@sevcan-meran adlı kişiye ithafen
Şuanda Toprak'ın annesi, büyük annesi ve ben karşılık masada oturuyorduk. Toprak'ın cafede olmaması benim içinde büyük bir dezavantajdı. Ortam alışık olmadığım bir ortamdı, ben bu tarz konularda nasıl hareket edeceğimi bilmezdim ki. Bu aptal çocuklarda çaktırmadan bizi izlemeye çalışınca gülesim geliyordu. Ne yapayım yani ciddiyet bana göre değildi ki. Bu ortamının sıkıcılığı yetmezmiş gibi, birde bu salaklara gülmemek için bildiğin kendi içimde savaş veriyordum. Valla sırf bu yüzden de olsa, cennete girebilirdim, ama konumuz bu değil. Sanırım bu sessizlikten tek rahatsız olan ben değildim, büyük anne daha fazla dayanamadan konuşmaya başladı. Daha doğrusu sorulara.
"İlişkiniz şuan ne kadar ilerlemiş durumda?" ahhh bu kadın ne demek istiyordu şimdi?
"Ne demek istediğimizi anlamadım?" dedim en kibar hâlimle, bu kibarlığıma ben bile şaşırmıştım. Anlamamam onu daha fazla öfkelendirmiş gibiydi, sinirle soruyu baştan sordu.
"Evlilik falan düşünüyor musunuz?" ohaaa ama cidden. Dur bismillah ya, daha yeni başlamışken.
"Öyle bişi düşünmedik daha, hem ben evlenmeyi düşünmüyorum." dedim biraz olsun sakinleşmesini umut ederek ama bu durum onu daha fazla sinirlendirmiş gibiydi.
"O zaman ne diye torunumun hayatındasın?" bu soruyu beklemiyordum işte.
"Şey biz onunla sevgiliyiz şuan, yani birbirmizi daha tam olarak tanımıyoruz, zamana ihtiyacımız var bunun için." en açıklayıcı hâlimle konuşmuştum, umarım bu defa anlamıştır. Daha fazla açıklayıcı olmak için,
"Hem daha yaşım küçük, evlenmem için önümde uzun bir zaman var." dedim ama keşke demeseydim, bu dediğime daha çok sinirlendi, aman be bu kadında herşeye sinirleniyordu.
"Sen Toprak'ın kaç yaşında olduğunu biliyor musun? Sen hazır olana kadar benim torunum kim bilir kaç yaşında olacak, onunla oyun oynuyorsun dimi? Oyalıyorsun, sırf zengin diye onunla olmak istiyorsun, Toprak duygusal bir çocuk, bu yüzden hemen sana inanmış." ahhh cidden bu defa fazla ileri gitmişti,
"Bakın cidden ileri gidiyorsunuz." dedim en sonunda, en azından dur demeliydim.
"İleri giden sensin asıl, Toprak'ın senin gibi bir kızdan hoşlanmasının mümkünâtı yok, daha fazla ileri gitmeden bitir bu ilişkiyi!" karşımdaki kadının sürekli emir vermesinden sıkılmıştım.
"Madem böyle düşünüyorsunuz, o zaman sizde zamana bırakın, madem dediğiniz gibi Toprak benim gibi birinden hoşlanmazsa, zamanla kendi kendine vazgeçecektir. Ona böyle baskı yaptıkça, o hiç bırakmak istemeyecek." ciddi anlamda ağzımdan çıkan kelimelerin bende farkında değildim. Oturmuş Toprak'ın âilesine benden vazgeçeceğini iddia ediyordum. Sanırım delirmiş olmalıydım. Toprak bunları duysa, cidden hâyâl kırıklığına uğrardı. İlk defa burda olmadığı için şükr etmiştim.
"Siz yeni nesil hep böyle misiniz? Sizin için ayrılık bu kadar kolay mı?" Allah'ım ben ne diyorsam bu kadın sürekli aksini iddia ediyordu. Artık ne diyeceğimi saşırmıştım.
"Bakın, Toprak Amerika'ya gidecek, araya büyük bir ayrılık girecek, bu zaman zarfında neler olacağını tahmin bile edemeyiz. Siz karşıma geçmiş ondan ayrılmamı istiyorsunuz, şuanda bunun imkânı bile yok, ona karşı duygularım değişmeden bunu yapamam, ondan ayrılamam."
"Ben de yapamam." şaşkınlıkla sesin geldiği yöne çevirdim başımı.
"Sen içeri gir." Toprak direk olaya müdahale etti.
"İçeri neden girecekmiş? Daha konuşacaklarım bitmedi!" ahh bu kadın yine sinirle bağırmaya başladı. Yeter daaa, bıktım gari.
"Büyük anne, ne söyleyeceksen bana söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Prensi
UmorBabasını 14 yaşında kaybeden ve o günden sonra kendini evin reisi olarak gören bir kız çocuğu. Kızların aşık olduğu aptal bir yakışıklı. Ama o yıllardır kuzeninin eski sevgilisine aşık olan bir adam. Tek derdi sadece düzenli bir işte çalışmak, tam...