Bölüm 32

102 11 14
                                        

Keyifli okumalarrr:) Sezon finali gibi bir şeydi ve ben geldim işte.

Şarkı: Sezen Aksu- İki gözüm

Çayımın  bir dansçı misali kıvranarak havaya karışan dumanını izlerken derin bir nefes çektim içime.  Bazen ne kadar nefes alırsam alayım yetmeyecek gibi geliyordu.  Şimdi de öyle hissediyordum. Boğuluyordum sanki. Umutsuzluk etrafımı sarıp sarmalamıştı. Oysaki daha bir kaç hafta önce baharla birlikte gelecek olan umudu bekliyordum. Ama bahara daha çok zaman vardı. Dışarıda tüm şiddetiyle yağan kar da bunu gösteriyordu.  Yine de içimde hiç sönmeyen ve kalbimi ısıtan bir ateş vardı ve ben o ateş sayesinde yaşıyordum.

" Boşanmak istiyorum! " demiştim. O zamandan sonra Kuzeyin yüzünü dahi görmemiştim. Bütün günümü okulda ve işte geçiriyordum. Eve gizli gizli girip  çıkıyordum. Eski hallerimize dönmüştük yine. Eve ilk geldiģim günlerdeki gibiydi her şey.  Onunla yüzleşmek olmasını istediklerim listesinin sonlarında bile değildi. Öyle ya da böyle boşanacaktık. Tabii ben dava açabilirsem! Dava açmam için bir avukata ihtiyacım vardı. Avukat bulmam için de para gerekiyordu. E para nerdeydi? Dağa kaçmıştı. Dağ nerdeydi?  Onu zaten hiç bilmiyordum!

Bir nefes daha çektim içime ve bu sefer biraz sesli şekilde vermiş olmalıyım ki,  karşımda oturmuş kitabını okuyan Ayşegül bana bakmıştı.

" Hala aynı mesele mi? " Ve evet. Ayşegüle her şeyi anlatmıştım. Zaten şübhelenmeye başladığını biliyordum. Anlatdığımda beklediģim kadar büyük tepki göstermemişti. Ben bana kırılacağını düşünmüştüm ama o bunun yerine bana kocaman sarılıp yanımda olduğunu söylemişti.

" Evet. Hala nereden para bulacağımı bilmiyorum. " dedim umutsuzlukla.

" Ben vereyim diyeceğim ama o kadar fazla param yok. " dedi üzgün halde.

" Saçmalama. Senin de durumunu biliyorum. O parayı bir şekilde bulacağım. Ama nereden? İşte orası muamma. "

" Annenlerden istesen? "

" Tabii. Hatta isterken  " Anneciğim ya sevgili damadınıza boşanma davası açacağım da. Bana biraz para yollaya bilir misiniz? " diye sorarım. " dedim gözlerimi devirerek.

" Tamam. Kabul ediyorum saçma bir fikirdi. Sadece sana yardım etmek istiyorum ve elimden hiç bir şey gelmiyor. Sürekli düşünüyorsun. Derslerde ağzını bıçak bile açmıyor. " dedi dudaklarını bükerek.

Bana yardım etmek istediğinin farkındaydım. Üzgün haline dayanamadım ve ona gerçek bir gülümseme yolladım. Bu "iyi olacağım" demekti.

Saatime baktıktan sonra masadan notlarımı toplamaya başladım. Güya ders çalışacaktım ama okuduklarımdan tek kelime bile anlamamıştım.

" Hadi geç kalacağız derse. " dedim Ayşegüle. O da eşyalarını topladıktan sonra kantinden çıktık. Yine bol düşünmeli geçecek bir ders beni bekliyordu.

************************

Buz gibi Ankara havasından kendimi kafeye atdığımda içerinin sıcaklığı yüzüme vurmuştu. Ellerim ve burnum donmuştu resmen. Salak gibi eldivenlerimi otobüste unutmuştum. Bugünlerde kendimi bir yerlerde unutacağımdan korkuyordum.

Diğer günlere nazaran kafede insan oldukca azdı. Ama yine de her kes bir yerlere koşuşturuyordu. Olanlara anlam veremeyerek personel odasına geçtim. Paltomu ve çantamı dolaba tıkıştırdıktan sonra önlüğümü taktım. Yeniden içeri döndüğümde kendime yapacak bir şeyler bulmaya çalıştım ama her yer olması gerektiğinden düzenliydi. Boşalan bir masayı toparladım. Mutfakta Cihanı yakalayınca dayanamadım ve sordum.

Sen... Ben... Biz...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin