25. Babam?Eylül'den...
Havadaki ayağımı yavaşça aşağıya indirdim ve sağ tarafıma baktım. Merakla annemin önünde bize neler oluyor diye bakan babam, bugünün en son görmeyi beklediğim kişisiydi. Babacığımın gözü hepimizin üstünde aheste aheste gezdi, en son ben ve hâlâ kucağında olduğum Erdem'de kaldı. Daha doğrusu Erdem'in göğsümün hemen altından tuttuğu ellerinde kaldı. Aklımın son anda çalışmasıyla dirseğimi Erdem'in karnına geçirerek yere indim. Üstümü başımı düzelterek babamın yanına gittim. "Babacım!" diye şakıdım adeta ve kollarımı boynuna doladım. Ahh ahh rezil oldum çok pis bir şekilde!
Babam kızan bir baba asla değildi ama bu gördüğü görüntüyü hangi baba kaldırabilirdi?
"Eylül... Neler oluyor burada?" Otoriter çıkarmaya çalıştığı sesle pek başarılı olamadı. Sesinde daha çok merak vardı.
"Baba Egemen..."dedim ve sustum. Ne diyecektim? Senin salak oğlun sevgilime nerede olduğumu söyledi ve o da gelip ortalığı karıştırdı. O da yetmiyormuş gibi ilk öpücüğüm uçtu ve anılarımın arasında en kötü yerini aldı mı? Asla babama bunları söyleyemezdim. Ama ne diyeceğimi de bilmiyordum. Her zaman çalışan kafam şimdi durmuştu.
"Efendim ben Erdem Agâh," diye beni ikinci kez kurtaran sevdiceğim imdadıma yetişti. Ay ben bu adamı nasıl sevmeyeyim? Tamam, hödük, kaba falan ama tatlış yaa... Babam beni kenara çekerek Erdem'in elini sıktı. Erdem, "Eylül'ün arkadaşı," diye devam etti ve beni ne duruma düşürdüğünü anlamadı bile. Babam kızmadı ama bu durumu benim söylemem daha doğru olmaz mıydı? Arkadaşı anlayacak ve yorumlayacak kadar zeki bir babaya sahiptim.
"Babacığım..." diye öne atıldım ama babam Erdem'e gülümseyerek bakmaya başladı. Bu da annemin babama her şeyi yumurtladığının göstergesiydi. Gözlerimi devirerek anneme baktım.
"Hadi içeri geçin çocuklar. Zaten bütün apartmana rezil olduk." Anneme burnumu kırıştırarak bakmayı sürdürdüm. Sonrada kimseyi beklemeden içeri girdim ve odama gittim. Nasıl bir ortam olduğunu bile bilmiyordum. Ailem ve sapık sevgilim?
Bavul gibi olan çantamın içinden bugün giydiğim kıyafetlerimi çıkardım ve bir köşeye fırlattım. Nasılsa annem topluyordu ya. Dolaptan kot bir pantolon ve siyah kazağımı alarak banyoma girdim. Siyah bugün için en güzel seçimdi. İçimde bir matem vardı.
Ağırdan aldığım hareketlerle üzerimi değiştirdim. Saçlarımı toplayarak odaya girdim. İçeriye girmem gerekiyordu artık. Erdem'den çok babama ayıp olacaktı. İçimde nedenini bilmediğim sızıyla kapımı ses çıkarmadan açtım. Eğer olurda girmek istemezsem –ki bunu acayip derecede çok istiyordum- geri kaçacaktım.
Salondan gelen babamın tatlı sesiyle kendimi kapıda buldum. Babamı ne kadar çok özlemiştim. Salona girdiğimde Kübra'yla, Egemen yan yana oturmuş aralarında gizli gizli konuşuyordu. Annem babamın yanında oturuyordu. Elinde sanırım çay vardı. Ne ara bu kadar ilerlettiler sohbeti? Çay falan oh keyifle gıcır... Erdem'de paşa gibi babamın çaprazında oturuyordu. Şimdi soruyorum ben nereye oturacaktım?
"Babacığım neden geldiğini söylemedin," diyerek gereksiz bir giriş yaptım. Gözüne bakıp da morarmaya hiç niyetim yoktu. Bizi gördüğü görüntü çok berbattı!
"Sürpriz yapmak istedim güzel kızım. Ama ne yazık ki çok kalamayacağım. Yarın dönmem gerekiyor."
"Yaa kabul etmiyorum. Çok kısa ama..." diyerek kendimi Erdem'in yanındaki boşluğa bıraktım. Başka yer yoktu, ne yapayım!
"Egemen'i sınavından önce görmek istedim. Zorla izin ayarlayabildim." Çocuk gibi dudaklarımı büktüm. Babamı gerçekten çok özlemiştim ve bu kadar kısa sürede hasret gidermem zor olacaktı. Erdem bu hareketime bakarak anında güldü. Gülüşünde herhangi bir sapıklık yoktu. Oldukça içtendi. Gerçekten!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morlar Kraliçesi
HumorBir deli fişek ile zorba hikayesi... Tatlı mı tatlı bir romantik komedi. "Erdem iyi misin? Biz gerçekten birlikte değiliz ya hani." "Olabilir... Ben yaptığım işi ciddiyetle yaparım." Ay şimdi bayılacaktım. Birde iş diyordu. "Erdem çıldırtma beni!" d...