2.Morlar Kraliçesi

94K 3.9K 341
                                    



2. Morlar Kraliçesi

Eylül'den...


Aradan geçen bir hafta boyunca Erdem denen o pislik abidesi adama neler yapabileceğimi düşündüm. Ama sadece düşünmekle kaldım... Çünkü adam akıllı adamın neci olduğunu bile bilmiyordum, kaldı ki ona nasıl zarar vereceğimi bileydim. Birkaç sefer, geçen gittiğim barına gittim ama elim boş geri döndüm. Uzaktan izlemekle olmuyormuş. Adamın zırh gibi korunan mekânı vardı. Benim gibi güçsüz bir kız nasıl ve ne şekilde o adama zarar vermeliydi ki hâlâ bulamamıştım. Adama fiziki zarar vermeye kalksam zarar görmüş olan yine ben olurdum. O kas yığınıyla baş etmek zor görünüyor, denemek aptallık olurdu.

"O kızla görüşmeyeceksin duydun mu beni!" dedim dişlerimi sıkarak düşüncelerimin verdiği dahası veremediği sonucun siniriyle.

Egemen okula gitmeden her sabah aynı nasihati veriyordum. Ablayım ya hani büyüklüğümü gösteriyordum. Ama onun iyiliği içindi. Bir daha bu halde eve gelmesine hem dayanamazdım hem de çıldırırdım. Sırf bu nedenle devamlı aynı şeyleri söylüyordum. O duymaktan bıkmıştı, bende söylemekten. Ama onun görüşmediğine inanana kadar devam edecektim. Kardeşimi sokakta bulmamıştım hani. Sonuçta anneciğim ve babacığımın en özel anlarından doğan aşk ürünüydü.

"Duydum duydum!" dedi dişlerini sıkarak. " Yeter bıktırdın beni." Okul gömleğinin yakalarını çırptı. Ben çırpmıyordum ama bu beyimiz çırpıyordu. Ufacık bir nasihati bile kabul etmiyordu. Vallahi dövsem çok değildi.

"Okulda gözüm üzerinde ona göre," dedim yaptığı atarı yok sayıp büyüklüğümü göstererek. Sırf göz kulak olmak için onu yanıma yollamışlardı. Tamam, dersleri iyi diye gevşek bırakmış olabilirdim biraz ama ne bileyim âşık olmak gibi bir saçmalığa tutulacağını. Arada beni çıldırtmak dışında zararsız biri olsa da bu olay o zararsız hallerini götürmüştü.

"Biliyorum! Seni de aşağıda bekliyorum." Öfkeyle soluyarak gözlerini devirip kapıdan çıktı. Eşek sıpası demek dilimin ucuna gelse de sustum. Annem ve babamı aramızda olan bu saçma olaya katamazdım.

Resim alanı dışında alakasız bir meslekle uğraşıyordum. Bir kimya öğretmeniydim. Kimya öğretmenliği annem istediği için seçmiş olabilirdim. Nasıl böyle bir şeyi yaptığımı şu an bile anlayamasam da sırf annem için okuduğum bir okulumun varlığı tamamıyla bir gerçekti. Severek okumadım ama severek mesleğimi yapıyordum. Birilerine bilgi aktarmak zevkli bir işti. Özellikle kendini bilmiş sanan veletlere yeni bilgiler aktarmak gerçekten çok zevkliydi.

Pembe ayakkabımı giyinip aynadan kendime baktım. Siyah kalem eteğimin üzerine pudra gömleğim, siyah ceketimle çok şeker olmuştum. Kabanımı vestiyerden aldığım gibi kendime daha fazla bakmadan evden çıktım. Kapımı kilitleyip asansörü beklememek için merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden inerken sarı saçlarımı havalandırmayı da ihmal etmedim. Sabah yürüyüşümü bu canım merdivenlerle de bu yolla yapmış sayılırdım.

"Hadi abla geç kalacağız. İlk ders Mustafa Hocanın, adam beni derse almayacak." Mustafa hoca okulun emektar matematik öğretmeniydi ve bu yalancı korkağın bahsettiği gibi derse almamazlık yapmazdı. Yalnız Mustafa Hoca bir taneydi. Adam yaşlı olmasına rağmen hâlâ mükemmel bir matematik anlatışı vardı. Birkaç sefer dersine kulak misafiri olmuştum ve kendisine saygım biraz daha artmıştı.

"Ben konuşurum gerekirse." Arabanın kapısını açıp,"Hadi atla," dedim somurtuk suratına bakıp ve arabaya ondan önce bindim.

Egemen'in de binmesiyle arabayı çalıştırıp, Ankara sokaklarına doğru süzüldüm. Seviyordum bu şehri. Okulu bitirdikten sonra hiç Bursa'ya geri dönmeyi düşünmemiştim. Zaten çalıştığım özel okulla da anlaşınca yıl kaybetmeden işimin başına geçmiştim. Annemler de hiç zaman kaybetmeden yanımdaki danayı adam etmem için bana postalamışlardı, demek istesem de öyle olmamıştı. Egemen gerçekten zeki bir adamdı. Okuldaki notlarının yüksekliğiyle burada daha iyi eğitim alacağını karar vermiştik. Çalıştığımın okulun eğitim seviyesi yüksek olunca da buraya kaydını aldırmıştık. Üniversitesi için iyi bir fırsattı ve bizde değerlendirmiştik. Sızlanıp dursam da aslında onun varlığına öyle çok alışmıştım ki istese de bırakamazdım. Ama arada onu böyle ufak tehditlerle sinir etmekte bana haz veriyordu. Bu yüzden teditlere son gaz devamdı!

Morlar Kraliçesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin