39. Benim!Eylül'den...
Bir sağa...
Bir sola...
Bir sağa...
Bir sola...
Dön dur!
Dön dur!
"Şimdi çıldıracağım! Nerede bu uykucuk? Ay Allah'ım benim uyumam lazım..." diyerek kendi kendime konuşmanın en berbat halini yaşıyordum. Yattığımdan beri, şu yarım saatlik kısımda odadaki kalın perdeleri dahi çeksem de gözüme uyku girmedi. Bu kadar yorgun olmama rağmen uykumun uçmasına ben çıldırmayım da kim çıldırsın? O kadar çok sıkıntı yapmışım ki uykum adeta buhar olup uçtu. Bir saat önceki gereksiz insanların sözlerini düşünüp kendimi paralayarak bir çözüm bulmam lazımdı, ama bulamıyordum. Hoş neye çözüm bulacaktım? Adamım zaten benimle evli ve babaannesini takmamamı tembihlemişti ama işte olmuyordu. Elimde olmadan kendimi o kadına takılı olarak buluyordum. O kadınlarla savaşım başlamıştı. Aslında zafer benim olsa da tekrardan bu zaferi kutlamak istiyordum.
Sırt üstü yattığım yatakta kapının dışından gelen tıkırtılarla gözlerimi kapadım. Neden kapadığımı anlamasam da kapadım işte. Kapının yavaşça açılmasının ardından sessizlikle kapanması ardı ardına gerçekleşti. Sessiz adımlar yanımda durdu ve üzerimdeki ince örtü kalktı. Yanıma yatan ve boynuma gömülen koca gözüme bakmak için gözlerimi açtım. "Hayırdır?" diyerek burada ne yaptığını ya da ne yapmaya çalıştığını merak ederek sordum. Gelmesi iyi olmuştu ama aşağıda tehlikeli varlıkların kolaçan ettiği bir yerde yanıma gelmesi aşırının da aşırısı tehlike barındırıyordu.
"Uyumadın mı sen?" diye anında kafasını kaldırıp soran koca gözlerle bana baktı. Onun bana bakmasıyla kaşlarımı iyice çatarak özlemiş olduğumu anladığım elalara sessiz bir iç çekişle baktım.
"Uyumuş olsam..." dedim ve sustum. Bir anda onu itekleyip kendimden uzaklaştırdım. "Seni nasıl kovarım?" diye doğruldum ve cırt sesimi yeniden çıkardım ama hemen yeniden sessimi kıstım. Geri ağırlık çökmüş bedenimi yatakla buluşturdum. "Erdem ne işin var burada?" Bıkkınlıkla çıkan sesimle kastığım vücudumu da gevşettim.
"Uyuyamadım."
"Bende uyuyamadım! Ama gelip de uyuyamadığım için seni rahatsız etmedim de! Hadi git kimse gelmeden." Kolunu iteleyerek yataktan kalkması bekledim.
"Yavrum kokunu aldım nasıl giderim? Hiç kusura bakma ama gidemem... Hadi susta uyuyalım," diyerek beni takmayarak kollarının arasına aldı ve sıkıca sarıldı.
"Ben yokken nasıl uyuyorsun?" Harbiden bu adam bensiz nasıl uyuyordu?
"O zamanlar uzağımdasın... Ama şimdi yakınımdasın ve dibimde olduğunu bildiğim de uykuya dalamıyorum! Şimdi soruların bittiyse uyuyabilirim miyim?" İstekli çıkan sesine güldüm. Bana olan özlemi gururumu fazlasıyla okşuyordu. Ama... Ama bu durumda onu koynuma alamazdım.
"Ama uyuyamazsın!" diyerek anında karşı çıktım. Rahatça uyuyamazdı... Özellikle ben böyle kıvranırken asla uyuyamazdı! "Erdem ben çok pis sıkıntıdayım yaa... Kalk da bana yardım et." Yattığım yerden kalktım. Küçük yatakta bacaklarımı toplayarak hâlâ yatmakta olan kocama doğru dönerek oturdum. Koluna dokunarak aynı zamanda dürttüm de. Sanırım uyumaya niyet etmişti ama ben bu haldeyken uyuyamazdı.
"Sıkıntı yapacak bir şeyin olmadığını sana daha önce söylemiştim."
"Ay biliyorum aşkım ama o çöp çatanlara hadlerini bildirmem gerek!" diyerek Erdem'in üzerinde olan gözlerimin önüne, aşağıdaki üç cadı geldi ve ben neler yapmam gerektiğini seslice düşünmeye başladım. "Onların gözüne kendimi sokmam lazım. Gerçi sokulmayacak bir kız değilim. Yani değildim... O kızın yanında nedense kendimi ezik hissediyorum! En iyisi biz hep yakın oturalım. Sen elimi sakın bırakma... Hatta dışarı çıkalım, devamlı böyle benimle yalnız kalmak istiyormuşsun havası oluşturalım." Erdem'den çok kendi kendime konuşmaya başlamamla oflamaya başladı. Ama böyle elimi bırakmazsa onları çıldırtırdık ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morlar Kraliçesi
HumorBir deli fişek ile zorba hikayesi... Tatlı mı tatlı bir romantik komedi. "Erdem iyi misin? Biz gerçekten birlikte değiliz ya hani." "Olabilir... Ben yaptığım işi ciddiyetle yaparım." Ay şimdi bayılacaktım. Birde iş diyordu. "Erdem çıldırtma beni!" d...