Bölüm 36

88 10 12
                                    

Nihayettt bitirebildim. Umarım seversiniz. Aslında daha devam edecekti ama gelecek bölüme de bir şey kalsın değil mi:) Kesinlikle kısa bir bölüm değil(en azından bana göre:D)

Umarım seversiniz. Yorumlarınızı bekliyorum:)

Multi: Güneşin saçı ve elbisesi.

Keyifli okumalarrrrrr; )


Ellerimin titremesini durdurabildiğimde salona annemlerin yanına dönmüştüm. Kuzeyin - daha çok dudaklarının, nefesinin- etkisini gece boyunca üstümden atamamıştım. Hatırladıkça yanaklarım kızarıyor, kalbim o anda olduğu gibi çarpmaya başlıyordu. Gerçi aklımdan çıkmadığı için hatırlamama da gerek kalmıyordu. Kısacası herkesin bolbol eğlendiği, benimse kalbimi küt küt attıran bir gece olmuştu.

Hislerimin ne olduğunu bile anlayamıyordum. Kızgın mıydım, değil miydim bilmiyordum. Hissetdiklerim daha çok şey gibiydi... Heyecan? Evet! Heyecanlanmıştım! Böyle hissetmeye hakkım var mıydı? Kalbime yine bir ağırlık çökmüştü. Taşıyamıyordum. Nefes alamıyordum. Neler oluyordu bana? Buz gibi havaya aldırmadan balkona çıktım. Soğuk tüm vücudumu sararken biraz rahatladıģımı hissettim. Aptalca bir yakınlaşma mı beni bu hale sokmuştu? Bu hissi tanıyordum. Onun bana her bakışında, her bağırışında, her gülüşünde, her nefretinde tatmıştım bu hissi. Ne zamandır böyleydim ben? Ne zamandır kalbimin üstündeki karpuzla yaşıyordum? Evet. O yük en az bir karpuz kadar ağırdı. Ama ben o kadar güçlü değildim ki. Çabuk yorulurdum bir kere. Nasıl tapşırdım bu yükü yalnız başıma? İçime derin bir nefes çektim. Buna bir son vermeliydim. En kısa zamanda boşanma meselesini konuşmalı ve tüm bunlardan- kalbimdeki karpuzdan, en önemlisi Kuzeyden- kaçabildiğim kadar uzağa kaçmalıydım. Kaçmak korkakların yaptığı şeydi, biliyordum. Ama bir kereliğine olsun ben de korkak olamaz mıydım? Kalbimde yeterince insan vardı zaten. Hiç boş yer kalmamıştı. Bir de onu sürekli kıracak birine nasıl yer açardım? Sığmazdı. Taşardı. Tüm vücuduma yayılırdı. Hiç kimseye göstermediği tepkileri göstermeye başlamıştı kalbim bu aralar. İyice arsızlaşmıştı. Yasaktı bundan sonra ona öyle çarpmak. Peşinden biri mi koşturuyordu? Allah. Allah.

Titrediğimi fark ettiğimde yeniden sıcacık odaya geri döndüm. Üşümek iyi gelmişti. Beynim çalışmaya başlamıştı en azından. Soğuk iyiydi. İnsanı mantıklı düşünmeye itiyordu.

Sadece benim nefes seslerimin duyulduğu odayı süzdüm. Benim uyuduğum koskocaman yatağa baktım önce. Sonra Kuzeyin uyuduğu koltuğa. Yalnızdım. Şükürler olsun ki. Olanlardan sonra onunla aynı odada olduğumu düşünemiyordum bile. Fulya hanıma içimden teşekkürlerimi yolladım. Yarın yine karşılaşacağımız aklıma gelince inleyerek kendimi yatağa attım. Aynı evdeyken, bi de üstüne üstlük evliyken ondan nasıl uzak kalabilirdim ki? Ama yakın olmak da bana iyi gelmiyordu. Ah! Kafam çatlayacaktı artık düşünmekten! Üstümü değiştirip hızlıca pijamalarımı giydim. Güzel bir uyku iyi gelebilirdi.

************************

Gözlerimi zorla araladıģımda uyanmamak için direnen vücuduma inat belimi yataktan kaldırdım ve yastıģıma yaslandım. İçimden öğlene kadar uyumak gelse de bu evde gün erkenden başlıyordu. Sanırım Tahsin dede yüzünden kazanılmış bir alışkanlıktı. Güçbela sıcacık yorgandan ayrıldığımda kendimi duşa atmıştım. Saçlarımı kuruttuktan sonra önceden seçtiğim kıyafetleri üzerime geçirip banyodan çıktım. Banyo kapısını arkamda bırakırken hala dağınık olan yatakta yastığıma sarılarak uzanmış Kuzeyi görmek beni şaşırtmıştı. Gözleri kapalıydı. Uyuyor muydu? Yüzündeki huzurlu ifadenin sebebini öğrenmek istedim bir an. Onu süzdüğümü fark ettiģimde gözlerimi kaçırdım ve aynanın karşısına geçtim. Niye bu kadar erken gelmişti ki? Azıcık daha geç gelse olmuyor muydu? Hiç olmasa kendimi hazırlardım! Aynada kendime bakarken umutsuzca iç çektim. Saçlarımı nasıl yapsaydım acaba? Topuz yakışır mıydı ki? Elime tokayı alıp gelişigüzel at kuyruğu yaptım. İlk denememde gayet güzel olmuştu.

Sen... Ben... Biz...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin