Bölüm 7

126 17 2
                                    

Bir daha geç gelen bölüm için yazara sitem etmek mi? Tövbe.
İlham kıtlığıyla yazılan bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar :)

Not : Bu sefer yazım yalnışlarını azlatmağa çalıştım. Hala "ğ" ve "y" arasında yalnışlar yapıyorum. Görürseniz uyarın beni düzelteyim.


Bir çiçekçi dükkanı düşünün içinde rengarenk çiçeklerin olduğu. Güller, papatyalar, karanfiller ve bir çok çeşit çiçekler yaşar bu dükkanda. Her bir çiçeğin anlamı vardır ve kendine has kokusu. Bir gün bir erkek gelir dükkana. Tek bir gül alır sevdiģine. Gül çok heyecanlanır. Sevdiklerinden , diger çiçeklerden ayrılmak onu üzse de, çok anlamlı bir şekilde solacak olması mutlu eder onu. Ama hiç bir şey istediģi gibi olmaz. Şımarık bir sevgili tarafından yere fırlatılır gül. Yara alır tüm bedeni. Ama en çok ruhu incinir. Umudu biter. O çok istediģi anlamlı ölümün aksine bir yol kenarında solmaya mahkum olur.

Ben de aynı o gül gibi hisediyodum. Ait olduğum yerden, sevdiklerimden uzakta incinmeye mahkum kalmıştım.

Kaç saattir odadaydım hiç bir fikrim yoktu. Ya da kaç saattir bu yatakta oturub düşünüyodum.

Hayatım bir anda tepetaklak olmuştu ve ben bunu durduramamıştım.

Önce tanımadığım biriyle evlenmeye kendimi ikna etmeğe çalıştım. Tam yapabilirim derken yeni bir engel çıkmıştı karşıma. Yalancı bir evlilik yapacaktım ve ailemi kandırmak zorunda kalacaktım. Ama bu benim hayatım ve geleceğim için daha iyiydi. Hem daha kolay gözükmüştü gözüme.
Yaptığım bu seçimle bu kadar çok üzüleceğimi düşünmemişim hiç. Ahh gerçekten de salaktım. Tescilli bir salak hem de.

Ne sanıyodum ki. Arkadaş falan olabileceğimizi mi? Bey efendi yüzümü bile görmek istemiyordu. Hayatında beni istemediģini daha açık gösteremezdi herhalde. Ama bir haberim var. Bende ona bayılmıyodum. Pis mavi göz.

Madem Kuzeyin hayatında yerim yoktu bende kendime yeni ve geçici hayat kurardım. Yeni bir yaşam alanı inşa ederdim kendime.

Kararımı vermiştim. O gül gibi kaderime mahkum olmayacaktım. Sonuçta ben güneştim. Çok bulutlu bir günde bile kendimi gösterebilirdim.

*************************

Elimdeki pizzadan bir ısırık daha alırken aynı zamanda gideceyim üniversite hakkında araştırma yapıyordum. Kuzey geldiģinde- her ne kadar istemesem de- onunla konuşacaktım. Sonuçta son senemdi ve ben derslerimi boşlamak istemiyodum. Okula giden araçlar hakkında da araştırma yaptım. İki otobüs ve metroyla gitmek zorundaydım. Şans bana ne zaman güldü ki zaten? Metro benim kaderime yazılmış ya. Annemin verdiģi para beni bir süre idare ederdi ama iş bulmam da gerekiyordu. Kendime bir söz vermiştim . Hiç bir şekilde onun parasına dokunmayacaktım. Anlaşma yüzünden aynı evde kalmak zorundaydık ama ben bu evde de kendime ait bir dünya yaratacaktım.

Aşağı inip Kuzeyin gelip gelmediģine bakmak istiyordum ama çekiniyodum. Adam bana açıkca yüzünü görmek istemiyorum demişti.

Ama Kuzey beyimiz hiç kusura bakmasın benim yüzümü görmek zorunda kalacaktı. Sonuçta bende onun için ölmüyodum ama bu konu önemliydi. En azından benim için.

Aşağı indiğimde onu salonda koltukta otururken buldum. Yalandan bir öksürme sesi çıkardım beni farketmesi için.

" Yine ne var dolunay surat? "Öküz işte nolacak.

"Çok önemli bir konu hakkında konuşmamız lazım. "

"Konuş ama fazla uzun sürmesin. " derin bir nefes alıp devam etdim konuşmaya.

Sen... Ben... Biz...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin