32.Pişmanım

35.8K 1.9K 178
                                    

          

32. Pişmanım

Eylül'den...

Ah ne de daha bir Eylül olmuştum değil mi? Gerçekten ben kafası kırık bir kadındım! Erdem gittiğinden beri daha beter bir Eylül olmuştum ve bas bayağı mutsuzdum!

Allah'ım ben ne yaptım?

Ah benim bu gereksiz egoist tavırlarım! Ah benim aptal kafam! Ah benim kocama sahip çıkmama salaklığım. İki günde terk edildim ya ben! Tamam, ben kovdum ama o da koşa koşa gitti! Hem de arkasına dahi bakmadan! İnsan sus be kadın, ben senin kocanım der değil mi? Ama nerdee! Adam beni resmen terk etti.

"Ahh ahhh! Kübra görüyor musun arkadaşını? Terk edildi!" dedim bir kez daha günlerdir olduğu gibi...

"Eylül emin ol görmekle kalmıyorum, senin bu rezil hallerini doyasıya yaşıyorum! Yeter kızım kendini paraladığın git konuş Erdem'le. Ben ettim sen etme de," diyen arkadaşım sert konuşsa da, saçlarımı oldukça narin bir şekilde okşadı. Onu yerinde koca gözlü adamımın olması gerekmiyor muydu?

"Olmazz Kübra olmaz! Adam arkasına bile bakmadı," dedikten sonra günlerdir yaptığım gibi burnumu çektim. Kocişim gittiğinden beri hem zırlıyordum hem de kendimi paralıyordum. Ben bu adama iki günde alışmışım da haberim yokmuş.

"Allah aşkına sümüklü bir kız olup çıktın. Kaç gündür senin bu halinle uğraşıyorum yaa." Kafamı kaldırarak Kübra'ya baktım. Oldukça iğneleyici bir şekilde bana bakıyordu.  Ay birde pis kız yüzünü buruşturdu. Nerede o eski arkadaşlar nerede... Tepemdeki arkadaşımın bana bakışlarını görmezden geldim. Yoksa bu halimle birde Kübra'yla tartışıp iyice yalnız kalacaktım. Ve buna kesinlikle hazır değildim. Yanımda bu ayrılığı benimle göğüslemesi gereken bir insana ihtiyacım duyuyordum.

"Kızım arkadaş değil misin sen? Çekeceksin tabii. Hem nerede o Egemen kılıksızı? Yine Güneş'le buluşmaya gitti değil mi? Ahh hiç saygısı yok bu çocuğun bana. Ablam sevgilisinden ayrıldı, onun yanında kalayım, onun bir ihtiyacı olur diye düşünmesi gerekiyordu, ama nerede! Gidip kaçak eniştesini bile bulmuyor... Eşek herif!"

"Ay Eylül içimi şişirdin yemin ederim! Kalk elini yüzünü yıka."

"Yok, Kübra ben kalkamam. O koca göz gelene kadar da kalkmayacağım. "

"Eylül gel sen git... Adamın kalbini kırmışsın. Söylemeyim diyorum ama bildiğin aptalsın kızım sen. Adamı evden de kalbinden de kovmuşsun. Ne akla gelecekmiş ki?"

"Ahh ahh çok pişmanım. Hay o dilimi eşek arıları soksaydı da demeseydim. Kocacığımın koynundaydım şimdi..." dememle koca bir nefesi göğsüme doldurdum. Erdem'i çokta özledim.

"Ne dedin sen?"

"Ay Kübra ben ne dediğimi nasıl bileyim. Konuşuyorum sesim çıkıyor ve çıktığı kaybolduğu gibi benim hafızamda da kayboluyor."

"Eylül! Sen biraz önce kocam dedin?"

"Ee ne varmış? Değil mi?" Ahh artık değildi! Adam beni resmen terk etti! Hem de benim gereksiz gururum yüzünden. Ben nerelere gideyim, ben bu başımı nerelere vurayım?

Saçımın çekilmesiyle çığlığı bastım."Kübra ne yapıyorsun ya? Kızım içim yanıyor, geberiyorum aşk acısından gelmişsin bir de fiziki acı çektiriyorsun."

"Sus Eylül! Ve bana cevap ver hemen! Siz Erdem'le evlendiniz mi?" Ay bu da taktı yani ona neyse sanki.

"Evlendik!" dedim bir çırpıda.

"Nee! Ne zaman evlendiniz ve daha da önemlisi neden benim haberim yok!"

"Ay bağırıp durma Kübra! Yıldırım nikâhıyla geçen hafta evlendik... Evlendikte ne oldu? Hani nerede benim kocam... Ahhh!" diyerek tekrar ağlama krizime girmem kaçınılmazdı. Ben kendim ettim kendim buldum ve ela gözlü koca adamımı puff olup uçurdum.

Morlar Kraliçesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin