hilaldiverso adlı kişiye ithafen
2 Ay Sonra
Her genç kızın hâyâlinin gelinlik giymek olduğunu söylerler. Hiçbir zaman bunun hâyâlini kurmamıştım ben, tek derdim düzenli bir işte çalışmaktı, Toprak o kadar doğru zamanda karşıma çıkmıştı ki, Kahve Prensi benim için bir umut oluşturmuştu. İlk karşılaşmamızı hatırlıyorum da, Toprak resmen beni hırsız zannetmişti. Özür diletmek için bin bir şekle girmiştim ama en sonunda bunu başarmıştım. Bana ilk başta sevgilim olur musun dediğinde ona uzaylı bakışı attığıma eminim. Sonrasında görücü usulü randevuları iptal etmemiz unutulacak şeyler değildi. İlk başlarda Akın'dan hoşkanırken, şuanda çifte düğün yapmamız bizim ne kadar ayrı bir dörtlü olduğumuzun göstergesiydi. Ben Akın'dan, Toprak Beyza'dan hoşlanmıştı, bunu nasıl sorun hâline getirmediğimizi anlamıyordum. Toprak bu kadar kıskançken, Akın'ı nasıl oluyorda kıskanmıyordu? Hayret edilecek bir durumdu..
Asıl bizim dönüm noktamız, Toprak'ın erkek olduğumu zannederek benden hoşlanmasıydı. Şuanda bunu ne kadar atlattım profili çizse de, tamamen atlattığına inanmıyordum. Bu yalan onu psikolojik anlamda çok fazla yıpratmıştı, haklıydı da. Resmen gay olduğunu zannederek bana sevgili olalım demişti, o gün hem çok heyecanlanmış, hemde kendime lanetler savurmuştum. Cidden ona böyle bir yalan söylememi haketmemişti. Toprak o kadar başka bir insandı ki, onu anlatmak istediğim zaman yetersiz kalıyordum. Ne olduğunu düşündüğüm zaman bile kendime yeterli bir cevap bulamıyordum. Bir yanında dibine kadar acıları olan, her ne kadar belli etmesede gözlerinde hüzün saklayan bir adamdı. Bir yanı tamamen mutlu, herşeye rağmen, her acısına rağmen ufak şeylerden mutluluk çıkarmayı beceren bir adamdı. Bir yanı küçük çocuk gibi, mızmız, huysuz, istediğini elde etmek için her çılgınlığı deneyebilecek bir kapasiteye sahip bir adamken, bir yanı tamamen olgun, herşeyin doğrusuna karar veren, aklı başında bir adamdı. O kadar çok yönlü bir insandı ki, hangisinin gerçek Toprak olduğuna karar veremiyordum. İşte bu yüzden o kadar mükemmeldi ya, kendimi fazlasıyla şanslı hissediyordum. Benim âşık olduğum adamda her huy mevcuttu. Asıl güzel olan şeyse; onunda bu şekilde düşünmesiydi. Her ne kadar bunu bana çaktırmamaya çalışsa da, gözlerinden anlıyordum, bana bakarken hayranlıkla izlediğini anlamamak mümkün değildi.
Beni en çok mutlu eden şeyse; âşık olduğum adamın mutlu olmasıydı. Babasıyla araları biraz olsun düzelmişti, tamamen baba oğul ilişkisine giremediler belki ama, düğüne çağıracak kadar yumuşamıştı en azından. Bugün ki mutluluğunun en büyük sebebi de buydu büyük ihtimal. Konuklarla konuşurken gözlerinin içi gülüyordu resmen. Akın'la Beyza'ya baktığımda onlarda çok mutluydular, Akın damatlığın içinde fazlasıyla yakışıklı görünüyordu, Beyza ise fazlasıyla güzel görünüyodu. Ama bizim gibi değillerdi, bizdeki heyecan onlarda yoktu, mutlaka heyecanlılardır ama, bizim heyecanımız yüzümüze yansımıştı. Toprak'a baktığımda damatlığın içerisinde nefes kesecek derecedeydi. Yemin ediyorum elimde olsa, onu düğüne, bu kadar kızın içine getirmezdim. Toprak'a bakan herkes iç çekiyordu resmen, kendi düğünüm olmasa, gidip hepsinin tek tek saçına yapışacaktım ama, maalesef ortam musait değildi.
"Yemin ediyorum sana her bakana gidip dalasım var, bu ne lan? Gözümün içine bakarak yapmayın bari." Toprak resmen şuan ki duygularıma tercüman olmuştu, oda benimle aynı şeyleri düşünüyormuş demek ki.
"Sen birde gel bana sor, adama siyah gömleği yasakladım, baştan aşağıya siyah giyindi. Evlat acısı bu resmen be." kullandığım tabir Toprak'ı gülümsetmişti, ahhh yine ben erimiştim.
"Nikâh memuru geldi." Tuğba koşarak yanıma geldi, arkasında da nikâh memuru belirdi. Ahhh cidden şimdi fazlasıyla heyecanlanmıştım. Nikâh memuru masaya oturunca, şehirlerde masadaki yerlerini almışlardı. Benim nikâh şahidim Poyraz, Toprak'ın ise Eren'di. Akın'ların ise tanımadığım arkadaşlarından biriydi. Herkes yerini alınca, nikâh memuru o klişe sözlerine başlamıştı bile.
"Sen Akın Araz, Beyza Kaya'yı hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde eş olarak kabul ediyor musun?" Akın mikrofona yaklaşarak,
"Evet." cevabını verdi, ardından alkışlamaya başlandı, alkışlar durunca nikâh memuru Beyza'ya döndü.
"Sen Beyza Kaya, Akın Araz'ı hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde eş olarak kabul ediyor musun?"
"Evet." bu defa şahitlere dönüp,
"Siz şahitliği kabul ediyor musunuz?" onlarda,
"Evet." diyince,
"Bende sizleri karı koca ilan ediyorum." dedi ve bu defa daha büyük alkış koptu. Onlar defteri imzaladıktan sonra nikâh memuru bize döndü.
"Sen Deniz Yaman, Toprak Araz'ı hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde eş olarak kabuk ediyor musun?" büyük bir coşkuyla,
"Eveeeeeet." diyerek bağırdım. Bu hâlime herkes gülmeye başladı, bende onlara katıldım. Ardından Toprak'a döndü.
"Sen Toprak Araz, Deniz Yaman'ı hasta..."
"Evet evet, valla evet hemen kabul ediyorum, hastalıktan geberse bile boşamam ben onu, hemen defteri verin imzalayayım, hadi karımı alıp gitmek istiyorum." Toprak'ın bu anî tepkisi hepimizi şaşkına çevirmişti. Aynı zamanda salonda kahkaha sesleri yükselmeye başladı. Nikâh memuru bile ciddiyetini bozarak gülmeye başladı.
"Genç çiftimiz fazlasıyla sabırsız görünüyor, o zaman onları bekletmeyelim." dedi ve şahitlere döndü,
"Siz şahitliği kabul ediyor musunuz? "
"Yine Toprak araya girip konuştu.
"Ediyorlar ediyorlar." nikâh memuru gülerek,
"Bende sizi karı koca ilan ediyorum." Toprak utanmasa gidip adamı öpecekti. İmzalarımızı attıktan sonra dans etmemiz için müzik çalmaya başladı.
"Birde dans mı edeceğiz? Artık gidelim ya."
"Saçmalama Toprak, şu günün keyfini çıkar artık." dedim bende, zaten dans etmeyi hiç bilmezdim. Hiç bir şekilde dans etmeyi bilmeyerek sadece Toprak'a uyum sağlamaya çalışıyordum.
"Bu çok güzel." bir anda Toprak bunu diyince anlamayarak ona baktım.
"Artık ben veya sen yok biz varız, düşünsene, ilk başta evli bir çift olduk, gün gelecek anne baba olacağız. Sonra okul toplantılarına gideceğiz, belki oğlumuzu askere göndereceğiz, kızımızın düğününü yapacağız. Ve ben bunların hepsini seninle paylaşacağım, bunlar çok güzel." o bunları söylerken o muhteşem boyun girintisine yerleşip, kokusunu içime çektim.
"İyi ki seninleyim." demeyide ihmal etmemiştim.
"İyi ki benimlesin..." diyince o muhteşem kokusunda sarhoş olmaya hak kazanmıştım. Bizim hikâyemizde böyle tamamlanmıştı işte, tek temennim yıllarca, yaşlanınca hâlâ bu kokuda sarhoş olmaktı. Ben bu defa gerçekten kazanmıştım...
Sonunda final bölümüne gelebildim. Bu kitap benim için çok özel bir yere sahipti. İlk kitabımdı, bu kitabı "Coffe Prince" adlı Kore dizisinden uyarlayarak yazdım. İlk başlarda tamamen dizinin aynısını yazarken, son zamanlarda kurguya kendimden çok şey kattım. Kitabım Wattpad'daki diğer kitaplar gibi popüler bir kitap değildi, ama yinede yazmaktan hiçbir zaman vazgeçmedim. Kitap yazmak benim için bir terapi hâline geldi. Başından beri bana destek olan okuyucularıma çok teşekkür ediyorum. Bir arkadaşım sayesinde Kore'lilerle tanıştım, ilk izlediğim Kore dizisi Coffe Prince olduğu için ilk onu yazmak istedim. Bu şekilde devam etmek istiyorum, kendi kurgumdan ziyade yine Kore kurgularıyla devam etmek istiyorum. 2. kitabımda Kore dizisinden uyarlama olacak. Kahve Prensi içinde belki arada özel bölümler yükleyebilirim. Bölümü kuzenime ithaf ediyorum, onunda yazmış olduğu "Sıra Arkadaşı" adlı kitabınada bakabilirsiniz. Bizim kendi hayatımızı yazmış olduğu bir kitap, tavsiye ederim:) hepinizi çok çok seviyorum, tekrardan bu kitapta beni yalnız bırakmadığınız için teşekkür ediyorum. Kendinize çok çok iyi bakın. :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Prensi
HumorBabasını 14 yaşında kaybeden ve o günden sonra kendini evin reisi olarak gören bir kız çocuğu. Kızların aşık olduğu aptal bir yakışıklı. Ama o yıllardır kuzeninin eski sevgilisine aşık olan bir adam. Tek derdi sadece düzenli bir işte çalışmak, tam...