Salam hamıya:D
Uzun bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz. Bol bol yorum yapın lütfen. Düşüncelerinizi merak ediyorum.
Keyifli okumalar :)
Tahsin dede... Şu an salonun ortasında durmuş bana bakıyordu. Niye gelmişti ki? Hiii! Bizden şüpelendi mi acaba? Tabi ya. Şüpelendi kesin. Bu koca kurdu kandırmak o kadar kolay olmayacaktı. Ne halt yiyecektim ki şimdi?
Elimizdeki malzemelere şöyle bir bakalım: Çipil- çipil bakan- bakışlarının anlamı "benden bir şey saklayamazsınız- " bir adet Tahsin dede, mahsun, saf, melek olan bendeniz ve gecenin bilmem kaçlarına kadar dışarılarda sürten pis mavi göz, bay öküz, siz kısaca Kuzey de diyebilirsiniz. Yani canolar bu malzemelerle bi tek " Tahsin bayıldı " yemeği olurdu. Neden bayıldığını siz anladınız.
Düşüncelerimden Tahsin dedenin sesiyle sıyrıldım. Keşke hep orda kalabilseydim. Ahh bu fani dünyada bi huzur bulamadım.
" Güneş kızım? Sarılmayacak mısın dedene? "
" Hoş geldin dedeciğim. Ben çok şaşırdım sadece. Hiç haberim yoktu. " Yanına yaklaşıp sıkıca sarıldım Tahsin dedeye. Hemen elini öpdüm. Saygılı girl: mod on.
" El öpenlerin çok olsun kızım. Nasılsın? "
Ikimizde koltuğa oturduk. Her ne kadar şaşırsam da ve tırssam da tanıdık birini görmek çok iyi gelmişti.
" İyiyim dedeciğim. Ayy size kahve yapayım. Ya da açsanız hemen bir şeyler hazırlarım. " dedim ve ayağa kalktım.
" İçtim ben kahvemi kızım. Neslihan hanım yaptı. Zaten beni içeriye de o aldı. Kuzey de gelsin yemeği beraber yeriz . Sahi Kuzey nerde? "
" Kuzey? Kuzey şeyde. Iııı işte. Evet işte. Yoğun bu aralar. Çalışıyor. "
" Ne demek yoğun? Siz daha yeni evlisiniz kızım. İlk günlerden seni yalnız mı bırakıyor? Ara gelsin. "
" Ehe ehe. Tabi dedeciğim. Hemen arıyorum şimdi. " dedim ama nasıl arayacaktım ki? Numarası yoktu bende. O sözlerinden sonra gerek duymamıştım almaya.
Çantamı eşelemeğe başladım. Küçücük çantada sanki bulamıyorum telefonu. Beşinci kez elime değen telefonu elimle diplere itekledim. Maksat zaman kazanmak. Tahsin dedenin bana garip gözlerle baktığını görüp istemeyerekte olsa çıkardım çantadan telefonu.
" Buldum! Çantam küçük ama baya derin. " diyip gülümseyerek yanına gitdim. Yüzüm güle bilirdi ama içim kan ağlıyordu. Off ne yapacaktım şimdi? Bi yalan uydursam inanırmıydı acaba? Offf. Ya da bir konudan sohbet mi açsam? Mesela: kutup ayları çok tatlı deyiller mi ama ya? Acaba Tahsin dedenin de dikkatini çekermiyidi?
İçimden Allaha dua ederken dış kapı açıldı ve Kuzey içeri girdi. Ohh şükür. Kuzeyi gördüğüme bu kadar sevineceğimi kim söyledi ki?
" Canım! " şakıyarak kalktım yerimden. " Hoş geldin. "
Ve tabi Kuzeyin şaşkın bakışlarıyla karşılaşıtım. Sanırım daha koltukta oturan bombayı farketmemişti.
" Dolunay surat ne olu..."
" Bak kim geldi bize. " diyip Tahsin dedeyi farketmesi için kaş göz işareti de yaptım. Ahh ahh. Yürüyen tabela oldum resmen. Ben bu hallere düşecek kıznıydım?
" Dede. Hoş geldin. " dedi nihayet şaşkınlığından kurtulduğunda Kuzey bey. Soğuk nevale işte. İnsan gidip bi sarılır.
" Hoş buldum oğlum. Hoş buldum da sen neden geç saatlere kadar çalışıyorsun. Daha yeni evlisiniz siz. İş kaçmıyor ya. Bu günlerin tadını çıkarın. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen... Ben... Biz...
RomanceBen Güneştim ve ait olduģum gökyüzünü onun gözlerinde bulmuştum...