10. Egemen ! ! !

57.5K 3.4K 191
                                    




          

Herkese merhaba. Geçen hafta bölüm gelemedi ama bu hafta size iki bölüm getirdim. Zamanım olursa bir bölüm daha yayınlamaya çalışacağım.

Seviliyorsunuz. Keyifli okumalar.

10. Egemen!

Eylül'den...

Sessiz geçen çorba faslından sonra ana yemeklere sonunda geçmiştik. Sanki zaman yavaş mı akıyordu ne? Evet, evet kesinlikle zaman çok yavaş ilerliyordu. Dibimde bana bakıp yemek yiyen bir Erdem ile haklı olarak zorlu geçiyordu.

İzlenildiğimi anlamazdım kolay ama bu adam resmen Kübra'nın öğlenki söylediği gibi yiyecekmiş kavramının hakkını vererek bakıyordu. Annem sofrada olmasa masadakilerin hepsini kafasına geçirmiştim de işte elimi kolumu bağlayan annem vardı.

Pilavımdan bir çatal almıştım ki bir kez daha baktı. Ama yeter be! Ayağımdaki sivri uçlu ev ayakkabımla dizine bir tane geçirdim. Anında, "Ahhh!" diye böğürdü ayıcığım. Sesi sofrada bir anda yankılandığı için herkes direk bana baktı. Bu kadar mı belli etmiştim ona ufacık dokunduğumu?

Herkesin bakışları Erdem ve benim aramda dolaşsa da bir şey yapmamış gibi suyumdan bir yudum aldım. Erdem bir bana baktı bir de sofradakilerin hepsine. En sonunda boğazını temizledi ve ağzını açabildi. Açıklasın bakalım nasıl açıklayacaksa... "Şey ayağıma kramp girdi de. " İçtiğim suyu püskürtmemek için zor durdum. Adamdaki yalana bak. Krampmış! İnşallah ayağına daha beter kramplar girerdi. Bir kez daha vurdum. "Ahh!" diye bir kez daha inledi. Oh olsun bana yaptıklarının ufak cezasıydı. Yüzsüz gibi bir de evime geliyordu.

"Erdem oğlum iyi misin?" Annem de hemen soruyordu. Misafirini ne kadar çok seviyordu, bu kadın. Turp gibi daha ne olsun ki. Benden sağlamdır kesin!

"İyiyim Havva Teyze, şimdi geçer,"  derken son cümlesini dişlerini sıkarak söyledi. İşte buna gülünürdü. Ama şu durumda gülünmezdi. Neyse artık şu istenmeyen misafir gitsin de evimden kahkaha atarak gülerdim.

Annem benim gözümün içine kızarak baktıktan sonra konuyu değiştirmek için Güneş'e laf attı. "Güneş kızım sen nasılsın? Beğendin mi yemekleri?" derken aynı zamanda kızı süzmeyi de ihmal etmedi hani. Bu erkek anneleri yok muydu? Çocuğunun yaşı kaç olursa olsun kayınvalidelik içgüdüsü bir gelin adayıyla depreşiyordu. Şu an bunun en iyi örneği annemdi.

Güneş önce abisine baktı. Belli ki izin istiyordu. Kızı nasıl korkuttuysa artık kız ondan izinsiz hareket dahi edemiyor gibiydi. Ondan onay almış olmalı ki anneme döndü. "İyiyim efendim. Her şey çok güzel olmuş, elinize sağlık."

"Afiyet olsun canım. Biraz daha köfte vereyim de ye," diyen annemle gözlerimi devirdim. Ona neyse kızın ne yiyeceğinden. Kız istese zaten alırdı. En nefret ettiğim şeydi, birine zorla bir şey yaptırmak!

"Yok, sağ olun almayım. Yeterli bu kadar..." Zayıf ince bir kızdı, Güneş. Midesi de kendi gibidir, nasıl yesin yavrucak.

Güneş'in cevabından memnun olmayan Egemen lafa atladı. Sazan! Bu çocuk bu yüreği nereden buluyordu? "Güneş annemin köftesi gibi kimse yapamaz. Biraz daha ye."

Erdem'in boğazını temizlemesiyle bakışlarım onda durdu. Egemen'e kaşlarını çatarak, onu parçalara ayırmak ister gibi bakıyordu. Ohh baksın hatta dövsün de Egemen'i. Artık ona acımazdım. Üstelik bende yardım ederdim.

Ayrıca Erdem, Egemen'i döverse annem Erdem'e kızardı. Ve Erdem'i bir daha görmek istemezdi. Ay evet kesinlikle dövmeliydi.

Güneş yavrum yazık bir abisine bir de sevdiği Egemen'e baktı. Konuşacak doğru kelimeyi bulamadığını anladığım için ben ortaya atladım. "Güneşçiğim, gel sen benim pilavımdan al biraz daha. Benim gibi de kimse yapamaz." Bana minnet dolu bakış attı ve tabağını uzattı. Annem ağzının içinde bir şeyler geveledi ama duyamadım tam olarak ne dediğini. Ayağa kalkıp rahat uzanmak için Güneş'in tabağını aldım. Fazla yemeyeceğini anladığım için bir kaşık tabağın kenarına pilav koydum. Ona tabağını verdikten sonra geri yerime oturuyordum ki başka bir tabak gözlerimin önünde belirdi. Başımı tabağı uzatan kişiye çevirdim bir hırsla.

Morlar Kraliçesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin