sende unutmuş gibi yapsan olmaz mı?" diyerek ilk defa birine ricada bulundum. Lan bende ricada bulunabiliryormuşum heee.
"Neden unutmamız gerekiyor?" diye sordu.
"Unutursak, arkadaş kalabiliriz." dedim.
"Arkadaş?" dedi ve biraz düşündü. "Bizden sadece arkadaş mı olmalı?" diye sorunca beni asıl şimdi ürkütmeye başladı. Ulan zaten senin hayatında Beyza yok mu, sen ne diye şimdi bana yavşıyorsun? Sonra devam etti.
"Sanırım senin yaptığın gibi hiç açık kapı bırakmamalıyım. Senden iyi bir arkadaş olur." diyerek devam etti, bende.
"Sen benim için iyi bir arkadaşsın. Sana içimi dökebiliyorum, hem arada bana yemek ısmarlıyorsun." deyip sırıtmaya başladım. Ama bir anda midemden acaip sesler çıkmaya başlayınca, tüm şirinliğim yerle bir oldu. Midemden çıkan bu acaip sesleri duyan Akın'da gülmeye başları. Offf lan rezil olmuştum.
"Sanırım arkadaşımın beslenme zamanı geldi, miden yemek diye yalvarıyor." diyip daha çok gülmeye başladı.
"Biraz önce aç değildim, seni görünce iştahım kabarıyor." diyerek kendimi savundum.
"Bu yaşıma kadar hiç bir zaman aç hissetmediğim olmamıştı, bu Deniz'in hayatında tarihe yazılmalı." diyerek bende gülmeye başladım. Bu bir haftadır gülmeyi özlemiştim.
"Toprak, artık benimle çalışmak istemediğini söyledi, ve bunu çok kızgın bir şekilde yaptı. Çok korkutucuydu. Oysa aramızın iyi olduğunu düşünüyordum. Onun nasıl hareket edeceğine bir türlü karar veremiyorum." dudaklarımdan dökülen kelimelerin farkında değildim, bir anda Akın'a içimi boşaltmıştım. Akın'a karşı içimde büyük bir güven vardı. O benim hiç olmayan abim gibiydi. Hatta bazen babam gibi hissediyordum. Önceden ondan etkilenmemin sebebi bu olmalıydı. O bir baba gibi şefkatli, abi gibi korumacıydı. Toprak'a baktığımda hiç birini göremiyordum. Yaşı büyük olabilirdi belki ama o küçük bir çocuk gibiydi. Oyuncaklara olan düşkünlüğü beni çok şaşırtmıştı. Ben bu adamın neyini bu kadar seviyordum? Şapşal halleri mi, şaşkın halleri mi, çapkın halleri mi? Belkide hepsi, yada yalnızlığı. Belkide en çok yalnızlığı ilgimi çekmişti. Sanırım herşeyi, her zerresi. Bir gün böyle aşık olacağımı tahmin etmezdim. Akın'a baktığımda mahcup bir şekilde bana bakıyordu bir ara aklımdan geçenleri ona söyledim mi diye düşünür oldum, ama o kadar salak değildim söylememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Prensi
فكاهةBabasını 14 yaşında kaybeden ve o günden sonra kendini evin reisi olarak gören bir kız çocuğu. Kızların aşık olduğu aptal bir yakışıklı. Ama o yıllardır kuzeninin eski sevgilisine aşık olan bir adam. Tek derdi sadece düzenli bir işte çalışmak, tam...