Keyifli okumalar herkese :) Yalnışım varsa affola. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :)
Not : Bu bölüm benim canım, balım biricik dostum NuraneTva ya. Hastaymış benim tatlı ve minik domuzum. Geçmiş olsun kuzum. ♡♡♡♡
Not : Güneşin elbisesi multi de.
" Pardon. Hesabı ala bilirmiyiz? "
" Tabi efendim. Hemen getiriyorum."
Böylelikle son masa da boşalmış oldu. " Tılsım" çok tanınmış bir kafe olduğundan müşterisi de çok oluyordu. Dersten gelip burada çalışmak baya yorucu oluyordu ama çalışmayı seviyordum. İşe başlayalı neredeyse bir aydan fazla olmuştu olmuştu. İlk maaşımı alıralmaz Sarpa hediye almıştım. Artık hiç para sıkıntım kalmamıştı. En azından kendimi geçindiriyordum. İş arkadaşlarımla da aram çok iyiydi. Hele ki Rabia abla ve onun tatlıları diye bir gerçek varken anlaşmamam mümkün değildi. Ama en önemlisi artık kendimi yalnız hissetmiyordum. En azından tanıdığım, konuşa bildiğim birileri vardı.
Ama tabi ki hiç kimse ailemin yerini vermiyordu. Onları gerçekten çok özlemiştim. Her gün konuşuyorduk ama yetmiyordu. Annemle her konuşmamızda ağlıyorduk. Beni - kocamla beraber- eve davet ediyorlardı ama ben her seferinde derslerimin çok yoğun olduğunu bahane ediyordum. Sorun şuydu ki onları ziyaret edebileceğim bir kocam yoktu.
Evdeki durumlar hep aynıydı. Kuzeyi hiç görmüyordum zaten görmekte istemiyordum. Ne yaptıklarını, ne de söylediģi o sözleri unutamamıştım. Ona karşı hissetdiklerimi adlandıramazdım. Kızgınmıydım? Evet. Çokca. Kırgınmıydım? Hayır çünki insan sadece sevdiklerine kırılırdı. Peki ya nefret? Galiba ilk kez nefreti tadıyordum. Geceleri yemek yemek için bile aşağı inmiyordum sırf onu görmeyeyim diye. Zaten kafede bir şeyler atıştırıyordum. Evde genellikle odamdan çıkmıyordum. Arada Kuzey ve eve getirdiği "misafirler"in sesini duyuyordum. Sırf sesleri gelmesin diye yastıkla tıkıyordum kulaklarımı.
Düşünsenize kocamın evindeydim ama kocam karşıdaki odada başka bir kadınlaydı. Ne kadar da ironikti. Ama artık takmıyordum. Ne yaparsa yapsın umrumda değildi.
Arkadaşlarla vedalaşıp eve gitmek için yola koyuldum. Bugün çok yorulmuşdum ve güzel bir uykuyu haketmiştim.
Bekle beni güzel yatağım, geliyorum.
*********************
Ertesi gün okulun bahçesinde Ayşegülü bekliyordum. Beni erkek arkadaşıyla tanıştıracaktı. İki haftadır her an her gün bahsetdiği sevgilisiyle nihayet tanışacaktım.
" Güneş. "
Adımın söylenmesiyle arkamı döndüm ve bir adet kocaman sırıtan bir Ayşegül ve bir adet yakışıklı bir erkekle karşılaştım. Hımm gerçekten yakışıklıydı. Ayşegülün anlatdığı kadar vardı doğrusu.
"Merhaba. "
" Selam canım. " diyip sıkıca sarıldı bana Ayşegül. Heyecanlı olduğu her halinden belliydi. Bu çocuğa çok deģer veriyordu kesin.
"Canım bu sana anlata anlata bitiremediğim çok yakın arkadaşım Güneş. Güneş bu da sevgilim- bu kısımda yanakları kızardı- Murat." diye tanıştırdı bizi.
" Memnun oldum. "
" Ben de. "
*******************
" Ya Güneş çok yakışıklı dimi? Sence nasıl? Beğendin mi? Yani onu görünce o kadar garip oluyorum ki anlatamam. Kalbim öyle hızlı atmaya başlıyor ki ve bi bakıyorum karnımda böyle nasıl desem kelebekler uçuşuyor sanki. Tamam biliyorum daha çok yeni ama sanırım aşık oldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen... Ben... Biz...
RomanceBen Güneştim ve ait olduģum gökyüzünü onun gözlerinde bulmuştum...