İsteme Merasimi

1.1K 93 32
                                    

Ben bunu daha doğarken anlamıştım, nasıl anladın diye soracak olursanız, orayı karıştırmayın. Sadece birkaç ay öncesine bile geri dönecek olursak, tek amacım yemek yemekti benim. Başka işim yokmuş gibi, birde bugün istemeye geliyorlardı. Ve gelen kişi belliydi, lan ben bu yaşlı cadının karşısında nasıl hareket edeceğimi bile bilmiyordum. Bu yetmezmiş gibi beni istemeye geliyordu, birde dün sadece onlar için hazırlık yapmamı emretmişti. Aman ne büyük bişi. Aslında bunu boşverinde, anneme beni istemeye geleceklerini söylediğim zaman yüzünün aldığı şekli ölsem yinede unutamayacaktım. İlk etapta büyük bir şaşkınlık geçirdi, keşke sadece bu etapta kalsaydık. Sonrasına facia demek bile sade kalırdı. Terlikle peşimden koşarak,

"Bu şimdi mi söylenir? Ben sana evde kaldın diye çeyiz bile yapmamıştım. Rezil oldum, vallahi rezil oldum. Evin pisliğine bak, kız koşmada evi temizle." bu bana olan bağırışlardı, ardından Tuğba'ya geçiş yaptı.

"Kalk kız aynanın karşısından, Allah'ım bunlar bana imtihan mı? Biri kendini tanımaz, biri aynada gördüğüne bile makyaj yapmaya kalkar. Yarabbim ben ne günah işledim böyle? Ben niye konuşuyorum böyle, kız gelin bana yardım edin." diyerek hepimizi büyük bir temizliğin içine sokmuştu. Geceden beri sadece temizlik yapmıştık, yemin ederim 1 yıl içerisinde bu kadar temizlik yapmamışızdır eminim. Evin hazırlığı bitince sıra bana gelmişti. Annem elinde makyaj malzemeleriyle belirince ödüm bokuma karıştı. Beni en son sergiye nasıl hazırladıklarını hatırlıyordum, ikinci defa buna müsade edemezdim. Ben kendim hazırlanırım diyince daha büyük bir tepki almıştım. O zaman Tuğba hazırlasın diyince daha büyük tepkiyi ben verdim. O beni hazırlarsa kesin sürtüğe dönüştürürdü ve ben palyoçaya benzemeye razıydım. En sonunda Beyza'yı aramak zorunda kaldık, kendimi yalnızca ona teslim edebilirdim. İsteme adını duyunca anında bizde bitti zaten. Anlamıyorum, neden benden çok heyecanlanmışlardı? Beyza dolabıma bakınca bugün giyebileceğim hiçbir şey bulamadı. Mecburen alışverişe çıkmak zorunda kaldık. Boşuna demiyorum beni Tuğba giydirse sürtüğe dönüştürür diye. Siyah, muhteşem mini olan, sırtı komle açık olan bir elbiseyle önüme geldi.

"Abla bence bunu denemelisin." bir elbiseye baktım, birde Tuğba'ya. Ardından konuşmaya başladım.

"Bence ben elbiseyi değilde, elbise beni dener Tuğba." diyip elimle yan tarafı gösterip,

"Çekil şuradan." diyip sinirle bağırdım.

"Aman be, sana iyilik yapan da kabahat." diyip suratını büzüştürerek yanımdan ayrıldı. Bana kalsa pantolon gömlek giyerdim ama, böyle bir günde giyilmezmiş. Aman sanki ne olmuş? Sonra Beyza elinde 3 tane elbiseyle geldi,

"Bunları denemelisin." diyip elindeki elbiseleri gösterdi. Biri pudra rengi dizlerime gelecek uzunluktaydı. Belden oturtmalı, aşağısında biraz bolarıyordu. Sade, düz bir elbiseydi. Diğeride siyah, hafif göğüs dekoltesi olan bir elbiseydi. Bunu şimdiden elemiştim. Diğerinde su yeşiliydi, bunun rengine bayılmıştım. Tek omzu düşük, buda gayet sade bir elbiseydi. Siyahı direk eleyerek pudra rengi ve yeşil elbiseyi alarak kabine girdim. İlk başta yeşil elbiseyi giydim, bu biraz bana bol gelmişti. İstemeyerek kabinden çıktım,

"Bel kısmı biraz bol gibi." dedi Beyza, bende öyle düşünmüştüm.

"Birde pudrayı dene." dedi, ikiletmeden kabine girdim. Bu elbiseden sıyrılmak biraz zor olmuştu doğrusu. Büyük bir çabanın ardından pudra elbiseyi üzerime geçirebilmiştim. Aynaya bakınca bu kadar tatlı bir görüntü oluşturacağım aklıma bile gelmemişti. Kabinden çıkınca beğeni dolu bakışların üzerimde toplanması beni biraz utandırmıştı. E tabi ben alışkın değildim böyle şeylere. Beyza yanıma gelerek elbiseye biraz şekil verdi, tabi ben elbise kızı değildim, bunu giymem bile benim için çok büyük bir gelişmeydi. Beyza bu defa saçlarıma şekil vermeye çalıştı, ama bunun pek bir olanağı yoktu. Saçlarım kısa olunca tabiki bu elbiseyle eğreti duruyordu.

Kahve PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin