Kan Kardeş

2K 159 10
                                    

Sabah uyandığımda Deniz'i bulamadım, yatağın içine öyle bir girmiş ki, nefessiz kalıp ölebilirdi. Yavaşça üzerinde ki yorganı ve yastıkları alıp mutfağa gittim, kahvaltıyı hazırlayana kadar biraz daha uyuyabilirdi. Dolaptan sucuk ve yumurtayı çıkardım, sucuklu yumurta olmadan kahvaltı olmazdı. Önce sucukları dilimleyip tavaya yerleştirdim, sucuklar biraz kızarınca üzerine yumurtayı kırdım. Sucuklu yumurtayı yapınca dolaptan diğer kahvatılıkları çıkarıp masaya yerleştirdim. En önemli şey çay, onu unutmuştum. Çaycıma suyu koyup Deniz'in yanına gittim. Lan bu çocuk yine nereye kayboldu? Ben daha yeni ortaya çıkarmadım mı bu afacanı? Tekrar yorganı ve yastıkları kaldırdım, elimede peçete alıp önce kulaklarına sonra burnuna tıkıştırdım, şuan ki hali cidden komikti. Huylanınca uyanmaya başladı, tam esnerken koca bir peçeteyide ağzına tepiştirdim, bir anda korkuyla yerinden sıçradı, bende bu haline kahkahayla gülmeye başladım.

"Ahhh ne yapıyorsun sen?" dedi ve burnundaki peçeteyi üzerime fırlattı, kesinlikle bu afacan benim neşe kaynağımdı.

***

"Ağır değil mi?" saçlarını gösterip konuşmaya devam ettim.

"Saçların kuş yuvası gibiler, neden bu kadar uzatıyorsun?"

Ellerini saçlarının arasına daldırıp, biraz karıştırdı. Sonra bana dönüp konuşmaya başladı.

"Biz şimdi kardeş miyiz?"

"Bundan memnun değil misin?"

"Hayır, sadece ne değişti onu anlamaya çalışıyorum. Mesela şimdi beni daha mı çok seveceksin?"

Bu çocuk nereden vuracağını iyi biliyordu.

"Daha çok sevmekle ne kastediyorsun?"

"Ne bileyim daha mı farklı olacağız yani ne fark olacak?" bende bunun üzerine biraz peynir alıp tabağına koydum. Bunu yapınca güldü ve konuşmaya başladı.

"Sucuk?" biraz sucuk alıp tabağına koydum.

"Zeytin?" birazda zeytin koydum.

"Yani sen böyle benim her istediğimi yapacak mısın?"

"Evet, abin olarak her istediğini yapacağım." dedim.

"O zaman, ev, motosiklet ve araba." dedi. Serseri ya işini biliyordu. Bende biraz kaşar peyniri alıp tabağına koyup,

"Al sana ev," sonra birazda reçel koyup,

"Bu da araba," birazda bal koyup, "bu da motosiklet," biraz da helva koyup, "ayrıca uçak." diyip gülmeye başladım. Oda gülmeye başladı.

"Abi?" dedi ona baktığımda yemeğini yiyordu, sonra tekrar, "abi?" dedi. Yine baktığımda bana bakmıyordu.

"Abiiii?" benimle oyun oynuyordu.

"Beni sinir etmeye mi çalışıyorsun?" dedim gülerek, oda,

"Abi, abi, abiii?" diyerek oyununa devam etti.

***

Beraber cafeye gelmiştik, işler artık gayet iyiydi. Cafeden müşteri eksik olmuyordu, buda bizim için büyük avantajdı. Bu cafeyi gerçekten adam edip herkese başardığımı gösterecektim. İlk etapta nasılda karşı çıkmıştım, ama Deniz beni ikna etmişti, iyiki de onu dinlemişim. Şimdi Deniz'in bana sabah oynadığı oyunu ona ödetmeliydim. "Kardeşim," diye bağırdım, Eren ve Deniz aynı anda cevap verdiler. Tabi Eren bilmiyordu, Deniz'de anlamış olacak ki yanıma geldi.

"Efendim abi?" dedi, bende,

"Yok bir şey öylesine seslendim." dedim.

"Gerçekten meşguldüm ama." dedi ve gitti. Tekrar

Kahve PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin