21. Teklif
Eylül'den...
Belki de manyaktım, belki de aklı dengemin kaçıklığı Erdem'le baş göstermişti. Ama yaptığım bu itiraf pek bir başka olmuştu.
"Na... Nasıl anlamadım?" diye ondan beklenmeyen bir kekelemeyi yapan sevdiğimi itiraf ettiğim adamı doğru duyuyordum değil mi? Ah hayır! Bu adamın bunu şap diye anlaması gerekmiyor muydu? Daha nasıl açık söyleyebilirdim!
"Şöyle anlatayım," dedim yanına iyice yaklaşarak aramızdaki mesafeyi azalttım. Bu kadar yakınlık aslında tehlikeliydi ya neyse. Artık Erdem'le beraber olduğumuz için alışsam iyi olacaktı. Ayy ne var? Ben açıldıktan sonra ayrılabilme ihtimali o saniye bitmişti. Ayrıca ben kendimi biliyordum ve o da bu tür yakınlaşma da başına nelerin geldiğini görmüştü. Biz sınırı istesek de aşamazdık. "Ben senden hoşlanıyorum," diyerek dudaklarımı ısırmadan hemen önce düz bir tonda mırıldandım. "Gerçi hoşlantı kısmını geçmiş de olabilirim. Ben anlayamamışım sanırım..." diyerek ondan ziyade iç sesime açıklama yapıyordum ki bir anda ne olduysa kendimi Erdem'in kollarında buldum."Hey düşüreceksin beni!"
"Eylül... Sen..." dese de konuşmadı. Ayol şaşkın çıktı bu adam. Beni kendi etrafında sayısını saymadığım kez çevirdi. Başımın dönmesiyle sıkıca tutundum ve gözlerimi kapattım. Ve bu yaşadığım anın tadını çıkarmaya çalıştım. Sonuçta seven bir adam tarafından daha önce hiç kucaklanıp, döndürülmemiştim.
Beni yere indirdiğinde yüzümü avuçlayarak alnını alnıma yasladı. "Eylül sen beni kandırmıyorsun değil mi? Bak yalansa bundan sonra kimse seni benim elimden alamaz. Senin çağla kıvamındaki gözlerinde kaybolup bir daha bulunamamak istiyorum." Galiba iltifat ettiğini zannediyordu. Gözlerimi devirebilir miyim? "Ben seni gördüğümden beri..." dedi ve sustu. İnanmadı mı başta bu adam? Ayrıca ne dedi bu şaşkın bana. Allah'ım aptal gibi sırıtmak istiyordum ama önce şu yanlış anlamaya bir son vermem gerekiyordu.
"Erdem... Bak asıl sen beni kandırıyorsan seni kimse elimden alamaz."
"Kızım ben ne diye seni kandıracakmışım?"Al işte yine başladık. Ben bu adamla hangi akla hizmet anlaşacağımı düşündüm de açıldım. Bazen bana hayret yani!
"Off başlayacaksak eğer yine ben hiç konuşmayım. Bak zaten gururumu çiğneyip geldim ayağına! Ayrıca senin önce açılman gerekmiyor muydu?"
"Açılsaydım da kafama yine çanta yeseydim değil mi? Bir öpücüğe bile ne kadar acı çektirdin. Nasıl sana seni seviyorum Eylül diyecektim?" Ay canım ya... Ben bu adama neler yapmıştım. Görüyor musun beni!
"Olsun yine de deneyebilirdin." Küçük çocuklar gibi kolumu karnımda bağlayıp yan döndüm. Bari şimdi dese değil mi?
"Eylül bak güzelim..."
"Güzelim deme bana! Sadece geciktirmiş olduğun teklifi yap! Hadi bekliyorum."Ayağımı da sallayarak tam olarak, esaslı olarak başlamaya saniyeler kalan ilişkimin ilk tripini atmaya başladım. Ay ne güzelmiş yahu. Atan kızlara gıcık olurdum. Bu ne naz ne niyaz diye ama haklılarmış yani. Tadı bir ayrıymış.
Erdem'e yandan baktığımda eliyle saçlarını kaşıyordu. Yaşını başını almış adam sonuçta ve bu tür şeylerden galiba hoşlanmıyordu. Soluğunu hızlıca verip beni kollarımdan tutup kendine çevirdi. Önüme gelsene be adam diyeceğim ama koltuk vardı. "Eylül... Sana nasıl hitap edeceğimi bile kestiremiyorum yavrum ben."
"Ee yavrum dedin," diyerek sazan oldum. Bu halime gülüp devam etti.
"Dedim evet ve gördüm ki tepki vermedin. Yani artık senin için o çok sevmediğin sevgi sözcüklerini kullanabilirim demek oluyor." Çarpık gülümsemesiyle vereceğim tepkiyi bekledi. Şimdi kızsam başlamayan ilişkimin içine edecektim. Kızmasam ya alıp başını gider ve beni boğarsa o sözcüklerle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morlar Kraliçesi
HumorBir deli fişek ile zorba hikayesi... Tatlı mı tatlı bir romantik komedi. "Erdem iyi misin? Biz gerçekten birlikte değiliz ya hani." "Olabilir... Ben yaptığım işi ciddiyetle yaparım." Ay şimdi bayılacaktım. Birde iş diyordu. "Erdem çıldırtma beni!" d...