Beyza'nın Ağzından
Akın'la aramızda anlayamadağım bir soğukluk vardı, Akın'a sorduğumda cevabını alamıyordum. Aramızdaki soğukluğu bitirmek için Akın'a sürpriz yapacaktım, bir piknik sepeti hazırladım ve Akın'ın yanına gitmek için arabaya bindim. Evine geldiğimde içeriden müzik sesi geliyordu, kapıyı çalsamda duymayacağı için zile basmadan direk kendi anahtarımla kapıyı açtım. Salonda değildi, büyük ihtimal müzik odasındadır, sepetide alıp müzik odasına çıktım, ve kapıyı açtığımda gördüğüm şey kanımın donması için yeterli bir sebepti. Akın, Deniz'i öpüyordu. Deniz ani hir hareketle Akın'ı itti ve beni karşısında görünce oda şok oldu. Hiç yüzüme bakmadan koşarak odadan çıktı ve en sonunda Akın beni gördü. Yüzünde gördüğüm pişmanlığı bunca yıldır bir defa bile görmemiştim. Yanıma gelecek oldu ama elimle onu durdurup bende evden çıktım. Bu yaptığını aklım almıyordu, o kıza karşı bişi hissetmesinden hep korkmuştum ve korktuğum başıma gelmişti. Ne yapacağımı nasıl davranacağımı kestiremiyordum. Zamanında aynısını Akın'a ben yapmıştım hatta daha fazlasını ama onun yaptığı aklıma geldikçe bunu kendime yediremiyordum. En iyisi biraz kendi halimde kalmaktı yoksa kafayı yiyebilirdim.
***
Bugün düne oranla biraz daha iyiydim, kafamda ki sorulara cevap bulmam gerekliydi, bu yüzden Deniz'i arayıp onunla görüşmek istediğimi söyledim, ilk etapta karşı çıkacak gibi oldu ama sonradan kabul etti, bir cafede oturmuş onun gelmesini bekliyordum, en sonunda geldi yanıma oturup,
"Merhaba" dedi bende aynı şekilde karşılık verdim.
Garsondan iki kahve isteyip konuşmaya başladım.
"Biliyorsun Deniz, sizi dün o şekilde görmeyi planlamıyordum ve bu cidden canımı yaktı."
Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Beyza, böyle olmasını bende istemiyordum, zaten herşey bir anda gelişti farkına bile varamadım."
Bu dediği gayet samimi geliyordu. Ona inanmak istiyordum ama Akın'ında yaptığını hazmedemiyordum. Daha fazla durmadan aklımdaki soruyu sordum.
"Akın seni öptüğünde bişi hissettin mi?"
Bu sorumu beklemediği her halinden belliydi. Kahvesi boğazında kaldı resmen, öksürmeye başladı. Kendini toparlayınca konuştu.
"Bak Beyza, beni bir tehdit olarak görme, sana bişi itiraf edeyim. Evet bende ilk zamanlarda Akın'dan hoşlanmaya başlamıştım."
Bu söylediğinin üzerinede kahve bu kez benim boğazımda kaldı, öksürmeye başladım. Bu nasıl bir rahatlık ya resmen bana söylüyor. Kendimi biraz toparlayınca konuşmasına devam etti.
"Ama artık öyle bişi yok, gerçekten. Hem benim hoşlandığım biri var zaten."
Bu beni rahatlatmıştı işte.
"Toprak mı?"
"Hayır canım ne alaka?" bunu diyince ona göz devirdim. Sanırım çok etkili olmuştu ki,
"Evet." dedi. İyiki Deniz'le görüşmek istemişim, biraz olsun kafamdaki sorulara yanıt buldum. Sıra Akın'da idi, en zor kısmıda oydu. Bu düşünceyi şimdi arka plana atıp, Deniz'le Toprak hakkında konuşabilirdim.
"Peki Toprak'a ne zaman kız olduğunu söyleyeceksin?"
Bunu diyince yüzü düştü,
"Ona şuan bunu söyleyemem."
"Neden peki?"
"Benden kan kardeşi olmamızı istedi bende hayır diyemedim, bu yüzden kız olduğumu öğrenmesi için daha zaman var önümüzde."
Bu söylediklerinin üzerine sadece kafamı sallayabildim, şuan kendi derdim daha büyüktü.
***
Deniz'le ayrıldıktan sonra kendimi Akın'ın kapısında buldum, şuan kapının önünde durmuş içeriye nasıl gireceğimi hesaplamaya çalışıyordum. Girsem Akın'a ne diyecektim, burda da bekleyemezdim, bu yüzden daha fazla durmadan kapıyı çaldım. İkinci çalışımda Akın kapıyı açtı, beni beklemediği kesindi çünkü beni görünce baya şaşırdı. Bir şey söylemesini beklemeden içeriye girdim ve salona geçtim. Oturup onun gelmesini bekledim, fazla zaman geçmeden oda geldi. Sessizliğimi korumaya devam ettim, oda ne konuşacağını bilmiyor gibiydi, ama daha fazla dayanamadı ve konuşmaya başladı.
"Şuan ne söylersen haklısın, kendimi savunacağım yek bir bahanem bile yok."
O konuşurken sadece gözlerine bakıyordum, bu onu daha da zorluyor gibiydi.
"Ben bir anda bocaladım, uzun zamandır onunla beraber takılıyoruz, sanırım bu beni etkiledi."
Ne etkilenmek mi?
"Ne diyorsun sen Akın? Ben burada hatanı telafi etmeni bekliyorum ama sen ondan etkilendiğini söylüyorsun."
"Beyza aynı şeyi sende yaptın, beni anlaman gerekiyor."
"Evet haklısın aynı şeyi bende yaptım, ama bu durumu kabullenemiyorum, bunun bir hata olmasını umut ediyorum."
"Belkide öyle bilmiyorum, ne yaptığımı bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum."
"O küçük kızın senin canını yakmasından çok korkmuştum, ama şimdi benim canım daha fazla yanıyor."
Bu sözler ağzımdan çıkınca göz yaşlarım da tek tek süzülmeye başladı, Akın bu halimi görünce hemen önümde diz çöküp;
"Özür dilerim Beyza, sadece bir özür bunu unutturmaz belki ama şuanda yapabilecek hiçbirşeyim yok, tatile çıkalım, bu olanları biraz olsun unutturur belki, ne dersin?"
Akın'ın dediği mantıklıydı, bu olanları unutmam gerekiyordu, zamanında aynısını bende yaptığım için onu bu kadar çabuk silmek istemiyordum. Ona bir şans vermem gerekiyordu. Yavaşça kafamı sallayıp onayladım. Hemen gözyaşlarımı silip bana sarıldı, acaba onu affedebilecek miydim?
***
Dün o anki kararla bir anda bavulları hazırlayıp, Bodrum'a Akın'ın yazlığına geldik. Dünden beri gayet eğlendik ama aklımda hep Akın'a karşı bir güvensizlik vardı, sanki bir daha aynı şeyler olacakmış gibi hissediyordum. Ama ona belli etmemeye çalışıyordum, buda beni bitiriyordu. Akın'ın telefonu çalmaya başladı, arayan kişiye baktığımda Deniz'di. Akın'a baktığımda oda bana bakıyordu, açıp açmamak arasında kararsız kalmış gibiydi,
"Aç istersen." dedim, o sırada çağrı sonlandırıldı.
"Gerek kalmadı, bak kapandı." diyip bana sarıldı. Bu yaptığı hoşuma gitmişti. Elimden tutup arka bahçeye götürdü beni, beraber çimlere uzandık. Bende konuşmaya başladım.
"Dün senin yanına gelmeden önce Deniz'le buluştum."
"Hmm ne konuştunuz?"
"Onunla konuşmuş olmasaydım, senin yanına gelmezdim. O Toprak'a aşık."
"Bunun farkındaydım."
"Onu ilk sen öptün değil mi?"
Bu sorumu beklemiyor gibiydi. Tam o esnada telefonuna mesaj geldi, kimden geldiğine baktığımda Deniz'dendi. Ahhh bu kızda niye rahat durmuyordu. Akın mesajı açmadı.
"Soruma cevap vermedin." dedim, bunu söyleyince aceleyle yanımdan kalktı.
"Neyin var?" dedim. Bana dönüp;
"Lavobaya gitmem lazım, acelem var." diyip koşarak yanımdan uzaklaştı. Kesin mesaja bakacaktı, peşinden gittim bende. Kapının önünde durmuş mesaja bakıyordu, ve gelen mesaj pekte iyi bir haber vermemişti sanırım, yüzü tamamen asılmıştı. Bu kız Akın'da beklediğimden daha büyük bir etki bırakmıştı ve ben bununla nasıl başa çıkabileceğimi bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Prensi
HumorBabasını 14 yaşında kaybeden ve o günden sonra kendini evin reisi olarak gören bir kız çocuğu. Kızların aşık olduğu aptal bir yakışıklı. Ama o yıllardır kuzeninin eski sevgilisine aşık olan bir adam. Tek derdi sadece düzenli bir işte çalışmak, tam...