Hatam varsa affola. Her kese keyifli okumalar:) Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi eksik etmeyin lütfen:)
Neydi beni korkutan o gözlerde. Ya da gerçekten korkmuşmuydum o delici mavilerden. Korku deyilse peki ne hissetdigim? Düşüne bildiğim tek şey bu. Her kes yerlerine geçerken de, teyzem söhbete başlarken de, kızlar bana bakıp pis pis sırıtarken de yalnızca bunu düşünüyorum. Cesaret edip yeniden bakamıyorum da o mavilere. Hissetdireceklerinden korkuyorum çünki. Bana hissetdireceyi korkudan korkuyorum.
Düşüncelerimden Tahsin beyin "Güneş kızım sen nasılsın? " sorusuyla sıyrılıyorum. Aynı mavilerden onda da var. Ama bu mavilerde gördüyüm şey şevkat ve sevecenlik. "İyiyim efendim. Teşekkür ederim. " diye cevap veriyorum Tahsin beyin sorusuna." Bey de neymiş. Dede diyeceksin bana. Artık senin de deden sayılırım. " diye konuşuyor tatlı bir sitemle. Hafifce tebessüm ediyorum ona. Sonra babamla sohbet etmeye başlıyor.
Sohbetden anladığım kadarıyla Tahsin beyin gelini Fulya hanım benim kaynanam oluyor. Çok alımlı ve güzel bir bayan ve geldiğinden beri yüzünden gülümseme hiç eksik olmadı. Gördüģüm kadarıyla da ammemle gayet iyi anlaşmışlar. Tahsin beyin oğlu Tayfun beyse kayınbabam sanırım. Off böyle söyleyince de garip oluyomuş. Ama hala mavi gözün adını bilmiyorum. Çaktırmadan süzmeye çalışıyorum onu. Çok uzun boyu var. Hafif esmer tenli. Ve o çok büyük görünüyor. Yani gercekten iri. Kilolu asla deyil ama kol kasları ceketinin üstünden bile belli oluyor. En dikkat çekici özelliyi mavi, delici gözleri . Tam bu sırada göz göze geliyoruz. Hemen kaçırıyorum gözlerimi. Ahh yine ve yine salak ben. Resmen çocuğu süzerken yakalandım. Çok kızarmasam bari. Beyaz tenli olduğum için hemen domates rengini alıyorum çünkü.
Annemin "Güneş kızım hadi kahveleri yap ." demesi kurtarıcım oluyor resmen. Seviyorum seni annem. Hemen yerimden kalkıp mutfağa yürüyorum. Elçin de hemen peşimden geliyor.
Bi dakika ya. Ben niye gelmiştim mutfağa? Hah tamam kahve yapmaya. Kahve nasıl yapılıyordu ki? İnanmıyorum. Gerçekten kahve nasıl yapılır hatırlayamıyorum. "Yaa Elçin , sanırım hafıza kaybı yaşıyorum. Kahve yapmayı unutdum. " diye konuşuyorum. Ohh şükür. Konuşmayı unutmamışım.
"Çekil kenara şapşik. Ben yaparım kahveyi. Sen heyecandan adını unutacaksın neredeyse. " diye gülerek konuşuyor Elçin. Dil çıkarıyorum ona karşılık olarak. Bu onu daha çok güldürüyor .
Bir kaç dakika sonra Elçin kahve dolu tepsiyi elime tutuşduruyor "Dikkat et de dökme. " diyerek.
Kızgın gözlerle bakıyorum ona. Gören de çok sakarım sanacak. Tamam zamanında amcamın kafasına çay dökmüşlüyüm var ama bu beni sakar biri yapmaz. Ne olmuş yani günde on kere düşme tehlikesi atlatıyorsam yani. Hiçte sakar değilim. Ayy inşallah dökmem yaaa.
Kahveleri dikkatlice servis etmeye başlıyorum. Hiç kimseyle göz göze gelmemek en iyisi. Daha da heyecanlanırım çünki. Hele mavi göze bakarsam direk bayılırım sanırım. Yakalandığım için hala utanıyorum zaten.
Kahveler içildikten sonra Tahsin bey konuşmaya başlıyor. "Gelelim sebebi ziyaretimize. Aslında kızımızla oğlumuz bir birini gördü beğendi demem gerekiyor ama malasef ilk kez birbirilerini görüyolar. " diyip gülüyor. Bu sözü her kesi güldürüyor. Bi tek ben ve damat bey gülmüyoruz. Şu gerginlikle gülmek bir kenara konuşmak bile gelmiyor içimden. "Yıllar önce Mehmetle tanışmamız çok tesadüfen olmuştu. Eger şimdi hayatdaysam onun sayesindedir. Bu hikayeyi hiç bir zaman hiç kimseye anlatmadım çünki Mehmet böyle istedi. Ama ondan bir söz istedim. Ya çoçuklarımızı ya da torunlarımızı evlendireceyiz . Aradan uzun zaman geçti. Allah size Güneşi verdi , bize de Kuzeyi. Şimdi verilen sözün tutulma zamanı. Allahın emri Peygamberin kabri ile kızınızı oģlumuza istiyoruz. " diye bitiriyor cümlesini. Bense hala Kuzey isminde takılı kaldım. Demek ki mavi gözün ismi Kuzeymiş. Düşüncelerimi babamın konuşması bölüyor.
" Babam öldüyünde ona bu sözü verdim dogrudur. Ama bu kızımın hayatı. Benim kadar onun da sözü önemli. O yüzden ben ona da sormak istiyorum. " diyor ve bana dönüyor. "Kızım sen ne diyorsun? "
Babamın bu sorusuyla her kes bana bakıyor. Aslında şuan her şeyi bitire bilirim. Ama babamın gözünde gördüklerim engelliyor beni. " Siz nasıl uygun görürseniz babacım. " diye cevap veriyorum. Babam bana ışıl-ışıl gözeriyle bakıyor ve yeniden Tahsin beye dönüyor ve "O halde hayırlı olsun diyelim. " diyor. Tahsin bey memnun olmuş ifadeyle bakıyor babama. Sonra sırayla el öpmeye başlıyorum. Babam başıma öpücük kondurup sıkıca sarılıyor bana.
Yüzük takma merasiminde yine kafamı kaldırmıyorum. Tahsin bey yüzükleri takmadan önce küçük bir konuşma yapıyor. "Mehmetle bizim tanışmamıza ne derseniz diyin ama ben kader diyorum. Sizin kaderiniz yıllar önce yazıldı çocuklar. Ömür boyu mutlu olun inşallah. " dedikten sonra takıyor yüzüklerimizi.
Melis çikolata dağıtıyor her kese. Çikolatamı afiyetle yerken Tahsin beyin " Uzatmaya hiç gerek yok. En kısa zamanda yapalım düyünü. Artık torun sevmek istiyorum. " demesiyle donup kalıyorum. Yangından mal mı kaçırıyoruz? Ne bu acale?
" Çocuklar tanısınlar önce bir birileini babacım. " diye konuşuyor Fulya hanım. Ben bu kadını sevmeye başladım yaa.
" Evlenince tanırlar işte. Ben yaşlı bir adamım. Bir ayağım da çukurda. Yarına sağ çıkıp çıkmayacağım da belli deyil .Ölmeden önce görevim mürvetlerini işte. Bir ay içinde yapalım nikahlarını. Mehmet göremedi bari ben göreyim sözün tutulduğunu. " diye konuşmaya devam ediyor Tahsin bey. Babam kararsızca bakıyor Tahsin beye. Hiç kimse bir şey söylemiyor. Mavi göz de ağzını açıp tek kelime söylemiyor. Pek meraklı herhalde evlenmeye. Sonunda babam derin bir nefes alıb "Size de uygunsa tamam öyleyse. Bir ay sonra yapalım düğünü. " diyor. Tahsin bey kocaman gülümseyerek "O halde yarın çoçuklar gidip gün alsınlar. " diyor. Gülersin tabi. Oldu istediğin. Bi dakika? Biz yarın nikah için gün almaya mı gidiyoruz? Mavi göz ve ben? İkimiz? Yalnız? Allahım sen yardım et.
Sohbet büyüklerin kendi arasında konuşmasıyla devam ediyor. Bense sadece düşünüyorum. Ciddi ciddi bir ay sonra evleniyorum . Ne evlilik hakkında bir şey biliyorum, ne de kocam hakkında. Babamın sözünü sözüm bilerek girdiğim bu yolda başıma neler gelecek bilmiyorum. Tek umudum çok yara almadan yolun sonuna ulaşa bilmek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen... Ben... Biz...
RomanceBen Güneştim ve ait olduģum gökyüzünü onun gözlerinde bulmuştum...