Salam hamıyaaaaa. Bölüm geldi nihayettt. Buyrun efendim. Bol bol yorum yapın lütfennnn ♡ ♡ ♡ ♡ ♡
Bu bölümü kendime ithaf ediyorum çünki bu şahsiyyet matematik sınavından A aldı. Ben A aldım. A aldım ben. Aldım A ben. Ohh bunu da söyledigime göre gidip rahat bir uyku çekebilirim.Keyifli okumalar :)
Merdivenlerin sonuna geldiğimde karşılaştığım manzara tam olarak şuydu: ağlayan bir Neslihan abla ve onun başında zebani misali dikilen Kuzey efendi. Ne olduğunu tam olarak anlamamıştım ama emindim ki suç mavi gözdeydi. Yine bir öküzlük yapmış ve kırmıştı herhalde kadını.
" Neler oluyor? Neslihan abla niye ağlıyorsun? " diyerek Neslihan ablaya yaklaştım. " Ablacım biri seni kıracak bir şey mi yaptı? " dedim ve Kuzeye kötü bir bakış atdım.
Benim konuşmamla Neslihan ablanın aģlaması artmıştı ve artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
" Ne yaptın ona?" diyerek bu sefer Kuzeye taraf konuştum. Sürekli insanların kalbini kırması sinirlerimi bozuyordu.
" Hah. Ben mi ona bir şey yapmışım? O kadar emin olma bence. "
" Sen yapmışsındır tabi. Ne dedin de bu kadın böyle ağlıyor? "
" Bak dolunay surat. Zaten sinirliyim sen de konuşup asabımı bozma. Ne olduğunu bana değil ablacığına sor istersen? Ne cevap verecek ben de merak ediyorum. "
" Ne demek istiyorsun? "
" Senin çok sevgili ablan aylardır hırsızlık yapıyormuş. Senin için ayırdığım kartı bir şekilde yürütmüş ve hiç kimsenin ruhu duymamış. "
Nasıl ya? İnanmıyordum. Neslihan abla böyle bir şeyi nasıl yapardı?
Şaşkın bakışlarımı Neslihan ablaya çevirdim.
" Doğru mu söylüyor ablacım. " diye sordum Neslihan ablaya. Dinlemeden yargılamak istemiyordum. O böyle ağlarken nasıl ona kötü davrana bilirdim ki?
"Ben... Ben yapmak zorundaydım. Başka çarem yoktu. " dedi ve daha çok ağlamaya başladı.
Hemen mutfaktan bir bardak su getirdim ve Kuzey şaşkın bakışlarına aldırmadan Neslihan ablaya içirmeye çalıştım.
" Biraz sakinleş hadi. Sonra da bize ne olduğunu anlat. "
Titreyen ellerine rağmen bir kaç yudum su içti ve biraz sakinleştikden sonra anlatmaya başladı.
" Benim bir oğlum var ellerinizden öper. Bu yıl on altısına bastı. Oğlum daha iki yaşındayken babasını trafik kazasında kaybetdik. Bu yaşına kadar ben büyütdüm onu. Bir gece çok ateşlendi. Ne yaptıysam düşüremedim ateşini. Hemen komşularla hastaneye görürdük. Bir sürü tahlil yaptılar, kan aldılar oğlumdan. Sonra doktor yanına çağırdı beni ve kanser dedi oğlun. Bir şey yapmazsan ölecek. O öyle duygusuzca konuştu ciğerimi yaktığını bilmeden. Başka çarem yoktu. Yemin ederim eger verebilseydim canımı verirdim ona. Kime sordum yok dedi. Akrabalardan da hayır yok. Sonra masanın üstünde kartı gördüm. Şeytana uydum. Önce bir kaç gün sakladım. Sonra soran olmayınca da para çektim. Hep bir gözüm kapıdaydı polis gelecek mi diye. Ama pişman mısın diye soruyorsanız hayır asla değilim. Ben hırsızlık yaptım ama oğlum bir gece daha rahat ağrısız uyudu. Ben bir gece daha onun kokusunu çektim içime. Polise vereceksen ver Kuzey bey oğlum. Ama yalvarırım oğlumu başsız koyma. Ölmesin oģlum. Babasından sonra onun ölmesine dayanamam. Ben de ölürüm." Konuşmaya çalışsa da hıçkırığını durduramıyordu. Göz yaşlarımı silip sıkıca sarıldım Neslihan ablaya.
" Korkma ablacım. Ayrılmayacaksın oğlundan. İyileştiğini de göreceksin inşallah. Merak etme sen. " dedim ve güven vermek istercesine gülümsedim ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen... Ben... Biz...
RomantikBen Güneştim ve ait olduģum gökyüzünü onun gözlerinde bulmuştum...