Bölüm 34

90 10 8
                                    

Keyifli okumalarrrr....

Not:34-cü bölümde Güneşin annesinin adını koydum:D Adı Melek. Okuyunca kim bu demeyin:D

Bavuluma gerekli olan eşyalarımı koyduktan sonra zorla da olsa kapatabildim ve onu da diģer bavulun yanına koydum. Yarın sabah uçakla yola çıkacaktık. Hem heyecanlı hem de fazlasıyla tedirgindim. Ama kesinlikle kararlıydım. Bir şekilde boşanma konusunu bizimkilere açacaktım.

Son iki hafta su gibi akmıştı ve artık mart ayındaydık. Günlerin nasıl geçtiğini kavrayamamıştım bile. Genellikle okula gitmiş ve iş aramakla meşgül olmuştum. Ki tüm aramalarım sonuçsuz kalmıştı. Kafedeki işi de binbir zorlukla bulduģumu düşünürsek bu gayet normaldi. Artık döndükten sonra aramaya devam edecektim.   Düğün için kendime güzel bir elbise -o parayı verirken kalbim ağrımıştı resmen -almıştım. Tabii bunda Funda hanım da büyük bir katkısı vardı. Beni bir kaç kez aramış ve eıbisemin rengini, modelini sormuştu. Sanırım kayınvalidem modaya fazlaca düşkündü.  Yani kaģıt üstünde kayınvalidem. Ya da her neyse işte.

Okul konusu da hallolmuştu. Kuzey söylediģini yapmış ve sanırım direk rektörle konuşmuştu. Doğrusu bazen Arslanlıların ne kadar güçlü olduğunu unutuyordum.

Kuzeyle aramız sanırım... normaldi. Yani öyle abartılacak kadar yakın değildik ama en azından sabahları birbirimize "günaydın" diyebiliyorduk.  Aslında bunda Kuzeyin büyük payı vardı. Bu aralar çok sakindi ve beni gıçık edecek şeyler söylemiyordu. Anladığım kadarıyla onun için çok yoğun olmuştu son haftalar. Bazı günler görememiştim bile. Ben de o olmadığı zamanlar evde keyif yapmıştım. Evde olmaması işime yarıyordu doģrusu. Hiç değilse kafam karışmıyordu. O olmadığında düşünmek ve karar vermek daha kolaydı.

Düşüncelerimin yine ona kaydığını farketdiğimde kafamı toparlanmak istercesine salladım ve banyoya girdim. Dişlerimi fırçladıktan sonra uyumaya hazırdım.  Hiçbir şey düşünmemeye çalışarak kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Sabah alarmım çalar çalmaz uyanmıştım. Oyalanmadan üstümü değişmiş bavullarımla birlikte aşağı inmiştim.  Kuzey uyanmış mıdır diye düşünürken onu mutfakta kahve yaparken bulmuştum. Önce bana bakmış ve gülümseyerek " Günaydın" demişti. Baya neşeli bir hali vardı. Sanki günlerdir çalışan o değilmiş gibi dinç ve keyifliydi. Hazır olan kahveyi önündeki fincanlara doldurdu ve birini bana uzatdı. Şaşkınca bi Kuzeye bi de bana uzatdığı kahveye bakmıştım. Teşekkür ederek kahveden bir yudum aldım. Enfesti. Bir şeyler atıştırdıktan sonra evden çıkmayı başarmıştık.

Benim için baya heyecanlı geçen uçak yolculuğunun ardından memleketime varmıştık. Havaalanına gelen şoför de araba da yeniydi. En azından ben daha önce görmemiştim. Artık Kuzeyin araba kolleksiyonu olduğundan emindim. Kuzey arabayı kendisinin kullanacağını söyleyerek şoförü yollamıştı.

İlk önce nereye gideceğimizi bilmiyordum ama yolun bizim eve gitdiğini anladığımda içimde bi sıcaklık oluşmuştu. Beni ailemin yanına götürüyordu. Eve yaklaştıkca onları ne kadar fazla özlediğimi farkediyordum.

Evin önüne vardığımızda heyecanla kemerimi çözmüşdüm. Kuzeyle birlikte arabadan inerken söyleyeceğim şey konusunda emin değildim. Ama kendime fazla düşünmek için zaman tanımadım ve konuşmaya başladım.

" Şey... sen gelme istersen. "

" Neden? " diye sordu şaşkınca.

" Yalnız gidersem aramızın kötü olduģuna inanmaları daha kolay olur. Hem sizinkileri hem de bizimkileri ikna edebilmek için bir yerden başlamak gerek değil mi? "

Sen... Ben... Biz...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin